Bölüm 1: ''Bunu kabul edemem ''

761 15 0
                                    

Melike

Arabanın camını açtım. Güçlükle nefes alıyordum, gözyaşlarım beni boğuyordu. O kadar uzun süredir ağlıyordum ki artık içimi çekmeye başlamıştım. O da benim kadar mutsuzdu. Ama bu mutsuzluğu o değil, ben hak ediyordum. Döktüğüm her damlayı, hissettiğim her acıyı hak ediyordum, Belki daha bile fazlasını... Ama o, o bunları hak etmemişti.

Arabayı kenara çekti, ben de camı kaldırdım. Yüzüme çarpan rüzgâr da yardımcı olmamıştı. Sakinleşmemi bekliyordu. Bir ara elini bana doğru uzattı. Başım ona doğru dönük değildi. Çünkü yüzüne bakacak yüzüm yoktu. Nasıl bakabilirdim ki? Yalnızca hemen önümdeki cama yansıyan aksinde gördüm bana uzanan elini. Nazik, uzun ve ince parmaklarının uzanışını gördüm. Sessizce uzandı yarı yolda parmakları büzüldü, parmak uçları saçlarım yerime kendi avuç içine dokunmayı tercih ederek bir yumruk halini aldı ve aynı sessizlikle geri döndü.

"Biraz su iç istersen"Dedi. 

Bana bir şişe su uzatıyordu. Başımı ona doğru çevirdim yavaşça ve utançla. Yüzüne bakmadan bana uzanan eline baktım. Şişenin içindeki su, göğsümün içindeki kalbim gibi titriyordu. Suyu böyle titreten onun elinin titriyor olmasıydı. Hafifçe başımı kaldırıp yüzüne baktım bir kaç saniye, öyle kısacık bir an, eskisi gibi doya doya değil. Önüne bakıyordu. Şişeyi elinden aldım. Zorla bir iki yudum içtim ama rahatlamış değildim. Sadece artık onun canını sıkmak istemiyordum. İki eli de direksiyondaydı, parmakları ile direksiyonu sıkıyordu. Kim bilir ne kadar zor tutuyordu kendini? Duygusal, hassas biriydi. Temiz kalpliydi, kolay kırılırdı. Çok sık canı yanardı, yorulurdu, iş yerinde özellikle.

İnsanları kıramazdı, bu yüzden de başına gelmeyen kalmazdı. Başkalarının işlerini yapmak zorunda kalırdı ya da işler yetişsin diye uykusuz kalırdı. Defalarca bu tip şeyler yaşamıştık. O zamanlarda ona ben destek olurdum. Beraber birçok problemi aşmış, atlatmıştık. Ancak bu defa bunu beraber aşamıyorduk. Yollarımızın ayrılması gerekiyordu. Onun yine canı yanıyordu, yine iyi niyetinin kurbanı olmuştu. Bu defa ki daha yıkıcı, acı vericiydi; çünkü hiç beklemediği bir yerden darbe almıştı. O kadar ki inanmak istemedi, yüzündeki ifadeyi ömrümce unutmayacağım. Gerçeği kabullenince de sadece sustu, her zaman olduğu gibi yalnızca sustu.

"İyi misin? " Dedi. 

Sadece başımı yukarı aşağı sallayabildim. Kendimi kontrol etmek için büyük çaba harcıyordum. Dişlerimi sıktım. Daha fazla canını sıkmak istemiyordum, ona yeterince yük olmuştum zaten. Sessizce ağlıyordum şimdi, sadece gözyaşlarım yanaklarıma yol yapıp çeneme ulaşıyordu.

Arabayı tekrar hareket ettirdi ve kaldığımız yerden yola devam ettik. Bir kaç defa bir şeyler söylemek istedim ama cesaret edemedim. Tartışmadık, sadece gitmemin daha iyi olacağını söyledi.

''Bunu kabul edemem. '' Dedi.

Ben özür bile dileyemedim, özür dilerim diyemedim. Özür dilemek o kadar hafif kalıyordu ki. Pişmanlığımı dile getirecek kelimeleri bulamıyordum. Keşke bana kızsaydı, bağırsaydı, kırsaydı, dökseydi ama böyle sessiz kalmasaydı. Belki vicdan azabım biraz azalırdı.

Kalan yol boyunca tek kelime etmedi ama için için kendini yiyordu; biliyordum. Onu yeterince tanıyordum. Keşke ne düşünüyorsa söyleseydi ama içine atmayı tercih etti. Ben ondan her şeyi duymaya razıydım ama o sadece "Gitmen iyi olur bunu kabul edemem." Dedi. Bu kadardı ondan duyduğum.

Ve durduk, hava alanına gelmiştik. Bir kaç saniye öylece durduk. Yanaklarımı sildim, saçlarımı geriye doğru attım, ellerimle şöyle bir düzelttim ve indik arabadan. Hala o kadar nazikti ki ve bana o kadar iyi davranıyordu ki. Bu canımı daha da yakıyordu. Arabanın bagajından çantamı aldı ve hava alanının içine doğru yürümeye başladık. Içeriye girdiğimizde ben check in yaptırmak için önden gittim. O ise kenarda beni bekliyordu. Her şeyden önce herkese saygısı vardı. Yanında kendinizi iyi hissederdiniz. Birine nazik ve saygılı davranması için tanıması gerekmezdi. Onda bu doğaldı, doğasında vardı. Bu haline her zaman imrenmiştim.

Sadece bir hata!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin