Bölüm 27:Bu beni affettiği anlamına geliyor olmalıydı.

125 6 0
                                    

Aytaç Melike'yi alıp içeri gidince ben de biraz ilerledikten sonra bir taksi çevirdim ve eve döndüm.

Melike

Sabah başımda şiddetli bir ağrıyla uyandım. Gözlerimi açtım tavana baktım bir süre. Doğruldum sonra. Üzerim mi değiştirilmiş? Hiçbir şey hatırlamıyorum. En son Melih ile içiyordum. Daha doğrusu ben içiyordum, o sadece bana göz kulak olmaya çalışıyordu. Bir dakika neredeyim? Yoksa Melih'in evinde miyim? Ellerimi saçlarıma götürdüm ama boşukta kaldı ellerim. O an hatırladım saçlarımı kısacık kestirdiğimi. Evde olduğumu anladım o esnada. Üstümdeki yorganı aşağı doğru iterek kalktım 'oh' kendi odamdayım ama belli dün gece birisi benimle ilgilenmiş ve bu büyük ihtimalle bu, benim bir tanecik ev arkadaşım Elif. Bunu bilmek zor olmasa gerek. 

Yatağın içinde iyice doğrulduktan sonra kollarımı ileriye uzatıp bir güzel gerindim. Kalktım ve karşıdaki aynada yüzüme, saçlarıma baktım. Aman Allah'ım tamamen bitik görünüyorum. Gözaltlarımda mor halkalar mı oluşmuş yoksa saçlarım kısalınca ortaya mı çıktı? Başım beni öldürecek. Hemen bir ağrı kesici almam lazım. Odadan çıktım mutfağa doğru gittim. Elif kahvaltı hazırlıyordu ve televizyonu açmıştı. Televizyondaki kadının sesi kulaklarımı tırmalıyordu adeta. Başımı iki ellerimin arasında tutarak mutfağa girdim.

"Bu ne sabah sabah Elif? Şu sese bak. Ne bu?

Dedim ve doğruca buzdolabının yanındaki dolabı açtım orada küçük bir ecza bölümümüz var, ilaç stoklarımız ordadır. Hemen bir ağrı kesici aldım ve tezgâhın üstüdeki sürahiye uzandım.

"Sana da günaydın tatlım. Sürahiyi kafana dikme lütfen!"

Dedikten sonra dolaptan aldığı bardağı elime tutuşturdu. Ben de elime aldığım bardakla suyumu içtim. Ağzımın kenarında imalı bir gülüş ve sağ kaşım havada Elif'e baktım

"Ne?" Diye sordu. 

Aynı şekilde bakışlarımı sürdürerek elimdeki sürahi ve bardağı tezgâha koyup masanın duvardan tarafa olan kısmına oturdum.

"Elif sen evlenmek mi istiyorsun?"

"Ne? Bunu da nerden çıkardın?"

Dedi ve önce bana, sonra kendisine bir çay doldurduktan sonra karşıma oturdu.

"Sabahın köründe bu eziyeti ne o zaman? Kaynana programı mı bu ne? Gelinler melinler."

Sabahın bu saatinde vardığın sonuç bu mu? Rahatla diye söylüyorum evlenmeye hiç niyetim yok sadece, eğlenceli oldukları için bakıyorum." Dedi. 

"Bu cevabıı tatmin edici bulmasamda kabul ediyorum bir sabah kalkıp seni orada görmeyeceğim değil mi?"

"Saçmalama da kahvaltını yap ve işine git"

"ahh!! Benim bir işim var değil mi? Başım çok ağrıyor"

"O kadar içersen olacağı bu. Şimdi asıl konuya gelelim."

Dedi kollarını çapraz olarak masaya koydu. Bana doğru eğildi hafifçe oldukça ciddi bakışlarla bana bakıyordu. Sandalyeme yaslandım.

"Ne haltlar yedin dün sen?"

"Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorum?"

"Bilmiyorum çünkü hatırlamıyorum."

Dedim ellerini birbirine kenetledi. Dirsekler masanın üstünde duruyordu, çenesini de birbirine kenetlediği ellerinin üstüne koydu. Bir süre bana baktıktan sonra 'ıhh' diye ses çıkardı bunun anlamı 'Ya öyle mi?' demekti gerçekten birşey hatırlamıyordum. Acaba gece kötü birşey mi oldu diye merak ediyorum. Elif'e soracak cesaretim yoktu ama o buna gerek bırakmadı. Kendi soruyordu ama kendi soruyorsa bu da hayırlı şeylerin olmadığını gösterirdi. Acaba saçlarıma mı kızdı? Ellerini tekrar az önceki pozisyonuna getirdi evet geliyor.

Sadece bir hata!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin