Hala zamanla Melike'nin bunu anlayıp bana döneceğini umuyorum.
Aytaç
Daha birkaç gün önce en yakın dostumu yumrukladım. En yakın dostum olduğunu düşündüğüm kişiyi diyelim. Ben tek başıma bir arkadaşlık, dostluk kurmuşum farkında değil mişim. Nasıl bu kadar aptal olabildim? Nasıl gerçek yüzünü göremedim onun? Melike bu yüzünü görmüş müdür acaba? Eminin ona bu yüzünü göstermemiştir.
Şimdi yanımda başka bir kadınla yürüyorum. Bu işe yarar sanmıştım ama hiç bir şey hissetmiyorum Sedef'e karşı. Güzel bir kadın, zamanla ona da âşık olurum, bir şeylerden hissederim sandım ama Melike ile hissettiklerimi onunla hissedemiyorum. Ona dokunmak istemiyorum, elini bile tutmak içimden gelmiyor. Bana bakıyor, gülümsüyor, birlikte planlar yapmak istiyor ama benim şu an tek istediğim eve gitmek. Tek düşündüğüm eve dönmek. Belki de sadece zamana ihtiyacım vardır. Evet, zamanla her şey yoluna girecek, Sedef'e şimdilik bir bahane söyleyip onu evine bırakıp kendi evime döneceğim. Ona yorgun hissettiğimi söyleyeceğim.
"Bugünlük yeter istersen seni evine bırakayım. Biraz yorgun hissediyorum daha sonra plan yapalım olur mu?" Dedim.
"Ama daha yeni çıktık sinemadan. Biaz sahilde yürürdük hava alırdık, kapalı alanda kaldık saatlerdir." Dedi.
"Sen filmleri sevmiyorsun herhalde?" Dedim.
"Benim pek sinema ile diziler ile aram yoktur. Modayı severi, moda ile ilgili şeyleri izlemeyi severim ya da okumayı."
"Öyle mi? Ne güzel."
Melike olsaydı filmle ilgili derinlemesine analizlerini dinliyor olurdum. Hangi sahne de ne vardı? Ona neyi hatırlatıyordu ya da başka bir filmi mi hatırlattı? Begendi mi beğenmedi ise neyi beğenmedi? Saçma bulduğu yerler neresiydi? Bunları konuşuyor olurduk. O, heyecanla bana anlatırdı. Sahil boyunca yürürken o anlatırdı ben de dinlerdim. Benden daha dikkatli bir izleyiciydi. O konuşurken onu dinlemek benim için büyük keyifti ama şimdi tek isteğim eve gitmek.Çünkü o Melike değil.
"Dönsek gerçekten çok iyi olacak aslında. Dün pek uyuyamadım, biraz da kırgınlık var üzerimde." Dedim.
"Hasta mı oluyorsun?"
Hafif bir öksürdüm.
"Galiba"
"A dikkat et kendine. Peki, madem bugünlük böyle olsun." Dedi.
Sedefi evine bıraktım. Arabadan inerken onu öpmemi bekledi ama ben anlamamış gibi yaptım. Öksürdüm tekrar. Biraz bozuldu, onu öpmek istemedim. İçimden gelmedi.
Yanlış yapıyorum değil mi? Ama bir yola girdim artık dönemem. Yiğit ile konuştuktan sonra ani bir karar ile yaptım bunu. Yiğit ile Melike'nin yaşadıkları benimle Melike'nin paylaştıkları gibi değildir diye düşünüyordum. Yüzeyseldir, diye düşünmüştüm, benimle paylaştıklarını onunla da paylaşmış olduğunu düşüncesi canımı sıkmıştı. Bilmiyorum. Sanki Yiğit aklıma girmişti.
Eve dönünce kendime bir şeyler hazırlayıp yedim sonra bir film koydum ve onu izledim. Filmi izlerken uyuyakalmışım telefonum sesiyle uyandım. Arayanı tanımıyordum şaşırdım saat geç olmuştu, sabit hat numarasıydı.
"Efendim?"
Telefonu kapattıktan sonra hemen kalkıp arabanın anahtarını alıp çıktım. Karakoldan bir polis aramıştı beni. Melike'nin karakolda olduğunu söylemişti. Başını yine belaya sokmuş. Polis memuruna gidip Melike için geldiğimi söyledim karakola vardığımda. Onu demir parmaklıkların arkasında gördüm. Nezerathaneye atmışlar. Başını duvara dayamış oturduğu yerde uyuyordu. Sarhoştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece bir hata!
Romance"Arabayı tekrar hareket ettirdi ve kaldığımız yerden yola devam ettik. Bir kaç defa bir şeyler söylemek istedim ama cesaret edemedim. Tartışmadık, sadece gitmemin daha iyi olacağını söyledi. ''Bunu kabul edemem '' dedi. Ben özür bile dileyemedim...