Televizyon ekranında Roy ve Alexandria'nın olduğu bir planda durdurdum filmi ve odasına geçtim ve yatağına yattım
Aytaç
Yanlış yapıyorum. Sedef'i severim sanmıştım ama olmuyor. İstemediğim, hoşlanmadığım şeyler yaptım sırf Sedef mutlu olsun diye. Alışveriş merkezi gezip kıyafet denedik. Bana giymeyeceğim şeyler aldı. Hiç biri benim tarzım şeyler değildi ama onu kırmamak için kabul ettim. Sedef ile Melike'yi karşılaştırmaya başladığımı fark ettim. Melike ile beraber alışveriş yaparken çok eğlenirdik. Melike markalarmış, pahalı kıyafetlermiş, modaymış böyle şeylere hiç değer vermezdi. Kim ne giymiş diye bakıp eleştirmezdi. Sedef'i AVM'de bir bahane ile bıraktıktan sonra her zaman gittiğimiz kafeye gittim. Sahibi Salih Abi çok iyi bir adamdı. Onunla biraz dertleşip içtim. Eve döndüğümde kapıdan içeri girer girmez güzel bir koku duydum. Masanın üstünde kurabiyeler vardı. Hemen bir tanesini yedim. Özlemişim. Başımı kaldırdığımda ise Roy ve Alexandria karşımda ekrandaydı. Dün gece izlerken uyuyakaldığım film. Melike'nin tanışmamı sağladığı, en sevdiği film, izlerken her defasında ağladığı film. Bu film onu temsil ederdi benim için. Onunla bağdaştırmıştım bu filmi. Roy gibi manupülatif miydi Melike? Alexandria kadar saf mıydım ben de? Birazdan televizyonun ekranı uykuya dalardı. Ben de çakır keyiftim, uykuya dalmalıydım.
Gitmiş olmasını umuyordum. Su içmek istedim odama geçmeden önce. Buzdolabını açtım, içimin yandığını hissettim sanırım alkol midemi rahatsız etmişti. Yoksa dışarıda gayet soğuk bir hava vardı. Su şişesini alıyım derken düşürdüm gürültüyle kırıldı. Alt kat komşumda uyanmıştır muhtemelen. Camın yerde tuzla buz oluşunu izledim birkaç saniye.
Yerler ıslandı. Camları toplamaya çalıştım ama faydasızdı. Melike karşıdan geliyordu, gitmemişti. Üzerinde benim eşofmanlarım vardı. Camlardan uzaklaştım, koridora geçtim. Yere baktı. Bana doğru devam etti. O yaklaştıkça ben geri adım attım. Dediğim gibi sarhoş değildim ama zihnim bulanıktı biraz. İyice yaklaştı. Bense duvara yaslanmış bakıyordum sadece. Yüzümü ellerinin arasında aldı.
"İçtin mi sen? Gözlerin kızarmış." Dedi. Cevap vermedim. Dudaklarına bakmaktan kendimi alamıyordum. Damarlarımda dolaşan kanın hızlandığını hissediyordum. Ellerini çektim.
"Sana bir taksi çağırayım. Alkollüyüm ben götüremem." dDedim.
"Bu saate kadar o kadınla mıydın?" Diye sordu.
"Evet" Dedim. Salih Abi bir kadın sayılırsa evet.
"Hiçbir yere gitmiyorum." Dedi.
Kendimi berbat hissediyordum. Alkolünde etkisiyle ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şaşırdım.
"Lütfen git" Dedim.
"Hayır"
"Uyumak istiyorum lütfen"
"Ona da dokunuyor musun? Bana dokunduğun gibi." Dedi.
"Ne?"
"Birlikte neler yapıyorsunuz? Anlatsana." Dedi. Derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi kapatım başımı bir süre önümde eğik tuttum.
"Peki, demek konuşmak istiyorsun. Tamam konuşalım. Empatiden bahsedelim mesela. Şimdi ne hissettiğimi anlayabiliyor musun? Ben de senin en yakın dostumla olduğunu öğrenince aklıma şuan senin aklına gelen şeyler geldi. Onu da beni öptüğü gibi öptü mü? Ne kadar süredir beraberler? Bana ne zamandır yalan söylüyor? Bana dokunurken hissettiklerini ona dokunurken de hissetti mi? Kızlarla gezeceğiz biraz Aytaç, Elif gidecek onunla biraz zaman geçireyim Aytaç? Derse gitmem gerek Aytaç? Elif gitsin geleceğim Aytaç? Elif gitti ama sen gelmedin. O, on gün bana kaç yalan söyleyip Yiğit'e gitti acaba? Bunları düşünmek... Şimdi nasıl bir his olduğunu anladın mı?" Dedim.
Sözcükler uzun süredir ağzımdan çıkmayı bekliyorlarmış. Birden dökülüverdiler. Gözleri dolmaya başladı, çenesi titriyordu, ağlamamaya çalışıyordu. Yeni kız arkadaşımın aldığı şeyleri kapı girişinde bırakmışım onları alıp odama geçip üzerimi değiştirecektim, gerçekten bitkin hissediyordum.
"Ben yatacağım. Ne istersen yap." Dedim yanında geçerken torbaları elimden aldı çıkarıp bakmaya başladı.
"Bunlar ne? Sen bunları giymezsin ki neden aldın?" Dedi. Sesi çatallaşmıştı. Yaşlar yanaklarından süzülüyordu.
"Ver şunları bana." Dedim, elinde kıyafetleri sallayarak;
"O mu aldı sana bunları? Bu aptal şeyler senin tarzın değil." Dedi, biliyordum.
"Seni ilgilendirmez" Dedim elindekileri çekip aldım ve odama geçtim. Üzerimi değiştirip, uyumak istiyordum ki dış kapının sertçe kapandığını duydum. Apartman benden şikâyetçi olacak yakında. Hemen çıktım odadan ve evden de. Merdivenlerde yakaladım kolundan tuttum.
"Bu saatte nereye gittiğini sanıyorsun?" Dedim.
"Bırak beni umurunda mı sanki?"
"Yine başını belaya mı sokmak istiyorsun? İyi git hadi!"
Dedim bıraktım merdivenlerden indi ama içim rahat etmedi. Gece vakti gidemezdi, muhtemelen yanında para da yoktu. Peşinden indim tekrar. Asansörü es geçtik, gece yarısı merdivenlerden iniyoruz. Yarın yönetici arardı beni. Apartmandan çıktık, elleri cebinde o önde, ben arkasında yürüdük bir süre. Daha fazla devam edemeyeceğimi hissettiğimde kolundan tuttum. Birkaç defa kurtarmaya çalıştı. Ama sımsıkı tutuyordum, yol kenarında taksi geçmesini bekledik. Nihayet bir taksi geldi durdurdum. Taksiciye parasını verip götüreceği yeri söyledim ve yarı yolda inmek isterse de indirmemesi için tembihledim. Sonra da eve döndüm, yorgun hissediyordum. Eve döndüğünden emin olmak istedim. Bir süre bekledim uykuya direndim. Elif'i arayıp sordum. Eve dönmüştü ben de doğruca yatağıma yattım. Nasıl yorgunum?!
Melike
Eve döndüğümde ev arkadaşımdan küçük çaplı bir fırça yedim.
"Neredesin sen? İnsanı delirtirsin he! Aradım açmadın, dün gece gelmedin. Aytaç'ta mı kaldın? Aradı az önce gelip gelmediğini sordu. Barıştınız mı yoksa?"
"Keşke, Nerde? Dün içmeye gittim ben"
"Bensiz"
"Planlı değildi birden öyle esti."
"Sen içince hiç çekilmiyorsun Melike, sapıtıyorsun, kötü bir şey olmadı umarım."
"Pek hatırlamıyorum gözümü açtığımda Aytaç'ın yatağındaydım."
"Hadi canım" Elif gülümsüyordu ama aklından geçirdiği gibi değildi konu.
"En son polislerin geldiğini hatırlıyorum sonrası bölük pörçük dağınık, beni gelip almış sanırım."
"Sen var ya tam delisin! Aytaç'ın ilişkisine engel olmam lazım diyerek gittin buradan. Ben de korktum ya kötü bir şey mi oldu diye ama neyse ki Aytaç her zamanki gibi pelerinini takıp gelmiş, kurtarmış yine seni. Hala seni seviyor olmalı yani bunları yaptığına göre." Dedi. Derin bir nefes alıp devam etti.
"Sana öyle kızıyorum ki! Bana baksana, üzme artık şu çocuğu bırak, mutlu olsun."
"Elif! Saçmalama! Benden yana ol bir kere de ya! Neden böyle söylüyorsun? Onu geri kazanmama yardım et. Ben onsuz yapamam. Bir araya gelmemizi istemiyor musun?"
"Bilmiyorum. Ne yap et geri al onu o zaman"
"Deniyorum gerçekten. Ne yapabilirim bilmiyorum? Kolay olmayacak onu biliyorum ama kolay kolay pes edecek değilim." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece bir hata!
Romance"Arabayı tekrar hareket ettirdi ve kaldığımız yerden yola devam ettik. Bir kaç defa bir şeyler söylemek istedim ama cesaret edemedim. Tartışmadık, sadece gitmemin daha iyi olacağını söyledi. ''Bunu kabul edemem '' dedi. Ben özür bile dileyemedim...