16. Yetmeyen Güç.

5.3K 532 97
                                    

Elimdeki siyah kumaşı Savaş'ın masasına bıraktım. Kocaman masada, her şey vardı. Bir sürü kağıtlar, kağıtların üstündeki haritalar, bölgeler ile ilgili bilgiler ve daha nicesi... Gözüme bir an Thoras bölgesi takılır gibi olurken elime aldım. Harita fazla çizilmişti. Anlamıyordum.

Kafam daha fazla bir şey kaldırmadığı ve az sonra akşam yemeğine gideceğim için yeterince üzgündüm ve masayı bırakıp yatağa adımladım.

Saatlerdir odadan çıkmamış, beni yalnız bırakan ailem için ağlamış ve düşünmüştüm.
Burada nasıl hayatta kalabileceğimi düşünmüştüm ve aklıma tek bir şey geliyordu. Alfam beni ezdirmezse yaşayabilirdim ve Savaş burada kendi sözünü geçirebiliyordu. Onun gibi olmak için elimden geleni yapacaktım fakat  o zamana kadar beni koruması benim için iyi olacaktı.

En sonunda biri kapıya vurunca irkildim. Üstümü başımı düzeltip kaşlarımı çatarak kapıya baktım. Savaş olsa kendi odasına kapıya vurarak girmezdi.

"Kim o?"

"Beta Uğur."

Rahat bir nefes verip girmesini söyledim.
Yatağa bütün geçmiş korkumla oturup ona baktım. Elinde mavi renkli bir giysi tutuyordu. Ayaklanıp ona yaklaştım. Karşımda öylece gülümsemeden, tiksinmeden bakıyordu.

"Üstünüzdeki beyaz giysiniz toz olmuş.
Hem artık ona ihtiyacınız kalmadı. Bunu giyinin."

"Savaş nerede?"

Evet, onu en son saray girişinde görmüş, daha da görmemiş ya da duymamıştım.
Beni bu aç kurtların yuvasında kuzu gibi bırakıp gitmişti.
En azından nereye gideceğini söylese daha iyi hissedebilirdim.

"Alfa yuvasında."

Kaşlarımı çatıp anlamaya çalıştım.
Alfa yuvasına gitmek için fazla erken olduğunu düşünüyordum. Çok yorgun olduğu halde orada ne işi vardı çözememiştim.

"Alfa yuvası bizim askerlerimizin toplandığı yer.
Orayla ilgileniyor. Duymuşsunuzdur, Kahran'dan sonra en büyük alfa sayısına sahibiz."

İlk günden çalışıyordu.
Lider olmak istediği için bunu yapması gayet normaldi ve tabii ki bir şey demeyecektim. Lider olmasını ben de istiyordum.

"Anladım. Giyinip geleceğim.
Savaş da yemekte olacak mı?"

Kafasını evet anlamında sallayıp geri çekildi.
Mavi renkli giysiyi alıp odadan çıktım.
Savaş'ın yıkanıp temizlendiği yere girdim ve kendimi temiz hissedince suyun içinden ayrıldım, bana getirilen mavi giysiyi giydim.
Saçlarımı ipek bir örtü ile kurutmaya çalışırken beta Uğur yardım etti ve odadan çıkıp merdivenlere ilerledik.

Açıkçası korkuyordum. Umarım masada Savaş oturuyor olurdu ve ben de yanına geçerdim diye düşünürken bu sefer hiç görmediğim bir koridora girdik. Yaklaştıkça ellerinde yemek tarzı şeyler taşıyan hizmetçiler artınca kafamı onlardan çevirip önüme döndüm.
Tiksinti dolu bakışlara maruz kalıyordum, hoşuma gitmiyordu.

En sonunda kocaman masanın olduğu odaya girdiğimizde etrafı inceledim. Çok büyüktü. Başka bölgelerden liderleri ağırlamak için böyle büyük olduğunu düşünüyordum ve her malzemesi en kaliteli mallardan yapılma olduğu belliydi.
Oturmak istemediğim masaya baktığımda ise en başta duran lideri ve diğer baştaki omegasını görmüştüm.
Daha sonra liderin yanında oturan benim en büyük nefretimin sahibi Aydın alfayı ve karşısındaki Onur'u, diğer sandalyede beta olan kardeşi görmüştüm.
Fakat Savaş yoktu.

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin