37. En Başa Dönmek.

3.3K 367 149
                                    

"Mühür kırıldığında, alfan ölürse ne hissedersen onu hissedeceksin. Tek farkı o hâlâ bir yerlerde yaşıyor olacak. Eğer ona yaklaşırsan boynun acır. Yabancı bir alfaya yaklaştığından daha fazla hem de."

Elime küçük bir çizik atıp kitabın boş bir yerine damlatırken söyledikleri, verdikleri bilgiler umrumda değildi.
Ben zaten kendi duygularımı hiçe saymış, kötü şeylerin verdiği haz ile bir tutmuştum. Gerisinin önemi yoktu.

"Birbirinizin laneti olacaksınız.
Birleşebilme ihtimaliniz varsa bile yaşaman çok az bir ihtimal.
Sana her dokunduğunda mühür yerin acıyacak ve tekrar ısırdığında omegan ve bedenin mührü kabul etmeyip seni ölüme sürükleyebilir."

Bunu neden anlatıyordu anlamıyordum.
Bir şeytanla tekrar mühürlenecek kadar delirmemiştim.

"Yani; aslında mühür hiçbir zaman kırılmaz, sadece lanete dönüştürülür. Kurduğum bu mühürden kurtulamazsın. Ondan uzak durarak sadece etkisini geçirebilirsin."

Sabırsızca ona dönüp yüzümü hafifçe buruşturdum. 

"Sadece şu mührü kır, sonra bir daha beni görmeyeceksin."

Zorla konuşup sözünü kestim. Zaten mühür bölgem sızlıyordu, bu parça parça olmuş gururumla zar zor dayanıyordum bir de süre uzadıkça sabrım taşıyordu.

"Sana doğru karar vermende yardımcı olmaya çalışıyoruz. Öyle hemen yapılabilecek bir büyü değil bu.
Yaparsan ölene kadar canın yanar ve tekrar mühürlenmek isterseniz ölme ihtimalin yüksek.
Tekrar mühürlenip yaşayan omega beta sayısı az ya da yok."

"Ne yapmamı bekliyorsunuz?
Ona omegalık yapmamı mı?
Zaten Thoras'ı yok etmeye başladığında beni de öldürecekti. En azından süreyi kısaltmış, gururumu ve kendime olan saygımı azıcık da olsa ucundan kurtarmış olacağım. Yanında kötü omega olarak anılmayacağım."

Ve ona güvenim can veriyordu. Ona olan sevgim, lanet olsun ki hiç bir zaman geçmeyecekti. Omegam ve ben, alfamızın acımasız ve gaddar oluşundan hiç hoşlanmamıştık ve iyi bir insan olarak onunla kalamazdık. Kötü kurdun güçlü olmasına yardım edemezdik. Hem sadece onun hayatından çıkacaktık, o pek bir şey kaybetmeyecekti. Hatta çok fazla nefret alan bir omegadan kurtulduğu için daha fazla hürmet bile görecekti. 

Olan sadece bana olacaktı. En çok acıyı ben çekecektim ve en çok kötü bakan gözler yine bana odaklanacaktı. Bir daha asla mühürlenemeyecektim çünkü bir alfa gibi acısını göğüsleyemezdim. Ve belki de bütün bunları düşünene kadar o Thoras'ı yok edebilirdi. Her türlü toprağa gömülüyordum.

"Bunun için aynı yerde bulunmalısınız. Saraya gitmeliyiz." 

Kafamı yavaşça sallayıp ayaklandım. Üstlerine pelerin takıp arka taraftan at arabası getirdiklerinde bindim ve geri dönmek üzere hareketlendik. 

Buralara kadar gelirken keşke sadece alfasına güvenmeyen kötü omega olarak anılsaydım diye düşündüm. Ama hayat gerçekten şaşırtıyordu. Hele benim gibi gözünün önünü göremeyenleri daha bir şaşırtıyordu. Mührümü kırdıktan sonra nereye gideceğimi de bilmiyordum. 

Oturup şu halime hıçkıra hıçkıra ağlamam gerekirken nasıl öylece yolu izlediğimi de bilmiyordum. Kesinlikle soğukkanlılıkla karşıladığım için değildi. İçimde kopan fırtınalar eminim hiçbir yerde kopmamıştı. Aklımdan onun bana armağan ettiği o aşk dolu bakışları, bana attığı sevgi dolu adımları, beyaz gül geçtikçe kahroluyordum. Bir yanım onun bu haline hala deli inanmak istemezken diğer tarafım çoktan çürümüştü. 

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin