29. Eğer Gidersem.

3.9K 444 78
                                    

"Sen nereye gideceksin omegam?
Yorgun ve rahatsız hissediyorsan saraya dönebilirsin."

Kafamı sallayıp üstümdeki kırmızı pelerini düzelttim. Bu kalın pelerinin içinde bunalmıştım . Ve yapmam gereken bazı işlerim vardı.

"Sarayda işim var, bir an önce halletmeliyim."

Saray büyük ihtimalle dopdoluydu. Beni tebrik etmek isteyen, her bölgeden kurtlar gelmiş olmalıydı ama umrumda değildi. Onur'u bu saraydan atacaktım. Alfası da dahil.

Arabaya binip Uğur ile saraya giderken ona baktım. Yapması gereken her şeyi anlatmıştım ona. Ve Onur'u duyduğunda şaşırmadığını, sadece itiraf etmesine şaşırdığını söylemişti.

İtiraf etmesine kalmadan kutu teslimatı yapan Kiraz omega, o yaptı ama beni öne sürdü demişti. Kiraz'ın bunu demesine gerek kalmadan ben zaten Onur'un yaptığını tahmin etmiştim. Saraya, ta Oratio'dan gelen kutuyu herkesten önce alıp üstüne serpmiş olma düşüncesi pek mantıksız değildi.

Tatlı tahmin ettiğim gibi Savaş'ın isteğiyle gelmişti ama yemekleri aldığım zaman zehir serpilmekle meşgul olduğu için görmemiştim. Bütün bu kargaşa sadece kendi ağzından duymamla sınırlı değildi.

Saray gözüküp bütün ihtişamını gözler önüne sererken her zamankinden daha süslüydü. Çünkü bugün Savaş'ın günüydü. Ve benim intikam günümdü.

Masmavi olmuş gözlerimle inip kapıdan girerken tek bir yola odaklıydım. Herkesin bana sunduğu saygı ve selamına hızlıca karşılık vererek içeri girdiğimde Uğur'a döndüm. Bakışlarım her şeyi anlatırken onun anlamaması imkânsızdı. Kendi altında çalışan hizmetçilerin ismini söyledikten sonra yukarı çıkmaya başladığında gözlerimle Onur'u aradım.

Uğur onun eşyalarını toplayıp atacaktı. Ben de kendisini toplayıp atacaktım. Ve bu saray temizlenecekti.

"Omega herkes seni bekliyor yemek odasında. Geçelim ve herkese selam ver."

Bana doğru konuşan eski baş omegaya döndüm ve kafamı itaatkarca salladım. Onur da orada olmalıydı.
İlerleyip yemek odasına girdiğimde bir daha görmek istemediğim zehir saçan yüzünü görmüştüm.

Çoğunluk beni fark etmediği için hızlıca Onur'a ilerlerken gözlerimin rengi birazdan olacakları düşündüğümden dolayı parlayıp duruyordu. Onu artık elimden kimse alamazdı.

Beni fark eder etmez gülümsemesi solunca içimdeki hırıltıyı bastıramamıştım. Yemek masasına hafifçe geri adım atışı, bütün ihtişamımla karşısına geçip ona okkalı bir tokat atmamı engelleyememişti. Üstüne daha çok alevlenmiştim.

Herkes kocaman gözleriyle beni ve onu izlerken insanların gözündeki ben nasıl şekilleniyordu bilmiyordum ve şu an umursadığım son şey bile değildi. Ben, benim içimde neler olduğunu biliyordum ve diğer insanların fikri bu anıma zerre kadar etki etmiyordu.

"Hayatımda senin kadar aşağılık birini görmedim Onur."

Koskoca yemek salonu ilk defa hakkını vermişçesine doluydu ama benim attığım tokat sesinden sonra büyük bir sessizliğe bürünmüşlerdi.

"Senin kadar duygusuz, hırsı yüzünden hayatını mahvedebilen birini görmedim.
Katilsin sen."

Boğazımdan gelen hırıltı bir türlü geçmiyordu ama ne dediğim çok iyi duyuluyordu. Yüzünü bana çevirip beni mavi gözleriyle izlerken arkamdan onun omega babasının sesini duydum.
Oğlunun herkesin içinde küçük düşürülmesi hoşuna gitmemişti.

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin