31. İbadethane Planı.

3.8K 389 146
                                    

İhanet tam da gözlerimin önünde yemek yiyordu.

"Alfalarımız iki ay içinde hazır olacak Savaş. Bize planın ayrıntılarını vermen yeterli."

Üç tane Kahran'lı alfa, konuşmak için habersizce yemeğe katılmasa hiçbir şeyden haberim bile olmadan koskoca sarayda öylece yaşamaya devam edecektim. Savaş sanki her şeye zaten başından beri ihanet etmiş gibi hissediyordum artık.
Bu his çok acıtıyordu.

Gözlerimin rengini bin bir zorlukla sabit tutarak bana dönen alfalara küçük ve sakin bir tebessüm verdim. Dişlerim sımsıkıydı sinirden.

"Doğru olanı görüp bölgenizin akıbeti için uğraşmanız size büyük fayda sağlayacak baş omega.
İki ay önceki yaptıklarınız yüzünden herkes sizden nefret ediyor ve alfanıza benzediğinizi düşünüyordu. En azından bölgeniz İliaca sizi sevecek."

Gülümseyip onları desteklercesine kafasını sallayan Savaş'a öldürmek istercesine baktım. Bu yemeğin sonunda büyük bir kıyamet kopacaktı.

Bu masada konuşulan ve planlanan şey, Savaş Thoras'a tamamen saldırmayacaktı.
Kutsal ibadethanenin olduğu yere girecekti.

Ve tabii ki kan dökülecekti. Çünkü orası bizim de kutsal ibadethanemizdi. Bir tek onlara ait değildi. Onların da yapılışında parmaklarının olması bizim kullanamayacağımız anlamına gelmiyordu.

"Tıpkı bizim topraklarımıza giren Folio'luyu düşünmeden halleden alfanız gibi yollamışsınız Onur omegayı."

Konuşan Kahran'lı bu sefer söyleyeceği cümlesini yumuşatmak adına samimi olduğunu düşündüğü bir gülüşle devam etti. Ortamı geren bir cümle kuracaktı şimdi.

"Hâlbuki Onur omeganın masum olduğunu bütün herkes biliyor. Thoras Bölgesi bile ama... baş omegamız istemiyorsa kimse söz söylemeye cesaret edemez tabii."

"Onur bebeğimi öldürdü. Bunun cezası boynu ile ödemesi gerekirdi ama ben merhamet bile ettim."

"Bu konuyu kapatalım ve başka bir konudan konuşalım artık. Omegam istemiyor."

Bir şey demeyip ağzıma geyik eti attım yavaşça. Şu an benim huyuma gidip, gelecek fırtınayı azaltmaya çalışıyor gibi bir hava sezmiştim onda ama işe yaramazdı. Bu fırtınayı asla dindiremezdi.

"İki gün önce Surma Bölgesi'ne kanlı bayraklarını göndermişsiniz. Hak etmişlerdi. Anlaşılan orayı alacaksınız."

Surma Bölgesi daha yeni kendi bağımsızlığını açıklamış bir bölgeydi. Ne yapabilmişti de Savaş'ın gazabına uğrayacaklardı merak ediyordum. Daha adını birkaç gün önce öylesine duyduğum bir bölgeden kötü bir şey duymamıştım bile.

"İliaca'ya laf söylemişlerdi değil mi?
Thoras ile iş birliği yapmış olmalılar.
Zira başından beri de çok fazla vergi alıyordunuz onlardan. Oratio'da bir dükkanları bile yok. Çok zor bir yola sürüklüyorsun onları Savaş."

Masanın üzerindeki elim dinlediklerimle birlikte titrerken aşağı indirdim.
Kalbim artık korkudan hızlanıyordu.
Günler geçtikçe Savaş'a yakıştırılan gaddar kelimesinin doğruluğu kanıtlanıyordu ve ben, yavaşça silindiğimi hissediyordum.

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin