53. Geri Dönmelisiniz.

3.2K 365 156
                                    

Kalbim son derece kırık, gözlerim dolu dolu bir şekilde yatağımızdan kalktım.
Beni çok kırmıştı.
Çok kırmış, üstüne de ateş atıp yakmıştı. Dudağım kontrolsüz biçimde büzülürken salona geçtim.

Beni bırakıp dışarı çıktığı için ne halde olduğumu bilmiyordu.
Karnımı tutup yavaşça sedire otururken kapının açılış sesi ile ona döndüm.
Sabahın yedisinde incecik, bol bir üst ile dolaştığım için üşümüştüm. Elimi kollarıma sarıp kapıyı kapatmasını bekledim.

Beyaz üstümü kendime çekip ona bakmaya devam ettim. Bana kaşlarını kaldırmış bakıyordu. Elini kaldırıp öpmek için yaklaşacağı sırada izin vermeyip kafamı sertçe diğer tarafa çevirdim.

Nefes alma kapasitem azalmış, top gibi olmuştum. Böyle düşündükçe gözlerim dolarken burnumu çektim.

"Doğuş yine neden ağlıyorsun Tanrı aşkına?"

Gözlerimi büyüterek ona döndüm bu kez. Söyleyiş tarzı bıkmış gibiydi. Duygularım anında şahlanırken hahladım.

"Benden bıktın. Ne beni ne de bebeğimizi istemiyorsun. İkimizde görüyoruz alfa!"

Yanaklarım yavaş yavaş ıslanırken bana endişe ile yaklaştı. Duygusal olarak da çok yorulmuştum.
Gerçekten beş dakika sonra ne hissedeceğimi kimse tahmin edemiyordu.
Belki alfamı yatağa atardım, belki evden atardım bilemiyordum.
İlk hamile kalışım değildi evet ama hiç bu kadar ilerlememişti ve zorlanmamıştım.

"Beyaz gülüm neden böyle düşünüyorsun?
Senin için çok çabalıyorum, ne istersen alıyorum görmüyor musun?"

Sinirle ona baktım. Son sözleri bütün yaramı açmıştı. Açıkça, sana istediğini alıyorum, mutlu olman için yeterli diyordu.

"Beni zenginlikle kandırabileceğini mi sanıyorsun?
Sen beni sadece güzel eşyalar ve altınlarla beslenen bir omega sandın.
Sabah öpücük bırakmadın alnıma çünkü sadece altın seven bir omeganın buna ihtiyacı yok değil m-"

Dudağımı kendi dudaklarıyla birleştirdiğinde susmuştum. Birkaç dakika tadına baktıktan sonra ayrıldı ve yeşil gözlerini bana dikti.

"Sakin misin?"

Derin bir nefes almaya çalışıp kafamı evet dercesine salladım. İyi gelmişti.
Büyümüş karnımı tutup kalkmaya çalıştım. Acıkmıştım ve mutfağa gidip sığı eti almak ve yemek istiyordum.

Kalkmama izin vermeyip geri oturttu ve gidip masayı önüme getirdi. Şimdi ise bir civciv misali ötüyordum.
Yanaklarım kırmızıydı hissedebiliyordum ve konuşmaktan arada nefesim gidiyordu. Savaş yedi aylık halimle başa çıkmaya çalışıyordu. Daha iki ay vardı ve ben kıpır kıpır hissediyordum.

Ona bebeğimizin nerede kalacağını, ne yapacağımızı anlatmaya çalıştım masayı kurana kadar. O da bana neler yapacağını anlatıyordu.

"Hâlâ cinsini anlayamadık. Nasıl hissettiğini anlamıyorsun."

Tekrar çalkantılı duygularıma esir olduğumda ona baktım.

"Ne yani önemli mi ne olduğu?
Neden merak ettin bu kadar?"

"Sen merak etmiyor musun bebeğim?"

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin