40. Gözü Kararmış Lider.

3.3K 350 82
                                    

"Neler oluyor burada?"

Babamın sesi hepimize ulaşırken ben hala ona bakıyordum. Oğuz, ona söylenebilecek en son ve en doğru sözü söylemişti ve üstüne denilebilecek tek söz kalmamıştı.

Babamın yanında başka insanlar da vardı, daha önce hiç görmemiştim. Geri çekilip babamın olayı ele almasını bekledim.

Savaş'a döndüğümde ise gözleri kıpkırmızıydı. O görmediğim alfalara olan tehdit dolu bakışlarını gördüm. Her an kurdunu salabilecek gibi bir duruşla izliyordu onları. Surma Bölgesi'nden olduğunu anlamam zor olmamıştı. Üstlerinde Surma Dağı'nın simgesi vardı ve dağ taraflarına yerleşim alanı kuran nadir bölgelerdendi. Dağ tarafları bizim için daha güvenliydi tabii. Çünkü insanlar tarafından bilinmek doğru olmazdı. Onlardan güçlüydük evet ama iki türün de kendine özgü yaşam yerleri vardı ve ayrıydık. Bunu bozmayı hiçbir kurt istemezdi. 

"Ne çok kaynaşmışsınız böyle Dağhan Lider?" 

Babam Savaş'ın alay dolu tonuna karşılık sinirle hırlarken kendi bedenime dönüşmeye çalıştım. Surma Bölgesi'nden olan alfalar gözüme fazla temiz gözükmüşlerdi. Çok olgun ve kibar bakıyorlar, öyle duruyorlardı. Böyle insanlarla ne alıp verememişti Savaş anlamamıştım. Acımasız olduğu seçeneğinden başka bir şey aklıma gelmiyordu ve herkes bunu söylediğine göre oldukça kesin bir seçenekti.

"Thoras'ın yeni kardeş bölge edinmesini bu kadar çok kıskandığınızı bilmiyordum Savaş Lider. Ve buraya gözünüz kararmış biçimde girebileceğinizi de." 

Savaş'tan ilk kez kahkaha duyduğumda kaşlarımı hafifçe kaldırarak izledim. Belindeki kalın kemerin içinde sarılı duran kılıcın sapı ile oynarken gözlerindeki kırmızı hareler insanın içini buzlaştıran türdendi.

"Gözüm hiçbir zaman aydınlık olmadı, asla da olmaz Dağhan Lider. Yeşil rengi seni yanıltmasın, anında kan kırmızısına çeviririm."

Simsiyah saçlarının altındaki bahsettiği kan kırmızıları, o korkunç hırıltıları eşliğinde çıkarken mührümü kırdığım için her saniye kendime teşekkür ediyordum. Gerçek yüzü tam karşımdaydı. O kırmızı ölüm saçan gözleri, simsiyah saçları ve kalın, yapılı duran bedeni ile beraber tam bir ölüm makinesini andırıyordu. 

Tıpkı annesinin söylediği o sıfat, bu görüntüyle tamamen uyuşuyordu. Tıpkı onu ilk gördüğüm gün gibiydi. O kadar gaddar, o kadar duygusuz gülüyordu ve uzun süredir kandığım yeşillerin içinde bizi boğacaktı. Ki yıllarca boğabilmek için çalışmıştı.

"Buraya kahveye gelmedim kurtlar. Bir sonuca varmamız gerek artık, bu ibadethaneyi yıllarca haksız yere bizden esirgediniz. Bunun acısını da hiçbir zaman çekmediniz."

Alfa ses tonu hepimizin içine işliyordu. O kadar baskın ve sert konuşuyordu ki, Oğuz ile abimin bile gözlerinde dolaşan saygı dolu ışıltıları görmüştüm. Ve bir omega olarak bu alfa ses tonundan en çok etkilenen bendim. 

"Belki de çekmişsinizdir; İliaca'nın önünde bütün bölgeler yerlere kadar eğilirken."

Dudağının kenarı kıvrılmıştı. Bizi eziyordu. Bölgesinin güçlü oluşuyla bizi böcek gibi eziyordu. Onun da halkından bir farkı olmadığını biliyordum. Zira halkı da ona uyuyordu, ona güveniyordu. Hepsine beraber Thoras'a girelim dese koşarak geleceklerine emindim.

İLİACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin