MEDYA: GAMZE YILMAZ
Sabah kapıya sertçe açılmasıyla uyandım babam kapının önünde duruyordu. Yataktan kalkıp odanın en uzak köşesine geri geri gittim.
"Neredesin lan bir saattir sana sesleniyorum" dedi üzerime yürürken gözlerim kapattım korkuyla yüzme yediğim tokatla başım yana düşmüştü.
"Hazırlan birazdan ağa gelecek alışverişe gideceksin tek bir yanlış hareketini duyarsam seni dayaktan öldürürüm" dedi bir tokat daha attı. Önünde ağlamak istemiyordum. Adım sesleriyle gözlerimi araladım. Elimi yüzümü yıkayıp odama geri döndüm. Eteğimi ve normal ince bir kazak giyinip saçımı açık bıraktım. Hafif makyaj yaptım. Aslında makyaj yapmak tercihim değildi. Ama babamın attığı tokatlar yüzünden yüzümde morluk vardı. O gün abim de boğazımdan tutup morartmıştı. Aşağı indiğimde Hakan ağa daha yeni gelmişti. Gelmemle ayağa kalkmıştı. Birlikte arabasına doğru ilerledik. Arabaya binmemizle emniyet kemerini taktık. Yol boyunca hiç konuşmamıştım. Genelde ya ellerimle oynuyordum ya da dışarıyı izliyor ona bakıyordum. Kendi de yola odaklanmıştı. Yetişince arabadan indik elimden tutuğun da rahatsız olmuştum. Elimi çekmeye çalışsam da izin vermemiş. Hatta ters ters bakmıştı.
İlk bir mağazaya girdik. Ben onun peşinden sürüklenirken kendi elbiselere bakıyordu. Eline aldığı elbiseleri bana uzattı. Elbiselerle kabine ilerledim.
(Hakan ağanın seçtiği elbiseler)Üçüncü elbiseyi giyinip kabinden çıktım. Hakan ağa koltukta oturmuş telefonla konuşuyordu. Benim çıktığımı görümce telefonu kapatıp yanıma geldi.
"Diğer elbiseleri de denemeni istiyorum" dedi sert sesiyle
Onları giyinirsem vücudunda olan morluk ve yaraları görürdü. İtiraz etmekten başka şansım yoktu.
"Denemeyeceğim " dedim bakışlarım ondan kaçırarak
"Git dene" dedi sinirlenmişti.
"Denemek istemiyorum" dedim çenemden tutup gözlerini gözlerime dikti.
"Gidip o kıyafetleri dene sözümü ikiletme sakın" dedi beni bırakınca kabine girdim. Siyah elbiseyi giyinip dışarı çıkacaktım ki vücuduma göz attım sırtımdaki ve kollarımdaki yaralar ve morluklar kendini belli etmişti. Ağladığımın farkında bile değildim. Kabinden çıkmamla karşımda Hakan ağayı gördüm.
Elleri yaralı kolumda gezerken acıdığı için gözlerimi yumdum.
Arkamda olduğunu hissettim. Saçlarımı kaldırıp bırakması bir oldu.
"Kim yaptı bunları" dedi sinirine hakim olmaya çalışıyordu.
"Kimse yapmadı" dedim kabine gireceğim sırda bana engel oldu.
""Cevap ver bana Gamze kim yaptı bunu?" Dediğinde bakışlarımı kaçırdım.
"Bakar mısınız?" Dedi görevli kadına
Kadın hızla yanımıza geldi bakışları kollarımdaydı.
"Islak mendil varsa getirin" dediğinde bendeki bakışlarını Hakan ağaya çevirdi. İki dakika sonra elindeki ıslak mendille geldi. Elindekini Hakan ağaya uzattı. İçinden bir çıkardı ve yüzümdeki fondöteni silmeye başladı. Yüzümdeki morluk yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Ellini yumruk yapıp yüzümden çekti.
"Kim yaptı bunu Gamze bir daha sormayacağım" dedi dişlerinin arasından
"A-bim ba-babam" dedim kekeleyerek
"Hemen git üzerini değiştir" dedi başımı sallayarak kabine girdim. Giyinip dışarı çıktım. Hakan ağa hala sakinleşmeye çalışıyordu. Elimden tutup mağazadan çıkarttı. Arabaya bindiğimizde emniyet kemerini takmadan arabayı çalıştırmıştı.
"Emniyet kemerini tak" dedim korkak yüzüne bakmıyordum.
"Neden yaptılar bunları" dedi vücudumdaki yara ve morluklardan bahsediyordu. Ama cevap vermeye korkuyordum.
"Lafımı ikiletme Gamze cevap ver" dedi
"Evlenmeyi kabul etmedim diye" dedim bakışlarım kucağımdaki ellerimdeydi. Bir süre sonra araba durdu kafamı kaldırıp nerde olduğumuza baktım hastaneye gelmiştik.
"İn arabadan" dedi
Ben inerken o da inip kapıları kilitledi.
"Lütfen eve gitmek istiyorum" dedim duymuştum iki üç adımdan sonra oda durdu ve arkasındaki bana baktı.
"Yürü gamze yaralarına bakmamız lazım" dedi
"Ağam lütfen ben evde hallederim" dedim umursamadan kolumdan tutup hastanenin içine sürükledi. Ağlamaya başlamıştım.
Yanıma gelen kadın doktorla bakışlarımı yerden kaldırdım.
"Canım kazağını soyman lazım yaralarına bakıyım" dedi hemen yanımda duran hakan ağaya baktım. Odadan çıkmadı ama arkasını dönmüştü.
Kazağımı korkarak çıkarttım. Bileğimdeki tokayla saçımı dağınık bir topuz yapıp başımı eğdim. Kadın yaralara pansuman yapıyordu. Gerçekten çok acıyordu. Sıkıca gözlerimi kapattım. Eteğimi tutmuş sıkıyordum.
Dudaklarımdan dökülen inlemeye hakim olamadım. Acıya daha fazla yanamıyordum. Gözlerime inen perdeyle geriye doğru düşmem bir oldu en son duyduğum şey ise doktorun çığlık atmasıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIRMA
Ficção Adolescente"Sakın ağzını açıp itiraz etme" dedi Sinirle ayağa kalktım. "İtiraz etmiyim öyle mi? Bu güne kadar ne istediyseniz yaptım. Her defasında hata bulmaya çalıştınız. Bu olmaz baba olmaz bu sefer istediğiniz olmayacak" dedim hem ağlıyor hem de bağırıyo...