Dediklerini iyice idrak edebilmek için bir süre duraksadım. On iki yaşımdan beri, yani altı senedir bu şekilde yaşıyordum ve karşıma hiç böyle bir sorun çıkmamıştı.
"Pekala..." alt dudağımı ısırıp onlara garip garip baktım, "Siz bir grup delisiniz."
Dediklerine öylece inanmam daha delice olurdu.
Bununla beraber Sasuke gür bir kahkaha patlatmıştı. Gülerken ellerini karnına koymuş, gözleri tamamen kısılmıştı. Ne kadar güzel bir gülüştü, tek sıkıntısı alaycı olmasıydı.
"Deli, ha? Bu iyiydi, " dedi gözünden akan(!) yaşı silerken, "Fakat o adamlar seni bulup yeteneğini iliklerine kadar sömürdüğünde sende delireceksin, şifacı. İnan bana."
"İsmim Sakura," sanki şu an çok önemi bir detaymış gibi küçük bir hatırlatma yaptım, elbette pek umurunda olmadı.
"Bakın çocuklar," onları kaba bir şekilde terk etmek istemediğimden dolayı güzel bir açıklama yapma ihtiyacı duydum, "Gerçekten iyi çocuklara benziyorsunuz, fakat ben oyun oynayacak yaşı geçtim. Yani... dediklerinizle ilgilenmiyorum."
Tam olarak ilgilenmiyorum denemezdi. Benden başka yeteneği olan insanlar görmek, merakımı kabartmış ve bu acayip ilgimi çekmişti. Fakat düşününce onlar gerçekten tuhaf insanlardı. Beni kaçırıp bir depoya getirmeleri, değişik senaryolar kurmaları... iyi ama deli insanlar olduklarını düşündüm.
"Sakura, acele kararlar verme ve bizi biraz daha dinle," Hinata yalvaran bir tınıyla konuştu.
Göz devirmemek için kendimi zor tuttum, "Beni araştırıp aramanız inanın ki gururumu okşadı, teşekkür ederim. Fakat evde beni bekleyen bir annem ve... başka bir şeyim yok. Ama yine de sizinle hiçbir yere gelemem."
Arkamı dönüp deponun çıkışı olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yürüdüm. Hinata anında koluma yapıştı, "Dur," kolumu tutan eline ters ters baktığımda hemen elini geri çekti.
"Bırakın gitsin," Sasuke'nin sesi bir kez daha kulaklarıma doldu, "Ne de olsa, sonunda bizi ağlaya ağlaya arayacak. Bırakalım, kendi deneyimlesin."
"Saçmalama," dedi Naruto hemen telaşla, "Müdüre ne söyleyeceğiz sonra? Bugün akademiye dönmemiz gerekiyor dattebayo."
Müdür?
Şu akademi dedikleri yerin müdürü olmalıydı. Benim anlayamadığım birtakım işlerden bahsediyorlardı ve açıkçası ben, bunlara bulaşmadığım için mutluydum.
"Görüşürüz, Bayan şifacı!" Sasuke sahte neşeli bir tınıyla bana el salladı. Onun sahteliğine ayak uydurup gülümsedim ve elimi salladım, "Görüşmeyeceğiz, Bay deli."
Arkamı dönüp oradan çıktım.
*
Cebimde bir süredir çalıp duran telefonu yeni fark ediyordum.
O kadar dalgındım ki, telefonu duymamıştım bile. Tanışmamızın ardından iki saat geçen o çocukları ve söylediklerini düşünmekten, aklım bir karış havadaydı.
Telefonu açıp kulağıma götürdüm, arayan annemdi, "Efendim?"
"Sakura, kaç kere aradım seni? Neden açmıyorsun?"
"Duymamışım."
"Ah, neyse... eve kaçta geleceksin?"
"Bilmiyorum anne, biraz daha buralardayım," konuşmanın geri kalanı kısa sürdü. Ardından telefonu kapattım.
On iki yaşımdan sonra, yani babam öldüğünden beri yalnızca annemle yaşıyordum. Babam hasta bir adamdı, ölümü de bu hastalıktan olmuştu. Bedeni artık dayanamamış ve bu dünyadan göçüp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark forces | sasusaku
FanfictionAhengi, farklılıklar yaratır. •sasusaku •11/01/2021