Nereye düştüğümü sorguluyordum şu an.
Sabah İno beni uyandırmıştı ve formalarımızı giyinip gerekli defter kitaplarla beraber odadan çıkmıştık. Yani ben öyle yapmıştım, kitaplar falan İno'nun umurunda değil gibiydi.
Formamız, dizlerin üstünde biten lacivert bir etek ve lakoz beyaz tişörtten oluşuyordu. Birde aynı şekilde lacivert bir kravat vardı.
Kitaplarımı yerleştirmek için tıklım tıklım olan koridorda dolabımı arıyordum. İno da yanımda yürüyordu. Durmadan yürürken yanından geçen birileriyle selamlaşıyor veya yanaklarına ufak bir öpücük konduruyordu.
Kızları dolaba yaslamış hunharca öpen erkekler mi dersin, eteğin altına dantelli çorap giyen gotik kızlar mı dersin, yakası bir karış açık gezen oğlanlar mı dersin yoksa çete gibi toplu halde gezenler mi dersin... her türden insan vardı.
İno sürdüğü kıpkırmızı ruju tazeleyerek yürümeye devam ederken bende dolapların üstündeki numaralara bakıp kendiminkini arıyordum. Şimdiden üzerimdeki bakışları hissedebiliyordum ve oldukça rahatsız ediciydi. Aralarda fısıldayanları da duyuyordum, 'şifacı bu mu?' sorularını duyuyordum.
"İşte burada," sonunda kendi dolap numaramı gördüğümde kucağımdaki kitaplarla birlikte oraya gittim. Kilidi çevirip açtıktan sonra kitapları içeri yerleştirdim. Tam dolabı kapatıyordum ki, bir el benden önce davrandı. Arkamı döndüğümde Sasuke'yi gördüm, elini dolaba yaslayarak beni arasına almıştı ve gülümsüyordu, "Çok dikkat çekiyorsun, yeni kız."
"Hiç sorma," kollarımı önümde birleştirip sırtımı dolaba yasladım, "Herkes benim şifacı olup olmadığımı fısıldaşıyor,"
"Birde seni altına almak isteyenler var," bu ses başkasına aitti.
İrkilerek kafamı yan tarafa çevirdiğimde dudaklarımdan bir çığlık koptu. Dolabın içinden bir kafa çıkmıştı ve bize bakıyordu.
"Bu da ne!?" uzun saçlı, beyaza çalan gözlere sahip bir çocuğun kafası dolaptan çıkmıştı. Benim korkulu halimi görünce tüm bedenini dolaptan çıkardı ve karşımıza geçti.
"Kimmiş onlar?" dedi Sasuke sert bir sesle, kaşları çatılmıştı, "Hepsini ben bir altıma alayım."
"Sakin ol şampiyon, herkes bundan bahsediyor," uzun saçlarını omzundan geri attı. Ardından bana döndü, "İsmin Sakura, değil mi?"
"E-evet..."
"Ben Neji, korkuttuysam kusura bakma," elini uzattı, "Benim yeteneğim bu; şeffaflık. Nesnelerin içinden geçebiliyorum."
Uzattığı elini sıktım. Kendimi tanıtmama gerek yoktu anlaşılan, herkes biliyordu.
"Neji!" kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde buraya doğru gelen bir kız gördüm. Tatlı, küçük bir yüzü vardı ve saçlarını iki yandan topuz yapmıştı. Suratında kızgın bir ifade vardı. Neji'nin, "Olamaz..." diye mırıldandığını işittim. Kız tamamen yanımıza geldiğinde elindeki kitabı Neji'nin kafasına vurdu, "Saatlerdir bekliyorum, aptal!"
"Senden kaçmak için duvarların içinden geçerek geliyor, Tenten," dedi Sasuke zevk alırcasına sırıtarak. Neji ona ters bir bakış attığında kafasına bir kitap daha yedi, "Öyle mi!?" diye bağırdı kız, "Duvarları sana geçiririm bir dahakine, anladın mı!?"
Neji yalandan öksürdükten sonra dikkatin bana verilmesini sağladı, "Tenten, yeni kızın yanında böyle yapmasana," deyip eliyle beni işaret etti, "Bak, bu Sakura."
Bu sefer el uzatan kişi ben olmak istediğim için gülümseyerek elimi isminin Tenten olduğunu öğrendiğim kıza uzattım. Fakat henüz elimi kaldırmıştım ki, Tenten bir anda iki elini hızla kaldırıp topuzlarının içinden birer kunai çıkarıp boynuma dayadı. Şaşkınlıkla kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark forces | sasusaku
FanfictionAhengi, farklılıklar yaratır. •sasusaku •11/01/2021