Elini başımın üstüne koymuş öylece bana gülümserken tüm planlarım başımdan aşağı yıkılmıştı.
"Sen- n-nasıl?" O kadar şaşkındım ki konuşmam bile zor oluyordu. Kendimi toplayıp tekrar konuştum, "Neden buradasın?"
"Anlamayacağımı mı sandın?" dedi biraz bozulmuş gibi, "Üzerinde bir haller olduğu kesindi ve biraz kurcaladığımda bir yere gideceğini anlamam uzun sürmedi. Yatağının arkasına sakladığın bu sırt çantasını görmek gibi mesela. İçini savaşa gider gibi donatmıştın. Olayı çakmamam mümkün değildi."
Açıklamasıyla beraber yutkundum. Bu demektir ki Sasuke olan biteni değil sadece bir yere gidiyor olduğumu biliyordu. Yani hala çok geç değildi.
"Sandığın gibi bir şey değil." Hala başımın üstünde duran elini ittirdim, "Yalnızca annemin yanına gidiyordum. Onu özledim. Bu çantaysa tedbir için elbette. Sen ne düşündün ki?"
Onun koyu gözlerinde söylediklerime hiç inanmayan bir bakış mevcuttu. Bu yüzden daha da umursamaz görünmeye çalışarak, "Hadi, git sen." diyerek elimi kovar gibi sallamıştım.
Onun gideceğini veya görüşürüz diyeceğini falan sanarken hiç beklemediğim bir şey yaparak elleriyle yüzümü avuçladı. Alnını benimkine yaklaştırmasıyla titrek bir nefes aldım. Kaşlarını çatmıştı ve kızgın denebilir bir ifadesi vardı.
"Yeter Sakura, artık bitti." dedi çenesi kasılarak, "Daha fazla oyun yok. Beni başından daha fazla savamazsın. Söylediğin yalanlarla artık ilgilenmeyeceğim. Her şeyi anlatıp anlatmamaksa sana kalmış." Sert bakışları bir anda yumuşadığında baş parmağı usulca yanağımı okşadı, "Ama gittiğin yer cehennem de olsa seninle geleceğim. Bana engel olamazsın."
Tanrım, bu adam bana bu şekilde bakarken onu kendimden uzaklaştırmak artık imkansızdı. Daha fazla kaçamayacağımı artık anlamıştım. Ona anlatmaktan başka çarem kalmamıştı.
Bir elimi kaldırıp yanağımı okşayan elinin üzerine koydum ve yavaşça indirdim, "Pekala, sana anlatacağım."
.
.
.
Rüyalarıma giren adamdan tut anneme kadar olan her şeyi Sasuke'ye anlatmakla hata mı yapmıştım bilmiyorum. Bana tek gelmemi ve kimseden yardım istemememi söylemelerine rağmen şu an oraya Sasuke ile beraber gidiyorduk.
Bu durum sıkıntı yaratacağı kadar avantaj da sağlayabilirdi.
Karanlık sokakta yan yana yürürken içimde büyüyen heyecan ve korku karışımı duygu nefes alışlarımı sıkılaştırıyordu. Bilinmezlik, gerçekten insanın en büyük korkusuydu. Ne olacağını bilmemek dünyanın en korkutucu eylemiydi.
Sasuke sanki gümbür gümbür çarpan kalbimin sesini duymuş gibi elimi, sımsıcak eliyle sıkıca kavradı, "Merak etme, her şey iyi olacak." dedi sessiz bir tonla, bana bakmadan.
Ona inanmak istiyordum. Ona tutunmak, ondan güç almak ve sırtımı yaslamak istiyordum.
Bu sırada elimdeki telefondan konumu kontrol ediyordum. Neredeyse varmıştık. Şu an yürüdüğümüz yollar ıssız ve inşaat alanı yerlerdi. Ne bir yerleşim yeri ne de sokak üstü bir dükkan vardı. Hatta ilerledikçe sokak lambalarının azaldığını bile fark etmiştim. Muhtemelen daha ileride hiç yoktu.
Sakin ol, Sakura. Güvende olacaksın. Telaşa kapılma. Kendime bunları hatırlatırken Sasuke'nin elini biraz daha sıkmış olabilirdim.
Telefonu bir kez daha kontrol ettikten sonra, "İşte, geldik." dedim etrafa bakınarak. Tahmin ettiğim gibi sokak lambaları buralarda yoktu. Ayrıca görünürde kimseler de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark forces | sasusaku
Fiksi PenggemarAhengi, farklılıklar yaratır. •sasusaku •11/01/2021