3/ academy

849 77 115
                                    

Üçü ile beraber inşaatın içinden çıkıp sakin bir köşeye geldik. Ellerim hala az önceki şoktan dolayı titriyordu. Birkaç saat, sadece birkaç saat öncesine kadar hayatım oldukça normaldi.

"Senin gücün bu mu?" diye sordum sırtını ağaca yaslamış Sasuke'ye bakarak. Kafasını salladı, "Ateş yaratma/kontrol etme, nasıl dersen artık," ortalığa tekrar sessizlik hakim olduğunda, bu durumdan rahatsız oldum, "Beni nasıl buldunuz?"

"Benim yeteneğim," dedi Hinata gülümseyerek, "Durugörü; Kişinin beş duyusuyla algılayamayacağı uzaklıktaki ya da kapalı bir ortamdaki olay, nesne ve canlıları algılayabilmesi."

Benim bir aralar olağanüstü bulduğum yeteneğin, aslında ne kadar sıradan olduğunu şimdi fark etmiştim. Benden kat ve kat olağanüstü ve harika yetenekler vardı. Benimki yalnızca insanları iyileştirmeye yarıyordu.

"Teşekkür ederim," dedim başımı öne eğerek, "Beni kurtardığınız için."

Kucağımdaki yumrukları sıkmış, alt dudağımı ısırmıştım. Derin bir mahcubiyet hissediyordum onlara karşı. O sırada başımın üstünde bir el hissetmemle şaşkınlıkla başımı kaldırdım. Sasuke, elini başımın üstüne koymuş gülümsüyordu,
"Başından beri seni kurtarmaya çalışıyorduk, Bayan şifacı."

Aniden yakın temasa girdiği için afallamış ve utanmama engel olamamıştım. Utançla bakışlarımı kaçırıp başımı iki yana sallayarak elinden kurtuldum, "Her neyse!"

"O zaman bizimle akademiye gelecek misin?" Naruto'nun mavi gözleri umutla parlıyordu, "Dışarıda olan tehlikeyi gördün dattebayo. Eğer bizimle gelirsen, sana kimse dokunamaz. Akademi sınırları içerisinde o heriflerden herhangi biri sana elini süremez! Bizim gibi çocukları korumak ve eğitmek için kurulmuş bir akademi, emin ol orada güvende olacaksın."

Dudağımı dişleyip gözlerimi yumdum. Ne yapmam gerekiyordu? Az önce dışarıda ki tehlikeye kendim şahit olmuştum. Tehlikeyi kabul ediyordum ve bu insanlara güvenmeye başlamıştım. Fakat öylece kabul edip gitmek... Henüz hiçbir şey bilmezken hem de, doğru olur muydu? Ya annem, ona nasıl açıklayacaktım?

"Şey..." mırıldanmaya başladım, "Korumak ve eğitmek dediniz... Neyin eğitimi bu?"

Cevaplayan Hinata oldu, "Bizlerin kendisini koruyabilmesi ve yeteneklerini geliştirebilmesi için bir eğitim. Biz, yani birinci sınıflar, bu eğitime bir süre tabii tutulurlar. Dönem sonunda bir sınav yapılır, sınavı geçenler kademe atlarlar. Son sınıfa, yani üçüncü sınıfa geldiğin zaman akademinin sana verdiği görevleri yerine getirirsin. Bu görevler, bizim peşimizde olan örgütü durdurmaya yönelik görevler. Fakat bunlar için son sınıf olmalısın."

Anlattıkları, sanki bir film senaryosu veya başka bir paralel evrenden çıkma gibi geliyordu kulağa.

"Annem ne olacak?" dedim, "Anneme bunları açıklamak için zaman lazım... Aslında kendim sindirmem içinde zaman lazım."

"Zaman yok," dedi Sasuke. Yüzünde bu sefer ciddi ve sert bir ifade vardı. Bana biraz yaklaştı, "Zaman yok, şifacı. Sen diğerleri gibi değilsin, senin gücüne herkesten fazla ihtiyaçları var. Bu yüzden sen daha fazla tehlikedesin, şu an düşünmen gereken şey annen değil kendi canın."

"Anlamıyorum!" diye bağırdım, "Neden ki? Sizin yetenekleriniz benden kat kat üstün, ne diye bu daha önemli olsun?"

"Bunların cevabını akademide alacaksın," dedi Hinata, "Şimdi sadece bizimle gel, Sakura. Sadece seni korumak yapmıyoruz bunu. Senin dışarıda olman bizi de tehlikeye atıyor."

"Nasıl yani?"

"Şöyle," dedi Naruto, "Sen şifacısın, yani iyileştirme gücün var. Bu bahsettiğimiz örgütün, patronları mı ne dersin artık, çok güçlü bir adam. Yakaladığı çocukların güçlerini kendine alıyor, nasıl yapıyor kimse bilmiyor. Adam neredeyse yenilmez diyeceğin türden, fakat hasta. Adamın kendisini günden güne öldüren bir hastalığı var Sakura, tedavisi olmayan bir hastalık. İşte bu yüzden seni çok istiyor. Seni yakaladığı zaman, yeteneği onu iyileştirmen için kullandıracak." yüzündeki korku her halinden belliydi, "İşte o zaman bırak bizi, belki de tüm dünya biter."

dark forces | sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin