"Tekrar hoş geldin Sakura."
Eğik başımı kaldırdığımda yine karanlıkla yüzleştim. Arkadan bağlanmış bileklerimi sıkan iplerin verdiği acıyı ve bedenimin buz kestiğini hissedebiliyordum. Burası aynı yerdi, o adamın söylediği üzere bilinçaltım.
Farklı bir tabirle rüya.
Karanlığın içinde karşı sandalyede oturuyordu. Yüzünü yine göremiyordum. Fakat bu yerde bulunmak beni deli gibi korkutuyordu.
"Geçen sefer erken uyandın, çok konuşamadık."
Kalbimin gümbürtüsü kulaklarıma doluyordu, "Bu bir rüya," dedim fısıldayarak ve derin nefesler aldım, "Bu sadece bir rüya. Sana bir şey yapamaz."
"Huh? Demek bir şey yapamam." Adamın sesine alay hakimdi, "Hadi, bunu deneyelim o zaman. Ama elbette ki eşit şartlarda." Parmağını şıklattığı an bileğimi saran ipler koptu. Hızla acıyan bileklerimi önüme getirip ovuşturmaya başladım. Tahmin ettiğim gibi, bir rüyaya göre acıyı normal hissediyordum.
Başımı tekrar kaldırıp ona baktığımda artık ayakta olduğunu gördüm, "Saldır bana."
Sanırım bu bir rüya olduğu için olayları sorgulamamam gerekirdi. Kendime durmadan bana zarar veremeyeceğini söylesem de, o adam sivri tırnaklaryla bana koşarken korkmamak mümkün değildi. Darbesinden kurtulmak için bedenimi histerik bir şekilde yana savruldum.
Sivri tırnakları, az önce oturduğum sandalyeye saplandı. Kolunu sertçe çekip tırnaklarını kolayca kurtardı.
Bu bir rüya bile olsa kesinlikle o tırnakların hedefi olmak istemediğime karar verdim. Kendimi korumalıydım.Ama bu boşluğun ortasında kendimi savunmamı sağlayabilecek hiçbir şey yoktu.
Dizlerimin üstünden kalkmak için ayağımı öne attığımda, onun hemen burnumun dibinde bitmesiyle nefesim kesildi.
"Gerçek Sakura," Eli yavaşça sırtımı ovdu, "Burada olan her şey; sen, ben, bu boşluk, hepsi gerçek."
Bir tırnağı sırtıma battığında acıyla inledim. Yavaş yavaş sürterek belime doğru bir çizik attığında kolumu bile kıpırdatamamıştım. Bana dair hareket edebilen tek şey gözyaşlarımdı.
-
"Sakura!"
Gözlerimi açtığım ilk beş saniye nefes alamadım. Nerede olduğumu hatırlamayacak kadar aklım başımdan gitmiş halde öksürük krizlerine girmiştim. Alnımdan damla damla süzülen ter damlaları beni huylandırınca kolumun tersiyle sildim.
"Sakura!" Başından beri elimi sımsıkı tutmuş beni omuzlarımdan sarsıp duran Sasuke'ye nihayet kafamı çevirmeyi başardım, "İyi misin!?"
Doğru ya, geceyi onun odasında geçirmiştim. Gerçi geçirmiş sayılmazdım çünkü henüz sabah olmamıştı, gecenin bir yarısıydı.
Odanın içi karanlık olsa da Sasuke'nin endişesi kendini bariz şekilde belli ediyordu. Artık az önceki telaşlı hali gitmiş, usulca güven vermek ister gibi çıplak omzumu okşamaya başlamıştı,
"Kabus mu gördün?"
Kuruyan boğazımı ıslatmak adına yutkundum, "Evet, sanırım öyle oldu..."
Kabus denmeyecek kadar gerçek olması bir yana, o an yaşadığım korku hala geçmemişti. Fark etmeden Sasuke'nin elini sıktığımda, kafamı tutup göğsüne yasladı, "Geçti, sadece bir kabustu."
Evet, sadece bir kabus. Öyle olmalıydı.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark forces | sasusaku
FanfictionAhengi, farklılıklar yaratır. •sasusaku •11/01/2021