Yaktığımız ateşin etrafında oturuyorduk. Güneşin batmasıyla orman tamamen karanlığa bürünmüş ve kuş sesleri kesilmişti.
Hinata'yı bulduğumuzda biraz yarası vardı, bu yüzden onu iyileştirdim. Şimdi iyi görünüyordu.
"Üzgünüm çocuklar," Mahçuplukla başını öne eğdi, "Parşömeni kaybetmemeliydim. Ama uyandığımda çanta da yoktu, nereye baktıysam da bulamadım."
Anlattığı gibi Hinata uyandığında parşömeni bulmamıştı, bir süre sonra da durugörü ile izimizi takip etmiş ve bulmuştu.
"Sorun değil." Uzanıp yüzüne düşen uzun saçını kulağının arkasına itirdim gülümseyerek, "Yeni bir parşömen bulmak için hala iki günümüz var."
"Ayrıca bulmamız gereken bir de Naruto var..." Sasuke elindeki dal parçasını ateşe tutuyor ve yandığı anda geri çekip üflüyordu. Son birkaç dakikadır konuşmak dışında yaptığı tek şey buydu.
"Güneş doğduğunda Naruto'yu aramaya çıkarız," dedi Hinata. Bense kafamı iki yana salladım, "Vakit kaybetmek yerine parşömen peşine düşmeliyiz bence. Sonuçta elimizde bir tane bile yok."
"Haklısın ama... Naruto için endişeleniyorum." Bunu derken beyaza çalan gözlerini başka tarafa kaçırması beni güldürmüştü.
"Tamam, dediğin gibi olsun."
"Geceyi nerede geçireceğiz? İlla ki uyumamız gerekecek." Hinata haklıydı. Göz kapaklarım yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı. Fakat uyumak demek, gardını elden bırakmak demekti. Tehlikeliydi.
"Mağara gibi bir yer bulursak sıralı nöbet tutarak uyuyabiliriz," Sasuke elindeki dalı ateşe bıraktı ve ayağa kalkarak üzerini silkeledi, "Buraya gelirken bir mağara görmüştüm, sanırım yolu hala hatırlıyorum."
.
.
.
Sasuke bir elinden ateş çıkararak yolumuzu aydınlatıyor ve bir meşale görevi görüyordu. Onu olabildiğince dikkatli adımlarla bir süredir takip ediyorduk. Nihayet bahsettiği o yere ulaşmıştık.
Sasuke'nin ateşi önümüzü aydınlattığında bir tepenin altında oluşmuş taş mağarayı görebildim. Geceyi geçirmek için oldukça uygun bir yerdi.
"Hinata?" Sasuke etrafı ve içeriyi taraması için ona bir bakış attığında Hinata hemen durugörüyü aktifleştirdi. Ortalığı iyice kontrol ettikten sonra, "Temiz," diye yanıtladı. Bunun ardından üçümüz birlikte içeri doğru yürüdük.
Dışarının sıcağına rağmen mağaranın içi oldukça serin ve ferahtı. İçeriyi biraz olsun aydınlatması için topladığımız birkaç çalı çırpı ile ateş yaktık.
"İlk nöbeti ben alırım," dedi Sasuke, "Zaten pek uykum yok."
Böylelikle ilk Sasuke, ondan sonra Hinata ve sonrasında ben olmak üzere nöbet sırasını kararlaştırmıştık.
.
.
.
Üç saattir gözümü bile kırpmadan, bu rahatsız taş zeminde uzanıyor ve sadece tavanı izliyordum. Arada bir tutulan boynum ve diğer kemiklerimi oynatıyor, mağaranın dışında oturmakta olan Sasuke'yi izliyor ve tekrar uyumaya çalışıyordum. Çok uykum vardı ama bu yerde, bu şekil de uyumam imkansızdı.
Acaba o uyuyabildi mi diye Hinata'ya baktığımda çoktan horul horul uyumuş olduğunu görmüştüm. Sanki yatağındaymış gibi rahat, uzandığı yer soğuk bir taş değilmiş gibi huzurluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark forces | sasusaku
FanfictionAhengi, farklılıklar yaratır. •sasusaku •11/01/2021