33. BÖLÜM

1.3K 87 19
                                    

Herkese merhaba!! Öncelikle özür dileyerek başlayayım. Normalde daha uzun bir bölüm olacaktı ama birkaç gündür kendimi pek iyi hissetmiyorum. Sonraki bölüm daha uzun olur artık 🖤

İyi okumalarrr!

Bölüm sınırı 25 oy 😻🦅


"estás bien señora" (iyi misiniz hanım efendi)

"Si" (evet)

Eren'in beni getirdigi hal içler acısıydı. 0 İspanyolca ile İspanya sokaklarındaydım.

Beşiktaş'ın Türkçe'ye giriş 101 derslerinden beterdim.

Günler sonra yüzümde bir gülümseme vardı. Hissediyordum, herşey yoluna girecekti.

İspanya'nın güzeller güzeli şehirlerinden birindeydim. Getafe...

Etrafıma kısa bir bakış attıktan sonra yola bakınmaya başladım. Bir taksi görünce zar zor derdimi anlattım.

Havalimanı Madrit'te olduğu için Getafe'ye 25 dakikalık bir yolculuk yaptık. Sonunda Eren'in adresine vardığımda taksiden indim.

Neyse ki havaalinda paramı Euro'ya çevirmek aklıma gelmişti.

Taksi son gaz yoluna devam ettiğinde bense kaderim ile karşı karşıyaydım. Üzerimde onun sweati vardı. Sokaklara yağan kar ise içimdeki ateşi söndüremiyordu.

Burada yaşadığı yer bir apartman dairesiydi. Çok lüks denemezdi ama kötü demeye de bin şahit isterdi.

Binanın duvarları kırmızı ve yeşil renklerde iken giriş kapısı ise parlak bir sarı idi.

Eren'in burada yaşamaktan nefret ettiğine adım kadar emindim. Siyah beyaz yaşardık biz.

10 dakika kapının önünde bekledim. Artık donmaya başlayacaktım ki kapıdan bir ses çıktı ve dış kapı açıldı.

Esmer bir adam kapıdan çıktığında bende elimi koyup kapıyı tuttum ve içeri girdim.

Kaçıncı katta olduğunu bilmiyordum. Zaten 3 kat vardı. Bulmam pek zor olmayacaktı.

İlk katı kapı süslerinden dolayı eledim ve bir üst kata tırmandım.

Ve hedefimi gördüm. Kapının girişine fırlatılmış kramponlar ve 1 adet spor ayakkabı. Aradığım kapı burasıydı.

Usul usul geldiğimde kalbim artık atmiyordu. Ne yaptığını bende anlamıyordum. Sanki içimde bir kavga vardı.

Ellerim titrerken ecel terleri döküyordum. Daha önce hayatımda hiç bu kadar heyecanlı olmamıştım.

Nihayet elimi kaldırıp tıklatma cesaretinde bulunduğumda, neredeyse kaçıp bir yere saklanacak kıvama gelmiştim.

Bana bir ömür gibi gelen 10 saniyenin ardından, kapıya adım sesleri yaklaştı.

"Kim o?"

İspanya'da kapısı çalıyor ve kim o diye soruyor. Ben bu çocuğa boşuna salak demiyorum.

"Benim"

Agızımı zorla açıp konuştuğumda, kapı ise ışık hızında açıldı.

Karşımda duran suratın agizi açık kalmıştı.

Bir elini kapıya dayamış diğerini ise saçlarına daldırmıştı.

"Ya Eren salak mısın? Şimdi da halüsinasyon görmeye başladın."

Kapı suratıma kapanırken bense olduğum yerde kalakaldım. El mecbur tekrar tıklattım ve açması için beklemeye koyuldum.

Kapı açıldığında bu sefer yüzünde başka bir ifade vardı. Onun bu boşluğundan yararlanıp parmak uçlarıma yükseldim ve burnunun ucunu öptüm.

ALTI NUMARA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin