37.Bölüm

1.4K 80 4
                                    

Uppppuzuuuunn bir bölümle geldim size. Umarım beğenirsiniz🖤🤍

İyi okumalar.

Yorum ve oyları bekliyoruuum🖤🤍


"Who are you?" Sen kimsin?

"Who are you ?" Sen kimsin

Sevgilimin kapısında benim kim olduğumu soran bir kadın, planlarım dahilinde değildi. Bu durum nedeniyle çileden çıkmaya başlamıştım. Bu sırada içeriye Eren diye bağırdım. Elimde pasta ile kapıda mal gibi bekliyordum.

Bu sırada içeriden tanımadığım 1.80 boylarında bir erkek çıkınca yanlış mı geldim diye etrafı kontrol etmeye başladım. Hayır doğru evdeydim. O zaman Eren neredeydi?

"Where is he? Who the hell are you?" Eren nerede? Siz de kimsiniz?"

Karşımdaki ikilinin ingilizce konuşmadığını anlayınca elimi cebime atıp Eren'i aradım. Görüntüsünü açtığında dışarıda olduğunu gördüm. Bir bankta oturuyordu. Bense görüntümü kapattım.

"Sevgilim neredesin?"

"Evin aşağı caddesinde bir park var. Nefes almak için çıktım. Eve gelmişler yok parti yapalım falan filan. Bıktım bende. Sen nasılsın? Arayacaktım seni şampiyon. Çok sevindim."

"Eren benim kapatmam lazım."

Çok beklemeden suratına kapattım ve yine pasta eşliğinde evden çıktım. Gelirken bahsettiği parkı görmüştüm. Bu yüzden oraya yürümeye başladım. Kafasına kapşon geçirmiş bir adet Eren arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Bende arkasından yaklaştım.

"İyi ki doğdun Eren. İyi ki doğdun iyi ki doğdun iyi ki doğdun Eren."

Minik şarkıyı mırıldanmayı bitirdiğimde hayretle bana döndü.

"Sen, napiyorsun burada?"

Tamam beklediğim tepki kesinlikle bu değildi.

"Maçtan çıkıp 5 saat yol geldim. Elimde pasta ile evine gidip saçma sapan bir kız ve çocuk gördüm. Senin tepkin ise bu mu?" Sesim beklediğimden daha sert çıkarken, Eren ise afallamis görünüyordu.

Gergin olduğu anlarda hep yaptığı gibi elleri ile oynamaya başladı. Konuşmak için hazırlanırken bense onun titreyen adem elmasina bakıyordum.

"Şaşırdım sadece. Gel buraya da sarılayım." Nihayet bana sarılmak için bir hamle yaptığında hiç durmadan ona sarıldım.

Kokusunu içime çekerken o ise parmaklarını benim saçlarıma dolamıştı. Ayların hasreti kolay kolay geçmeyecek gibiydi.

İkimiz de heyecandan sarsılırken kalbim çok hızlı atıyordu. Aylar sonra ona sarılmak sanki eve dönmek gibiydi.

Birbirimizden ayrılıp banka oturduğumuzda pastanın mumlarını yaktım ve üflemesi için ona bakmaya başladım.

Önce dudaklarını ıslattı, sonra ise elleri ile saçını havaya kaldırdı. "Birlikte üflemek istiyorum."

İsteğine karşılık itiraz etmeden yanına geçip pastayı karşımıza koydum.

"Dilek dilemeyi unutma sakın."

"Dileyecek bir dileğim yokki. En büyük dileğim yanımda zaten."

Eriyen pastanın mumu muydu yoksa ben miydim bilemiyorum. Ama yanaklarımın ışık hızında kızarması durumun ciddiyetini ele veriyordu.

Birlikte mumu üfleyip ışığı sondurdugumuzde pastayı banka bıraktım ve ona sıkı sıkı sarıldım.

ALTI NUMARA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin