26. BÖLÜM

1.5K 112 6
                                    

Son birkaç günde gelen yorum ve voteler çok düşük olduğu için aşırı moralim bozuldu ve içimden bölüm yazmak gelmiyor :(

"Haydi kızlar son tur"

"Çok iyisiniz bravo"

"Aynen böyle devam"

Evet tahmin ettiğiniz gibi takımla birlikte ilk antrenmanıma çıktım.

Kondisyon eksikliklerim olsa da, çok kotu sayılmazdım. En azından kendimi yere atıp aglamamistim. Bu da bir ilerlemeydi bence.

Sarı kartala gelince ise...

En son 2 gün önce bize yalan söylemişlerdi ve ondan beridir ne Oğuzhan ne de Eren ile konuşmadık.

Onların cephesinden de bizimle konuşmak için herhalde bir hamle gelmedi.

2 günde değişen en büyük şey Erdoğan...

Bana karşı olan tavırları.

Beni gördüğünde kaçıyor veya bana kardeşim diye hitap ediyor.

Tahminimce ozi kenara çekti ve konuştu. Burada edindiğim ilk ve tek dostu da kaybettim.

Şuan sabahın 10.30'u olmasına rağmen içimden "bırakmam Beşiktaş'ım seni" marşını söyleyerek antrenman yapıyorum.

Yıllardır hayalini kurduğum anı ise tam da şuan yaşıyorum.

"Tamam kızlar yeter bu kadar. Çift kale yapıp bitireceğiz."

Bu sefer farklı olarak yeleksiz takımda olmamıştım. Zamanla kendimi gösterecek ve o takıma girecektim.

Çift kale maçı başladığında henüz 5 dakika olmasına rağmen kalemizde 7 den fazla gol görmüştük ve henüz hiç atamamıştık.

Oynadığımız alan hayli kucuk olduğu için, kaleden bile süt çekilse rakip kaleyi rahatça bulurdu

Bende bundan yararlanıp serbest vuruş kullanılacak kadar bir mesafeden sut çektiğimde top kaleyi buldu ve rahatlıkla ağları boyladı.

Abartı bir sevinç yapmak istemesem de içimde inanilmaz bir sevinç vardı.

Takımdakiler sırtıma vurdugunda 10 dakika daha maç yaptık ve antrenmanı sonlandırdık.

İlk çift kale maçında ise 4 gol atmak beni mutlu etmişti.

"Evet kızlar superdiniz bugün. Yarın aynı saatte görüşürüz bakalım."

Elif hoca düdüğünü çalıp sahadan ayrıldığında kendimi yere bıraktım.

Nitekim bunu yapan tek ben değildim. Takımın yarışı ölmüş bir şekilde kendini yere atmıştı.

Neyse ki 1 hafta boyunca çok çalışmıştım ve bugüne hazırlanmıştım.

Gözlerimi yumup çimin kokusunu doya doya içime çektim. Düşeceksem bile, burada düşmeliydim.

"Hadi bakalım var mı benimle kapışan?"

Eda yine kendine heyecan aramaya başlamıştı ki bende ona ortak oldum.

"Ne yapıyoruz balım?"

"Şimdi şöyle, ben buradan karşıdaki kaleye kadar pas atarım. Ama sen onu gole çeviremezsin."

Eski takımımızda da hep buna benzer iddialar girer ve eglenirdik.

Hatta bir keresinde yine bu şekilde girdiğimiz iddialardan birinde kendimiz oluşturduğumuz pozisyonun aynısını maçta kullanmıştık.

ALTI NUMARA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin