26.Bölüm TARİH

5.3K 252 7
                                    


Bugün içimde oluşan heyecan duygusuna engel olamıyordum. Kendimi o kadar çok mutlu hissediyorum ki bunun tarifi yoktu.

Borayla biraz sonra nikah için gün almaya gidecektik ve şimdiden ellerim terliyor, karnıma kramplar giriyordu.

Hayat ne garipti.

İnsanlar doğuyor, büyüyor, yaşlanıyor ve hayata veda ediyordu. Bu döngü bu şekilde sürekli tekrar edip duruyordu.

Bize düşen ise bu hayata veda etmeden önce güzel günler geçirip doyasıya hayatın tadını çıkarmak olmalıydı.

Üzüntülerimiz, yaşadığımız zorluklar ve hayata karşı verdiğimiz mücadelenin sonunda bir şekilde mutlu olmayı başarmanın yolunu bulmalı ve hayatın tadını çıkarmalıydık.

Bu dünyaya bir kere geliyorduk ve birşeyleri başarıp hayata devam ediyorduk.

Aslında bizim mücadelemiz hayatla değildi. Bu dünyada yaşayan insanlarlaydı.

Sonuçta insanlar olmasa bu dünyayı kirleten kimse olmazdı.

Düşünsenize hayvanlar ve diğer canlı olan herşeyin bir insana ne gibi zararı olabilirdi ki.

Biz insanlar bu hayatı zorlaştıran varlıklarınız. Tabi ki iyi insanlar vardı ve masum olanlar da ama onlar gibi kötü ve ruhunu şeytana teslim etmiş insanlarda vardı.

Terazinin bir tarafında iyiler diğer tarafında ise kötüler vardı.

Bu teraziyi dengede tutmak için çabalayan insanlardan biriydim bende.

Bize düşen ise bu insanlarla mücadele edip en az hasarla yolumuza devam etmekti.

Eğer şuan ben bu kadar mutluysam yaşadığım kötü anıları bir kenara bırakıp hayatıma devam ettiğim içindi.

Kapı çaldığında hızla yerimden kalkıp kapıyı açmaya gittim. Bora tam karşımda gülerek bana bakıyordu.

"Günaydın güzelim." Dediğinde kollarını belime dolayıp saçlarımı öpmüştü.

"Günaydın can özüm." Dedikten sonra,

Onun kollarında hissettiğim huzurla gözlerimi kapattım. Bu hissettiğim huzuru hiç bir yerde bulamazdım.

Boranın kollarında olmak bana güven veriyordu. Sanki o yanımdayken hiç kimse bana zarar vermezmiş gibi.

Bu şekilde ne kadar durduk bilmiyordum.

Bora geri çekildiğinde bana bakıp göz kırptı.

"Seninle burda saatlerce sarılabilirim ama şuanda almamız gereken bir tarih var."

"Ayy ben onu unuttum." Dediğimde.

Boranın unuttuğum şeyi hatırlatması ile hızla ayakkabılarımı giyip borayla birlikte evden çıktım.

Arabaya binip yola çıktığımızda radyodan rasgele bir müzik açıp dinlemeye başladık.

"Zaman ne çabuk geçiyor değil mi güzelim. Baksana bundan aylar önce evlilik diye birşeyin hayalini kurmazken şimdi nikah için gün almaya gidiyoruz."

Asel boranın sözlerini başını sallayarak onayladı.

"Bazen bunlar sanki rüya gibi geliyor bana. Herşey o kadar güzel ve o kadar yolunda ki rüya gibi sonra diyorum ki . Asel bu rüya değil bu senin verdiğin mücadelenin sonunda kazandığın mutluluğun. Sen bunu artık hak ediyorsun."

Bora bir eliyle elimi tuttu.

"Sen o kadar pisliğin içinde masum kalmış insansın. Hiç pes etmeden o pisliklerle savaşıp onlar gibi olmadın. Bu kalbini her zaman temiz tuttun. Sen herşeyin en güzelini hak ediyorsun aselim."

TUT ELİMDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin