Aşk neydi? Kısacık ve basit görünen ama altında her insan için farklı bir hikaye, farklı bir dünya olan bir duygu karmaşası mıydı? Her aklınıza geldiğinde içinizi titreten, gözlerinizi dolduran bir kişi olmuştur hepimizin hayatında en az bir defa. İşte bu insan benim için Mert'ti.
Lise 1'de tanımıştım onu. Kumral teni, kahverengi saçları ve bendeki etkisini tahmin bile edemeyeceği, her baktığımda bayılma hissi yaratan o gülümsemesiyle Mert bizim Mert'ti işte.
Ona olan duygularımı fark etmem bir kaç ayımı almıştı. Ve bunu anladığımda hayatımın akışı birden değişmiş ve her anına o yerleşmişti. Tabiki bir süre bunu içimde yaşamış asla belli etmemiştim. Hatta Gizem ile Rüya'ya ilk söylediğimde şaşırmalarını beklerken tepkileri 'sonunda anladın' olmuştu. Onunla konuşup sohbet ettiğimiz, şakalaştığımız mükemmel aylardan sonra hayatımı deģiştirecek o kararı almıştım. Ne olursa olsun itiraf edecektim.
Evet toplumdaki kadın erkek tabularının çok karşısında bir hareketti ve ben kendimle gurur duyuyordum. Ve hala bir kadınının bu tarz adımlar atabilmesi gerektiğinin arkasındaydım. Sonuç ne olursa olsun.
Hislerimi itiraf ettiğimde aldığım cevap aslında zaten beklediğim cevaptı. Ama beni neden o kadar yıkmıştı hala anlayabilmiş değilim. O akşam eve gider gitmez yorganın altında ağladığım anlar hala aklımdan silinmiyordu. Ve bununla birlikte başkasını sevdiğini öğrenmem hayatın bana son golü olmasını istediğim dakikaydı. Ama tabiki olmadı.
Sürekli benden kaçtı. Öyle ki göz temasına bile izin vermedi. O kadar ağırdı ki bu yaşananlar. Çevresi için bir alay konusu olmam, atılan iftiralar, üzerimdeki psikolojik baskı... Ama içimde bitmek bilmeyen hayal kırıklığım, anılar ve kalan son sevgi parçacıkları birleşince onu aklımdan atmamda pek de yardımcı oldukları söylenemezdi.
Kalbimi kilitlemiştim. Ondan başkasını sevemem dediğim her dakika gözlerim doluyor, kalbim sıkışıyordu. Gülüşü aklıma geldiği an kalbimden akan bir sıvı içimi ısıtıyordu. Ama sonra sevgilisiyle dur durak bilmeden paylaştığı fotoğrafları, yaptığı serenatı hatırladıkça her yerim buz tutuyor, dokunsan kırılıp parçalanacak hale geliyordum.
Bu sene ne olduysa benimle konuşmaya yelteniyordu. Bence vicdan yapmıştı. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı. Ve ben asla ama asla bana yaşattıklarını unutup onun vicdanını rahatlamasına izin vermeyecektim.
Bütün gece yatağımda bu düşüncelerle dönüp durmaktan uyuyamamıştım işte... Selim o cümleyi söyledikten sonra eve varana kadar çıt çıkmamış, mükemmel bir günün kapanışını sade bir iyi geceler dileğiyle kapatmıştık.
Dediği cümle o kadar içime dokunmuştu ki.. Ama haklıydı. Kendimi kapatmış, Mert'i atlatmayı belki de kendi kendime reddediyordum. Onu unutmak istediğim her an onun eksikliğini çekeceğimi düşünüyordum. Ve o yüzden kalbimde durduğu o ufacık ve incecik dalı da kırıp onu kalbimden sürgün edemiyordum.
Bir şeyler artık değişmeliydi. Değişmek zorundaydı. Evet onu birden aklımdan çıkaramazdım biliyordum. Ama deneyecektim. Çünkü elimizde olan tek hayatın kısacık bir anını bile artık ona harcamak istemiyordum.
Dün gece şarjı bittiği için kapalı olan ve gelir gelmez şarja taktığım telefonumu elime aldım. Annem ve babamdan bu konuyla ilgili bir güzel azar yemiştim ama neyse. Telefon açılır açılmaz karşılaştığım bildirimler ise şok geçirmeme sebep olmuştu.
Mert'ten 3 cevapsız arama ve bir mesaj vardı.
'İrem şarkı seçimi için aramıştım. Ama sanırım müsait değilsin. Okulda konuşuruz.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERFECİR
ЧиклитAşk hiç vazgeçememek mi demektir? Yoksa gözündeki perdeyi kaldırıp vazgeçemeyecek kadar sevecek birini bulmak mı? Kalbinizin kırıldığı anları hatırlıyorsunuz değil mi? O anda gelen boşluk hissini...Belkide şu an bu durumdasınız kim bilir. İrem, 17 y...