Acı.
Fiziksel verdiği zarararla beraber ruhunuzun çiçekli bahçelerindeki çiçekleri koparan bir duygu. Ne tam olarak boğan ne de tam olarak aşılabilen bir his.O kadar büyük bir boşluk ki çırpındıkça daha da içine çeker sizi ama asla tam anlamıyla kaybolmazsınız. Çünkü her zaman bir umut vardır. Bir umudunuz vardır içten içe tanıdığınız. O tanıdık his sarar sizi en ummadığınız,en çaresiz anınızda.
En azından şu ana kadar gerçekten böyle olduğunu düşünüyordum.
Bilincim yerine gelirken başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Kapalı olan gözlerimin arasından girmeye çalışan beyaz ışık sinirlerimi bozmaya başlamışken yavaşça araladım gözlerimi. Yavaşça doğrulmaya kalkıştığımda sızlayan kolumda serum takılı olduğunu gördüm.
Ne olmuştu bana?
Olanlar bir bir aklımı işgal etmeye başlarken derin bir nefes aldım. Bünyem bu kadar yıkılmışlığı ve gözyaşını kaldıramamış neredeyse bir yılın acısını çıkarmış ve bayılmıştım.
Evet, ben İrem Seyhan acıya yenilmiş umudumu beklemekten vazgeçmiştim.
Aklıma birden Selim'in gelmesiyle duraksadım. Tabii ya onun yanında bayılmıştım. Acaba neredeydi şimdi? Çocuğa ömrüm boyunca borçlu kalmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum resmen.
Birden kapı aralandı. İçeri bir doktor, hemşire ve arkalarında kim olduğunu tam olarak göremediğim biri girip kapıyı kapattı.
"Evet İremciğim kendini nasıl hissediyorsun? "
Tam cevap verecekken arkada bekleyen adamın Selim olduğunu fark edip derin bir nefes aldım. Ona hafifçe gülümseyip konuşmaya başladım.
"Biraz başım ağrıyor ve halsizim. Onun dışında bir problem yok."
"Serumunda ağrı kesici var tatlım birazdan etkisini gösterecektir. Bugünlerde stresli miydin? Stres bu tür şeyleri tetikler."
"E-evet fazla yoğun bir hafta geçirdim. Ondan olsa gerek."
Diye geçiştirdim. Ki doğruydu da. Her şey o kadar üstüste gelmişti ki.Mert, seçmeler, onunla düet yapacak olmam, sabah okulda olanlar...Aslında son bir haftanın değil son bir yılın sonucuydu bu. Daha erken kötüleşmediğime şaşırıyordum doğrusu.
"Pekâla İrem. Bundan sonrası sende. Hayatında şu sıralar birazcık sakinliğe ihtiyacın var. Her zaman bu kadarla atlatamazsın ve her zaman bu kadar şanslı olamazsın. İyi ki yanında bu genç varmış." Deyip Selim'e bakınca bende gözlerimi ona çevirdim. Evet doktor bey biliyorum, bir de siz vurmayın suratıma. Kesinlikle buradan çıkınca Selim'e bir hediye falan almalıydım.
"İyi ki..." Dedim Selim'e samimi bir gülümseme yollayarak.
"İrem şuanlık bir sorun yok. Dediğim gibi stresten kaçın. Serumun bitince çıkabilirsin. Geçmiş olsun."
"Teşekkürler."
Sonunda doktor ve hemşire çıktığında rahat bir nefes alıp Selim'e doğru kafamı çevirdim. Endişeli bir ifade ile bana bakıyordu.
"İrem, neyin var?"
Ah Selim bunu bana yapma işte yapma..
"Selim şu an gerçekten bu konuyu konuşmasak daha iyi. Ama iyiyim merak etme ve daha da iyi olacağım."
"Peki sen öyle diyorsan. Ama unutma İrem ben hep buradayım. Evet belki hayatında yeniyim ama bana güvenebileceğini zamanla anlayacaksın. Şu an iyiysen gerisi sorun değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERFECİR
Chick-LitAşk hiç vazgeçememek mi demektir? Yoksa gözündeki perdeyi kaldırıp vazgeçemeyecek kadar sevecek birini bulmak mı? Kalbinizin kırıldığı anları hatırlıyorsunuz değil mi? O anda gelen boşluk hissini...Belkide şu an bu durumdasınız kim bilir. İrem, 17 y...