21.BÖLÜM-Savaşın Ortasında

41 3 5
                                    

Keyifli okumalar🎈

***

Bir sahil kenarındayım. Karşımda sevdiğim adam. Belki birkaç adım atsam dokunabileceğim saçlarına, kokusu dolabilecek burnuma, derin derin nefesler alabileceğim belki de günler sonra. Ama yapamıyorum. Selim'in, birbiri için atan iki kalbin arasına koyduğu o betondan duvarı yıkamıyorum. İkimizin de ayakları kalbimizin herhangi bir komutuna karşı yere sabitlenmiş, ikimiz de ağzımızı açıp kapatıyoruz; öfke yerine özlem sözcükleri dökülür dilimizden diye. Biz Selim'le artık gerçekleri sakınıyoruz birbirimizden, daha ne olabilir ki..?

Dakikalardır orada dikiliyordum. Gözleri gözlerimde, sıkılmadan dinleniyordum orada. Özlem tüm vücudumu ele geçirse de dik durmaya çalışıyordum. Az önce söylediği sözlerin yankısı kafamdan silinmiyordu. Beni özlemişti, biliyordum. Çünkü ben de onu deliler gibi özlüyordum. Ama bence sorun şuydu; Selim bana güvenmiyordu.

Gözlerimi kaçırdım önce. Sonra yavaşça arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım ondan. Gözümden akan yaşlarla yürümeye devam ederken gelen minibüse el kaldırdım ve arkama bile bakmadan bindim. Normalde müzik dinlemeden minibüste bir saniye geçiremeyen ben, şu an ağlamak için bir melodiye ihtiyaç duymuyordum. Ama şunu söyleyeyim; hem minibüste hayatta kalmaya çalışıp hem de duygusal kalmak pek de mümkün olmuyordu. Yaz dizisi çekmiyorduk sonuçta!

Sonunda önümdeki tekli kotukta oturan kız kalkınca kalan yirmi dakikamı oturarak geçireceğime şükredip boşalan yere oturdum. Saat akşam yediye geliyordu ve hava kararmaya yüz tutmuştu. Yolu izlerken birden Selim'in sözlerini anımsadım yeniden. Beni özlediğini söylemişti. Belki sadece kendi kendine mırıldanmak istemişti ama ben duymuştum işte. Belki o an bir adım atsaydı tüm bu hüzünü unutur ona sarılırdım ama şu an...Yine sevgime inanmayışıyla yüz yüze gelmiş kalbim paramparça olmuştu. Ve bu sefer ona karşı olam öfkemi de çabuk dindirebileceğimi sanmıyordum.

Anlam veremiyordum işte. Selim ya Selim! Gözlerimdeki her bir duyguyu görebildiğinden emindim halbuki, yalnılmıştım. Bu sefer ağır yalnılmıştım hem de.

Aniden gelen öfkeyle birden ayağa kalktım. Bu sefer aynı senaryoyu yaşamayacaktım. Her şeyi içimde yaşamayacaktım. Bu acıyı tek başıma çekmeyecektim. Ani bir kararla minibüsü durdurdum ve aşağı indim. Çok fazla uzaklaşmamıştım. Yürüyerek beş dakikada varabilirdim. Ki içimde yükselen adrenalinle beş dakikayı 2 dakikada gideceğime emindim.

Adımlarımı olabildiğince hızlı atarken karşıdan olduğum yöne doğru yürüyen Selim'i görmemle duraksadım. Onu görmemle zaten göğüs kafesimi parçalayan kalbim daha da hızlanırken bir hışımla yanına doğru ilerledim.

"İrem?"

Beni fark etmesiyle gözleri şaşkınlıkla aralanmıştı. Ben ise bir dakika bile tereddüt etmiyordum söyleyeceklerimden. Onun o aşık olduğum ses tonunu duysam bile.

"Beni paramparça ettin biliyorsun değil mi?"

Aniden yükselmemle afalladı.

"İrem ne-"

"Selim sen beni mahvettin ya...Ben bittim. Her şeyin farkındayım. Benden neden ayrıldığının, neden uzak kalmaya çabaladığının...Ama sana bir şey söyleyeyim mi; sen tam bir aptalsın! Sana nasıl baktığımı göremeyecek kadar aptalsın sen! Beni bırakıp gittin ya, iyi olacağımı düşünerek hani...Berbat bir haldeyim. Belki daha da dağılacağım zaman geçtikçe. Ama bana güvenmeyen bir adamla olmaktansa, onun aşkının acısını çekmeye razıyım."

Ağzımdan benden bağımsız dökülmüştü kelimeler. Gerçek hislerim buydu çünkü. O bana güvenmiyordu.

Ne Selim ne ben bir şey söyleyebildik birkaç dakika, bu sözlerin üstüne. İkimiz de biliyorduk haklı olduğumu, ama onun da haklı olduğunu. O yüzden araftaydık ya zaten.

FERFECİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin