Kulaklarıma dolan alarm sesiyle gözlerimi açmaya çalışıyordum. Ama zihnim maalesef ki bedenimden önce uyandığı için alarmın sesi beynime işlemişti. Sonunda uyanmayı başardığımda bir hışımla alarmı susturdum. Oh be dünya varmış!
Odama sonunda sessizlik hakim olurken gözlerimi tavana dikmiş bugün olabilecek ihtimalleri zihnimde olasılık sıralamasına koydum.
Evet, normal bir insan değildim.
Ne yaşayabilirsin ki İrem, diyordu iç sesim. Haklıydı da aslında, daha fazla beni ne kadar üzebilirdi ki..? Zaten ezip geçmemiş miydi zamanında, eğlenmemiş miydi benim üzerime konuşulan her konuda?
Yine sabah sabah çok güzel uyanmıştım gerçekten(!)
Artık düşünmek istemediğim için bir hışımla kalkıp banyoya girdim. Düşündükçe çıkmaza giriyordum çünkü ve ben bu labirentte daha fazla kaybolmak istemiyordum.
Banyoda gerekli işlerimi hallettikten ve olmazsa olmaz rimelimi sürdükten sonra giyinmeye başladım. Daha doğrusu, ağlaya ağlaya okul formamı giydim. Bunları seven var mıydı gerçekten?
Aşağı indiğimde kahvaltımı hazırlayıp masama bırakan anneme bir teşekkür mesajı yazdım. Evet annem çalışıyordu ve ona rağmen her sabah kahvaltımı hazırlayıp gerek olmadığını söylememe rağmen masaya bırakıyordu. Ah ana yüreği işte..
Evden çıkmadan son bir kez çantamı kontrol ettim. Kulaklığımı ve telefonumu da aldığımdan emin olduktan sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım. Yolda bir gelenek olarak Gizem ile buluşacaktık ve onun sokağına gidene kadar bir on dakiklalık mesafem vardı. Bu da demek oluyordu ki; tebrikler, üç şarkı dinleme hakkı kazandınız!
Tuğkan'dan Belki De'yi açıp yürümeye başladım. Hava bugün benim tüm hüznüme inat güneşliydi sanki. Benim aksime güneş, insanlara gülümsüyordu.
Yeter bu bitmeli,
Hayali bile defolup gitmeli.
Neyi kaldıysa hala bende yanan,
Bir an önce söndürülmeli.Gözümden tek bir yaş düşmesine sebep olan dizeler kalbimin üstünde bir ağırlık bırakmıştı. Son zamanlarda dinlediğim her şarkı gibi.
Gizem'in sokağına geldiğimde artık kulağımda Pinhani çalıyordu. Ne güzel güldün o akşam...
Ben gözlerimi kapatmış ve sokağın ortasında şarkının içinde kaybolmuştum ki bir anda kulaklığın teki kulağımdan çekildi ve günaydın diye neredeyse çığıran Gizem'in sesiyle yerimde sıçramam bir oldu.
"Ayy Gizem ya sabah sabah ödüm koptu!"
"Kızım ne yolun ortasında gözün kapalı sallanıp duruyorsun. Millet deli sanacak."
"Ay bize ne milletten."
Ona gözümü devirip ilerlemeye başladım. Bana bazen gerçekten yeri ve zamanı unutturacak kadar büyük bir müzik tutkum vardı. Yalnız kaldığımda sarıldığım tek şey şarkılardı çünkü...
Okula vardığımızda, tam içeri girecekken duraksadım. Her şeyin sarpasardığı bu okula tekrar girmeye hazır mıydım? Kalbimin defalarca kırıldığı bu yere, her baktığımda beni yakıp yıkan sözlerin tekrar kulağıma fısıldandığı bu yere tekrar adım atmaya..
Açıkçası ben de bilmiyordum. O kadar çok şey yaşanmıştı ki bu okulda. Zamanında beni yerle bir etmiş ama aynı zamanda da beni şimdiki İrem yapan onlarca şey..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERFECİR
Literatura FemininaAşk hiç vazgeçememek mi demektir? Yoksa gözündeki perdeyi kaldırıp vazgeçemeyecek kadar sevecek birini bulmak mı? Kalbinizin kırıldığı anları hatırlıyorsunuz değil mi? O anda gelen boşluk hissini...Belkide şu an bu durumdasınız kim bilir. İrem, 17 y...