Hayatım boyunca karmanın gerçekliğine inandım ben. Şarkılarda, şiirlerde geçen; insanın yeniden hayata tutunmasını, yeniden cesaretlenmesini sağlayan o karmaya hep inandım.
Eskiden, işte bu karmaya inanıp da Mert'in ettiğini bulacağı günleri beklerdim. Bundan birkaç ay öncesine kadar tek istediğim şey buydu hatta. Ama şu an...Duyduğum cümleler beni tatmin etmek yerine kötü hissettiriyordu. Midemde ekşi bir his bırakıyordu. Artık kalbim Selim'e aitti. Bunu biliyordum, bunu hissediyordum.
Bu yüzdendir ki bu duyduklarım artık beni mutlu etmiyordu...Selim derin derin nefesler alırken şu an tek düşündüğüm şey onun kafasından ne geçtiğiydi açıkcası...Nasıl hissettiğimi bile sorgulayamıyordum. Geri kalan her bir şeyi silmiş sadece ona odaklanmıştım.
Bunu duymamalıydı işte. Hatta böyle bir şey olmamalıydı da...
"Selim..."
Selim yavaşça gözlerini bana çevirdi. Sinirden mi başka bir şeyden mi bilmiyordum ama gözleri dolmuştu.
"Selim gitmemiz lazım."
Buradan şimdi çıkmazsak her şey mahvolacaktı ve buna izin veremezdim. Selim hala hareketsizce beklerken onu kolundan tuttuğum gibi tam karşıdaki temizlik odasına sürükledim ve kapıyı üzerimize kilitledim.
"İyi misin?"
İçerisi zifiri karanlıktı ve aramızda milimler varken küçücük odada sadece nefes seslerimiz yankılanıyordu.
Selim birden beni kendine çekip sarıldığında dünyanın bir saniyeliğine yörüngesinden çıktığını hissettim. Sanki her şey bir anlığına sona ermişti ve dünyada yalnızca o ve ben kalmıştık.
"Korkuyorum su perisi..."
Fısıltıyla beraber söylediği sözlerden sonra derin bir nefes aldı. Öyleki nefesini saçlarımda hissetmiştim.
"Neden korkuyorsun?"
Ona ayak uydurup fısıltıyla sorduğum sorunun ardından bir süre derin bir sessizlik oluştu. Ardından ise Selim mümkünmüşcesine bana daha da sıkı sarılarak konuşmaya başladı.
"Seni kaybetmekten."
Duraksadı.
"Seni de kaybetmekten..."
Tam da o an kaskatı kesildim. Tüylerim diken diken olmuş, nefesim kesilmişti.
Beni de kaybetmekten...
O dakika emin olmuştum Selim'in içinde aslında bir enkaz olduğuna. Saklamaya çabalasada içinde yorgun bir çocuk vardı aslında. Bunu hissedebiliyordum.
"Beni kaybetmeyeceksin ki..."
Geçmişte ne yaşamıştı, kim onu bu kadar üzmüştü bilmiyordum ama neden korktuğunu biliyordum işte...Mert'e geri döneceğimi düşünüyordu. Hala ondan etkilenebileceğimden korkuyordu. Onu suçlayamazdım ki böyle düşündüğü için, hepsi benim yüzümden olmuştu. Ama Selim ilk defa bir konuda yanılıyordu...
"Sevgilim..."
Fısıltıyla sarf ettiğim kelimeden sonra bir elini elime aldım ve kalp atışlarımın üzerine getirdim.
"Hissediyorsun biliyorum. Kalbimin durmadan senin için attığını, nasıl heyecanlandığını...Benim için geçmişim yok. Mert yok. Sadece sen varsın. Ne olur sen de bende kal. Benimle kal, şu anda kal. Ben senin için tüm geçmişimi bir rafa kaldırdım. Geçmişte ne yaşadın bilmiyorum ama hepsini sil at ben buradayım, yanındayım, seninleyim. Hiçbir yere de gitmiyorum. Ne olur kendine bunu yapma, bana bunu yapma..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERFECİR
Chick-LitAşk hiç vazgeçememek mi demektir? Yoksa gözündeki perdeyi kaldırıp vazgeçemeyecek kadar sevecek birini bulmak mı? Kalbinizin kırıldığı anları hatırlıyorsunuz değil mi? O anda gelen boşluk hissini...Belkide şu an bu durumdasınız kim bilir. İrem, 17 y...