Bölüm 30

3.2K 69 4
                                    

İyi Okurlar;

Beraber arabaya binmiştik. Nereye gittiğimizden zerre fikrim yoktu. Arada Barlas bana bakıp, bakıp sırıtıyordu bende onu öyle görünce bana da gülme geliyordu. Arabanın içinde sessiz sedasız sadece gülüyorduk.

Birkaç dakika sonra bağ evi tarzı bir yerde durmuştuk ama daha öncede buraya gelmiştik.

"Hadi güzelim in bakalım."

Arabadan inip eve doğru ilerledik. Daha önceden buraya geldiğimiz için yabancılık çekmiyordum buraya.

İçeriye girer girmez bizi yerdeki güller karşıladı. Barlas'a döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu. İçeriye doğru biraz daha adımladığımızda iki kişilik hazırlanmış bir masa varidi.

Barlas önüme geçip sandalyeyi oturmam için geriye çektiğinde bende oturmuştum. Karşıma geçip oda oturduğunda konuşmaya başladı.

"Masal güzelim bak bugüne kadar güzel bir anımız yok ama bu günden sonra her saniyemizin güzel geçmesini istiyorum. Senin ve bebeğimizin üzülmesini istemiyorum. Bu akşam sen nasıl istersen öyle geçecek."

"Teşekkür ederim Barlas bizi düşündüğün için."

"Geçte olsa anladım. Siz benim her şeyimsiniz. Tek değer verdiklerimsiniz. Hadi bak bu sarmalardan ye bebeğimizin canı çekmiştir belki."

Önüme sarma tabağını itelemişti. Yüzüne bakarak hafifçe gülümsemiştim. Sanırım iyi bir baba olacaktı Barlas. Şuanda iyi bir es olmaya çalışıyordu.

Önüme koyduğu sarma tabağından kendi tabağıma bir kaç tane alıp afiyetle bir güzel mideme indirmiştim. Nede güzellermiş. Barlas beni böyle iştahla yerken görünce dayanamadı oda yemeye başladı. Ee, ama onlar benim.

"Ya Barlas sen başka bir şey ye sarmalar benim. Yani bebeğimizin."

"Tamam, hanımefendi sarmalarınız sizin. Pardon bebeğimizin."

"Barlas biz doyduk."

"Tabi doyarsınız bir tabak sarmayı yuttunuz."

"Ya Barlas."

"Efendim karıcığım." Yanaklarım al, al olmuştu bile, ne diye utandırıyordu ki beni konuşmayacağım onunla. Masadan kalkıp salondaki koltuğa atmıştım kendimi. Barlas'ta bir kaç dakika sonra yanıma oturmuştu. Oturur oturmaz kolunu omzuma atıp beni kendine çekmişti. Kafamı göğsüne yaslayıp;

"Benim minik karım bana küsmüş mü? Ama ben onu öperim." Deyip saclarımı hem öpüyor hem de sımsıkı sarılıyordu.

"Barlas dur nefes alamıyorum." Dedim gülümseyerek.

"Sana bir sürprizim var gel benimle." Deyip kolumdan çekiştiriyordu beni. Salonda bahçeye açılan bir kapı vardı. Oradan çıktıktan sonra ahıra doğru yürüdük.

"Masal hatırlıyor musun buraya ilk geldiğimizde sen geceye binmek istemiştin ama gece kimseyi üzerine bindirmediği için binememiştin ve çok üzülmüştün."

"Evet doğru."

"İşte sana hediyem." Deyip ahırın kapısını açtı ve atların olduğu bir odada durdu.

"Bu at senin." Şok olmuştum. Karşımda ben beyaz up, uzun saçlı bir at vardı. Bu gerçekten benim miydi?

"Barlas bu benim mi?" "Evet yoksa beğenmedin mi?"

"Şaka mı yapıyorsun sen beğenmemek ne kelime bayıldım. Gerçekten çok teşekkür ederim."

"rica ederim güzelim."

"Peki, adı var mı?" "maalesef yok. Sen koymak ister misin?"

"hem de çok isterim. O zaman adı inci olsun mu? İnci kadar parlak ve değerli olsun."

"Olsun güzelim. Hem çok yakıştı bu isim ona." İnciyi çok sevmiştim. Pamuk gibi yeleleri vardı. Bebeğim sende sevdin değil mi inciyi. Hem büyüdüğünde iyi bir arkadaş olursunuz.

"Nereye daldın küçük hanım." "Bebeğimle konuşuyordum."

"Bak sen. Ne konuşuyordunuz."

"Bebeğimiz büyüyünce inciyle iyi arkadaş olurlar diye düşündüm."

"Olurlar tabi neden olmasınlar. İnciyle vedalaşalım istersen saat geç oldu hem ayakta yorulmuşsundur."

Deyip beni içeriye doğru yönlendirdi. Barlasın bizi bu kadar düşünmesi çok hoşuma gidiyordu. Beni ben daha söylemeden anlaması, düşünmesi gerçekten iyi hissettiriyordu.

İçeriye geçip koltuğa uzandığımda anlamıştım ne kadar yorulduğumu. Barlas'ta karşıma uzanmıştı bana bakıyordu. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ama sanki hala beni izliyormuş gibi hissediyorum. Gözlerimi usulca açıp baktığımda hala beni izliyordu. Öyle bakmasana be adam utanıyorum uyuyamıyorum.

"Bir şey mi oldu Barlas?"

"Hayır, sadece seni izliyorum."

"Neden peki."

"Çünkü çok güzelsin masal. Seni seyretmeye doyamıyorum. Beni büyülüyorsun. Gözlerimi alamıyorum beni kendine çekiyorsun."

Deyip yanıma gelmişti beni ayağa kaldırıp;

"Hadi gel yukarıda uyuyalım." Deyip beraber yukarı çıktık. Odaya girdiğimizde ikimizde suskunduk. Ben kendi tarafıma ilerleyip yatak örtüsünü kaldırıp yatağa yattım. Oda kendi tarafına yattığında başucundaki lambaları kapatmıştı. Beni de kendine doğru çekip sarmıştı. Bende kafamı onun göğsüne yaslamıştım.

"Barlas sence kızımız mı olsun istersin oğlumuz mu?"

"Hiç düşünmedim ama bana kız olacak gibi geliyor."

"Neden peki."

"Senin gibi çimen gözlü bir kız geliyor hep aklıma. Sen ne düşünüyorsun peki"

"Canım sürekli tatlı istiyor o yüzden erkek diye düşünüyorum."

"Mantıklı. Hadi artık uyu dinlenmen gerek."

"İyi geceler Barlas." "İyi geceler güzelim."

Gözlerimi kapatıp Barlas'a daha da sokulmuştum sıcacıktı uykumu getiriyordu.

Barlas'tan devam;

Gece masalın seslerine uyandım kendi kendine konuşuyordu uykusunda.

"Ben senin gibi cani olmayacağım hayır."

"Masal kalk hadi güzelim."

"Sen..."

Uyanmıştı ama bana düşman gibi bakıyordu.

"Sen benim bebeğimi öldürmek istiyordun. Buna asla izin vermeyeceğim bir daha olmaz."

"Masal güzelim rüya gördün sakinleş biraz hepsi rüyaydı."

"Hayır, sen benim bebeğimi öldürdün. Git buradan."

"Tamam, ben odadan çıkarsam sakinleşecek misin?"

"Sana ne git buradan sen."

"Tamam, tamam çıkıyorum."

Odadan dışarıya çıkmıştım ama hala içeriden ağlama sesleri geliyordu. Allah beni kahretsin hepsi benim yüzümden.

Töre'de AŞK Ne ARAR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin