Bölüm 27

6.9K 243 14
                                    

Barlas'la oradan döneli iki gün oluyordu.

Pislik bana at binmeyi öğretmemişti.

Ve bende trıp amaçlı onu koltukta yatırmaya kararlıydım ama koltukta yatan ben oldum.

Nerde adalet.

Beyefendi ağaymış o orda yatamazmış eğer çok istiyorsam koltukta ben yatabilirmişim hah

Bende onunla yatmamak için koltukta yattım ama sabah her yerim tutulmuştu bir daha koltuk mevzusu yok kaybeden ben oluyorum çünkü.

Şuan ne yapıyoruz biliyor musunuz benim biricik yakışıklım ahlasa kız bakıyoruz.

Zozan hanım yavuzu evlendirmekte kararlı.

Dün hozan hanım bir kızın resmini ahlasa göstermişti.

Yavuzda anne ben evlenmem ben daha çocuğum deyip bebek taklidi yapmıştı sağ olsun çok güldürdü bizi.

Hele o ağzındaki emzik ve elindeki biberonla özürlü gibi duruyordu o ayrı tabi.

Adam evlenmemek için kırk takla atıyor ama hozan hanımda bu konuda baya baskın bir karakter olmakta kararlı. E, hadi hayırlısı.

Biz Zozan dayeyle salonda otururken içeri Gülizar abla girdi ama yüzünde kötü bir haber getirmiş gibi bir hali vardı.

Zozan daye;

"Hayırdır Gülizar."

Diye sorduğunda Gülizar abla titremişti sanki söylemek istemiyor gibiydi hayrola.

"Hanım ağam demin haber geldi iver ağa kalp krizi geçirmiş durumu hiç iyi değilmiş masal hanım ağamı görmek istiyormuş son kez."

"Ne. Babam kalp k-krizi mi geçirmiş."

Gözlerimden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı bile.

Hemen ayağa kalkıp salondan koşar adım çıktım bu hayatta beni tek seven kişi babamdı benim ondan başka kimsem yoktu ona bir şey olursa ben tek yapamazdım.

Avludan çıkıp kapıdaki arabaya bindim benden sonra da hozan hanım binmişti zaten.

Korkuyordum çok korkuyordum hem de onunda beni bırakıp gitmesinden çok korkuyordum.

Kısa bir süre sonra hastaneye geldiğimizde.

Kapıda civan ağabeyimi görmüştüm yanına gidip sarıldım

"Ağabey b...babam."

Hıçkıra, hıçkıra ağlıyordum ağabeyimin de benden bir farkı yoktu

"O. iyi mi ağabey."

"Doktorlar pek olumlu konuşmuyor buraya gelirken ölüm tehlikesi geçirdi ama şuan iyi ameliyat olması gerek ameliyat olmadan seninle konuşmak istedikleri varmış."

"Nerde ağabey, beni babama götür."

Ağabeyim belimden tutup hastanenin içine doğru yürüttü ikimizi.

Bir odanın önüne geldiğimizde herkes buradaydı Berzan ağabeyim Gülbahar ablam gül nara ablam annem hepsi kapının önünde bekliyorlardı.

Ağabeyim bana dönüp;

"Hadi sen gir içeri seni bekliyor."

Dedi bende vakit kaybetmeden içeri girmiştim.

Babam yatakta yüzü bembeyaz halsiz bir şekilde yatıyordu benim her şeye karşı dayanıklı babamı bir hastalık yıkmıştı.

Yanına yaklaşıp elini tuttum.

"Babam ben geldim aç gözlerini."

Sesimi duyunca kıpırdadı ve o hasret kaldığım yeşilin en güzel tonu olan gözlerini açtı.

"A.Masal kızım sen misin?"

"Benim babam geldim yanındayım."

"Seninle konuşmam gerekenler var kızım beni iyi dinle belki bana kızacaksın ama buna mecburdum Özür dilerim kızım beni affet."

"Ben sana kıza bilir miyim babam anlat hadi."

"Ben nasıl desem Vildan yani annen var ya."

"Evet."

"Biz onunla severek evlenmedik kızım sonra ağabeyinler, ablanlar girdi hayatımıza. Annenle aramız iyiydi sevgi yoktu ama alışmıştık birbirimize sonra karşıma biri çıktı çok güzel bir kadın adı Füsun'du ben bu kadına tutulmuştum âşık olmuştum gittim aşiretle konuşup kendime ikinci eş olarak onu seçtiğimi söyledim aşiretin büyüklerinden biri Füsunun babasıyla konuştu ama babası kızımı kuma olarak vermem." Diye geri çevirmişti.

"Baba bana bunu neden anlatıyorsun."

"Şt, kesme sözümü bırak da bitireyim yoksa bir daha diyemeyeceğim."

"Sonra ben Füsunla yüz yüze konuştum. Onu sevdiğimi anlattım bir iki ay beni tersledi ama oda bana âşık olmuştu sonra gizli, gizli imam nikâhı kıydık sonra Füsun bana hamile olduğunu söyledi. Çok sevindim sevdiğim kadından bir parçam olacaktı sonra Füsunun ailesi bunları öğrenince onu öldürmek yerine onu ret ettiler Füsun yıkıldı ailesi tarafından istenmemek ağır gelmişti ona sonra Füsunu konağa getirdim o bebek doğana kadar her şey tozpembeydi sonra o bir gün Füsunun sancısı tuttu."

Hemen hastaneye götürdüm ama normal bir doğum gibi değildi Füsunun çok kanaması vardı yolda gelirken çok kan kaybetmişti onu doğumhaneye aldılar 2 saat geçti dışarı doktor çıktı ve o acı haberi verdi.

Bebek sağlıklı bir şekilde doğmuştu ama sevdiğim âşık olduğum kadın ölmüştü. Kızım senin annen Vildan değil senin annen Füsun.

"Nasıl yani baba bana neden bunu daha önce söylemediniz neden bunu benden sakladınız."

"Sen daha çok küçüktün bir anneye ihtiyacın vardı Vildan sana annelik yapmayı kabul etmişti bende senin anne eksikliği çekmeni istemediğim için sana bu konuyu hiç açmadım özür dilerim kızım beni affet."

Şaşırmıştım hem de çok şimdi yıllarca anne dediğim kadın benim annem değil miydi bunu benden saklamaları çok acımasızcaydı.

"Ben zaten anne eksikliği çektim baba Vildan Hanım bana bir anne gibi davranmadı hiç hep ezdi hep kızdı en ufak bir şeye bile sinirlenip beni dövdü demek bu yüzdendi benden nefret etmesi ben bunu hak etmedim baba en azından şuan bu durumda olmazdık."

Deyip odadan ağlaya, ağlaya çıktım.

Karşıma Civan ağabeyim çıktı beni kollarımdan tutup.

"İyi misin diye sordu."

Hızla ellerinden kurtulup Vildan hanıma döndüm.

"Babamın bana anlattıklarını sende çocuklarına anlatsana dur yâda anlatma çünkü onlarda biliyordur değil mi en azından Gülbaharla Berzan biliyordur değil mi?"

"Neyden bahsediyorsun masal."

Bunu söyleyen Civan ağabeyimdi.

"Ben Vildan hanımın kızı değilmişim başka bir kadından olma biriymişim yani anlayacağın bana yıllarca yalan söylenmiş."

"Masal güzelim bak."

Hızla Berzan ağabeyimin sözünü kestim.

"Sen bu olaylar yaşanırken sekiz yaşındaymışsın ağabey bunların hepsini hatırlayacak bir yaştaymışsın neden bana anlatmadın ağabey neden?"

Başım dönüyordu en son hatırladığım gözlerimin kararması ve sert zemine çarpan vücudumun acısını hissetmem olmuştu.

Töre'de AŞK Ne ARAR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin