İyi okurlar...
Masal dan;
Barlas'la geldiğimiz yer çok güzeldi burada kalmak bana iyi gelebilirdi beklide.
Çok zor zamanlar yaşadım kaldıramam dediğim ne varsa başıma gelmişti ama şuan hepsi geride kaldı.
Kumam vardı ama artık öyle bir derdim yok.
Bebeğim vardı onu çok kötü bir şekilde kaybettim acısı hala içimde ama eskisi gibi yakmıyor canımı sanırım alışmıştım bilmiyorum.
Şimdiyse Barlas'a güvenmek istiyordum yeniden bir bebeğim olsun istiyordum.
"Oo, masal hanım evi gördünüz düşüncelere daldınız gidiyorsunuz unutulduk valla."
Barlasın bu dediğine gülüp evi gezmeye başladım.
İlk salon tarzı bir yere girip inceledim L şeklinde iki tane koltuk takımı vardı büyük ekran televizyon, köşede kitaplık ve birde bahçeye açılan bir kapı vardı burası hoşuma gitmişti.
Barlas'a dönüp;
"Teşekkür ederim."
Dedim çünkü burası bana çok iyi gelecekti.
"Rica ederim güzelim."
Deyip bana sarılmıştı bende kollarımı ona sardım.
"Sen mutlu olduysan iyi ki gelmişiz."
Yüzüne bakıp gülümsedim oda aynı şekilde bana gülümsedi ve anlımdan öpüp kendisiyle birlikte koltuğa sürükledi beni.
"Gel bakalım biraz konuşalım."
Kendisi oturup beni de dizlerine yatırdı saçlarımla oynuyordu.
"Benim hakkımda merak ettiğin bir şey var mı güzelim."
"Evet."
"Sor o zaman."
"Neden benim ilk geldiğim zaman bana o kadar kötü davrandın."
"Ya Barlas."
"Efendim karıcığım." Yanaklarım al, al olmuştu bile, ne diye utandırıyordu ki beni konuşmayacağım onunla. Masadan kalkıp salondaki koltuğa atmıştım kendimi. Barlas'ta bir kaç dakika sonra yanıma oturmuştu. Oturur oturmaz kolunu omzuma atıp beni kendine çekmişti. Kafamı göğsüne yaslayıp;
"Benim minik karım bana küsmüş mü? Ama ben onu öperim." Deyip saclarımı hem öpüyor hem de sımsıkı sarılıyordu.
"Barlas dur nefes alamıyorum." dedim gülümseyerek.
"Sana bir sürprizim var gel benimle." Deyip kolumdan çekiştiriyordu beni. Salonda bahçeye açılan bir kapı vardı. Oradan çıktıktan sonra ahıra doğru yürüdük.
"Masal hatırlıyor musun buraya ilk geldiğimizde sen geceye binmek istemiştin ama gece kimseyi üzerine bindirmediği için binememiştin ve çok üzülmüştün."
"Evet doğru."
"İşte sana hediyem." Deyip ahırın kapısını açtı ve atların olduğu bir odada durdu.
"Bu at senin." Şok olmuştum. Karşımda ben beyaz up, uzun saçlı bir at vardı. Bu gerçekten benim miydi?
"Barlas bu benim mi?" "Evet yoksa beğenmedin mi?"
"Şaka mı yapıyorsun sen beğenmemek ne kelime bayıldım. Gerçekten çok teşekkür ederim."
"Rica ederim güzelim."
"Peki, adı var mı?" "maalesef yok. Sen koymak ister misin?"
"Hem de çok isterim. O zaman adı inci olsun mu? İnci kadar parlak ve değerli olsun."
"Olsun güzelim. Hem çok yakıştı bu isim ona." İnciyi çok sevmiştim. Pamuk gibi yeleleri vardı. Bebeğim sende sevdin değil mi inciyi. Hem büyüdüğünde iyi bir arkadaş olursunuz.
"Nereye daldın küçük hanım." "Bebeğimle konuşuyordum."
"Bak sen. Ne konuşuyordunuz."
"Bebeğimiz büyüyünce inciyle iyi arkadaş olurlar diye düşündüm."
"Olurlar tabi neden olmasınlar. İnciyle vedalaşalım istersen saat geç oldu hem ayakta yorulmuşsundur." Deyip beni içeriye doğru yönlendirdi. Barlasın bizi bu kadar düşünmesi çok hoşuma gidiyordu. Beni ben daha söylemeden anlaması, düşünmesi gerçekten iyi hissettiriyordu.
"Seni geceyle tanıştırayım bu benim küçüklük arkadaşım sırdaşım her şeyim canım sıkılınca konaktan kaçıp gecenin yanına gelir onunla dertleşirdim benim için çok değerli."
"Bu at çok güzel Barlas sanırım Geceye âşık oldum. "
"Sende âşık olunacak bunu mu buldun kızım ben varken ata âşık olmak nedir ya."
"Bana at binmeyi öğretir misin Barlas ağa."
Karşımda duran ata büyülenmiş gibi bakıyordum gerçekten çok güzeldi Âşık olunmayacak gibi değil valla.
"Olmaz öğretemem.
"Ama neden?"
"Çünkü hanım efendi gece benden başkasını üstüne bindirmiyor biraz hırçın bir at ama eğer istersen diğer ata da binebilirsin."
"Hayır, ben geceyi istiyorum."
"O zaman gece maceramız burada bitmiştir."
"Ama bu haksızlık ya ben geceyi çok sevdim bunu küçültüp cebe koyup eve götüremiyor muyuz ben onu evde öperim, severim, çok severim, ponçik, ponçik oynarız."
"Senin içinden ne çıktı öyle beni geceye düşman ediyorsun kadın hem benim odama alıp öpüp sevemezsin sen sadece beni öpüp beni sevebilirsin."
"Rüyanda görürsün Barlas ağa."
"Bir erkeğe rüyanda görürsün demek çok saçma bence çünkü bir erkeğin rüyasını bilemezsin seninle geçen geceler mi desem daha bir sürü rüya fantezisi kurabilir yani bir erkek rüyada."
Ağzım on metre açık Barlas'a bakıyordum benim dediğim şeyi nereye çekmişti o öyle pis sapık herif.
Ay o bana mı yaklaşıyor.
Gelme.
Gelme Barlas ağa.
Senin de benimde sağlığım için gelme.
O her yaklaştıkça bana bir şeyler oluyor.
O adımı da atarsan şuracığa bayılacağım yeminle.
"Ne oldu karıcım bir rengin attı sanki yoksa bizi o şekilde mi hayal ettin, ayıp ama sapık mısın sen."
Bu adam beni öldürmeye yeminli herhâlde o bana sapık demedi dimi, demedi yani ben sapık değilim ki az biraz şapşal olabilirim ama sapık asla yok, yok o bana şapşal dedi ya kesin ben yanlış anladım.
"Az önce sen ne dedin."
"Rengin attı dedim."
"Ondan sonra ne dedin onu diyorum."
"Karıcım dedim." "Ayır ondan sonrası."
"He sen onu soruyorsun sapık mısın dedim. Deyip gülmeye başladı."
"Asıl sapık olan sensin be bir rüyadan bile neler çıkardın sapıkmış hah güleyim boşa gitmesin bari ."
Sinirlenmiştim hem de çok o kim ki bana sapık diyor hangi hakla ya.
Arkamı dönüp eve doğru ilerledim sen görürsün sapığı.
Koltukta yat da aklın başına gelsin Barlas ağa.
Bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum vote ve yorum yaparsanız çok sevinirim
![](https://img.wattpad.com/cover/84580265-288-k534703.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Töre'de AŞK Ne ARAR?
ChickLitBen sadece mutlu olmak istiyorum ANNE Töre Uğruna Can Veren biri DEĞİL!!