Bölüm 26

388 50 20
                                    


Sabah alarmın sesi ile uyandım. Uzanıp kapatınca haftasonu olduğu aklıma geldi. Gülümseyerek yatağa tekrar gömüldüm. Haftasonu alarm kurmak gerçek psikopatların yapacağı bir şeydi gerçekten. Mutluluk ile tekrar uykuya daldım.

Tekrar uyandığımda saat on gibiydi. Bu gün çok yoğun geçecekti. Hissediyordum. Hissede hissede banyoya gidip yüzümü yıkadım. Sonrada mutfağın yolunu tuttum. Mutfağa girdiğimde abimin kahvaltı yaptığını gördüm. İnsanlık namına 'günaydın' dedim.

"Günaydın evimizin en büyük hatası." İnsan olmayı beceremiyordu ya.

"Bu evde senden başka hata yok ama sen bilirsin tabi."

"Ben bilirim tabi. Ben kardeş istemiyorum deseydim seni yaparlar mıydı?" Hep bu böyle diyordu. Acaba bir gün ses kaydına alsam sonrada babama dinletsem ne olur?

"Hı hı. Evet, kesin yapmazlardı. Acaba seni bacak kadar boyunla kâle alırlar mıydı? " Abimi böyle davranınca sinirden deliye dönüyordu. Kendime çay koyup masaya oturdum. Çok geçmeden kapı çaldı. Abimle birbirimize baktıktan sonra o kapıyı açmaya gitti. Ponçik ayım benim,bana kıyamadı.

"Buket nerede? " Yasemin'in sesini duyunca günüm aydınlandı resmen.

"Sana da günaydın Yasemin. "

"Günaydın,günaydın. Buket nerede?"

"Kahvaltı yapıyor, mutfakta." Yasemin mutfağa öyle bir daldı ki sanırsın şafak operasyonu yapıyor.

"Günaydın Buketciğim. " Sevimli sevimli gülmesinden bir şey olduğunu anlamamak mümkün değildi.

"Günaydın Yaseminciğim. Otur kahvaltı yap."

"Yok ben yaptım. Sadece çay içerim." Diyerek dolaba yöneldi. Birbirinizin evine o kadar alıştık ki birçok şeyi çekinmeden yapabiliyorduk. Kahvaltıyı havadan sudan sohbet ederek bitirdik. Sonra benim odama geçtik.

"Buket."

"Hı."

"Buket."

"Hı."

"Buket diyorum ya."

"Ne var Yasemin? Yatağımı topluyorum."

"Bu gün öğleden sonra iki, üç gibi işin yok değil mi?"

"Olsa haberin olurdu. Ne isteyeceksin? En önemlisi dün gece dediğin iş ne?"

"Kuzenim Ali Efe'yi biliyorsun. Onun halısaha maçı var bu gün. Ona gidelim mi?" Dediği şey ile kendimi tutamadım, gülmeye başladım.

"Aklıma gelen şey değil, değil mi?"

"Aklına ne geldi ki?" Kıvırmaya başladıysa kesin aklıma gelendi. Bir ay öncesine kadar Yasemin'den hoşlanan bir çocuk vardı. Kuzeninin arkadaşı Ahmet. Yasemin'in geçmiş bir kaç arkadaşlığına istinaden ağırdan almasını tavsiye ettim. Bizim hanım kızımız da çocuğa soğuk davranınca Ahmet de istemediğini düşünüp konuşmayı kesmişti. Şimdi Yasemin de yeniden konuşmak için kuzenini kullanıyordu.

"Hadi Buket ya gidelim. N'olur."

"Tamam annemden izin alalım da gidelim."

"Annene ben söyledim." Ne ara söyledi bu kız?

"Ne zaman?"

"Sen tuvalete girince konuştum. Haftasonu evde canımız sıkılıyor dedim. O da ne yapacaksınız dedi. Bende kuzenimin maçı var tezahürat yapmaya gideceğiz dedim. Annen ne dedi biliyor musun?"

"Ne dedi?"

"Buket'e güvenemiyorum ama sana güveniyorum. Gidebilirsiniz dedi." Aman ne güzel ,ne güzel. Annemin bana güvenmediğini zaten biliyordum. Bir çılgın olduğum için her an her şeyi yapabildim. Kadıncağız da bu yüzden güvenemiyordu. Haklı da bence.

"Halbuki bilse senin oraya ne için gittiğini hayatta evden çıkarmaz bizi."

"Hadi,hadi. Biran evvel ödevleri falan yapalım beraber de gidelim." Saate baktığımda on ikiyi geçtiğini gördüm. Bir saate kadar ödevler biterdi herhalde. Yasemin'in kitapları çıkarttığı görünce sesimi çıkarmadan ödev yapmaya oturdum.

Saat bir buçuğa gelirken giyinmeye başladım. Yasemin de rimel sürmeye başlamıştı. Neyin kafasını yaşıyordu bu kız. Halısaha eve biraz uzak olduğu için erken çıkmak zorunda kaldık. Bu gun Mıstık ile hiç konuşmadığımız aklıma gelince derin bir nefes alıp bıraktım. Hep ben mesaj atıyordum , birazda o atsındı.

Halısahaya geldiğimizde Yasemin direk kuzeninin yanına gitti. Tabi yanında sürekliliği ben de arkasına takıldım. Kankalığın getirdiği sorumluluklardan biri de buydu işte. Umarım benim meselelerimde kafası zehir gibi çalışan Yasemin kendine de çare bulurdu. Zira benim kafam böyle şeylere zerre basmazdı. Kelin ilacı olsa önce kendine sürerdi.

"Ooo! Kızlar. Sizi burda görmek ne büyük şeref." Ali Efe'nin cıvık birkaç arkadaşını sevmediğimi söylemiş miydim? Bu çocuğun adı neydi ya?

"İyidir. Sen nasılsın Can?" Ben ayıp olmasın diye hafifçe tebessüm ederken Yasemin cevap vermişti. O sırada biricik müstakbel eniştem olan Ahmet de geldi yanımıza. Bizi daha doğrusu Yasemin'i görünce önce şaşırdı sonra ortam bozulmasın diye -yani öyle olsa gerek- başını sallayarak selam verdi.

Sohbet muhabbet derken yedi kişilik takım tamamlanmıştı. Sevgililerini desteğe gelen iki kız ile tribüne geçtik. Allah'ım ben Mıstık'ım ile ne zaman böyle olacak idim? O böyle maç yapacak, bende onu desteklemeye gelecektim. Tabi Mustafa böyle serin havalarda maç yapmasın. Hasta falan olurdu Allah korusun.

Ben böyle sessiz sessiz düşünürken Yasemin de gözlerini müstakbel enişteye dikmiş, saniyelik de olsa ayırmıyordu gözlerini. Yani bir insan ancak bu kadar belki ederdi ama Ahmet hiç pas vermiyordu bizim kıza. Çocuk da haklı. Telefonuma gelen bildirim ile oturduğum yerden sıçradım. Gelen bildirime baktığımda Mustafa'dan olduğunu gördüm. Okuduğum mesaj ile şaşkınlığım daha da arttı.

Helloo!

Bu bölümde daha çok Yasemin ile ilgili konuları ele aldım çünkü neden olmasın 😂😂

Şaka bir yana Yasemin'i gerçekten Buket'ten çok seviyor olabilirim. Diyorum ki bir kaç bölümü de onun ağzından yazayım ama kararsızım. 🤔🤔

                                 Görüşürüz 😘😘❤️

Bayan B /Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin