-Bölüm 9-

343 158 126
                                    

Multimedia: Avicii- The Nights

Herkese selamlar. Nasılsınız? Vote ve yorum bırakmayı unutmayın, lütfen. Öpüldünüz..

 Gözlerimi hızla merdivenlerin başına çevirdim irice açılmış gözlerim ve aralanmış dudaklarımla muhtemelen balığa benziyordum. Ne zamandır oradaydı? Bizi mi dinliyordu? Yüzümdeki şaşkınlığı silerek kaşlarımı çattım.

''Her zaman böyle insanları dinler misin?''

Söylediklerime karşılık tek kaşı havalandı.

''Her zaman değil. Benim hakkımda konuşulduğunda dinlerim.'' diyerek merdivenleri inmeye başladı. Üzerimde yakalanmanın verdiği şaşkınlık ve öfke vardı.

''Hakkında konuşulduğunu anlayacak kadar dinlemişsin demek ki.''

Merdivenleri tamamen inerek oturduğumuz koltuklara iyice yaklaştığında sırtımı koltuğa yasladım. Karşımdaki koltuğa rahat bir şekilde oturduğunda direkt gözlerimin içine bakıyordu ve aramızdaki gerilim her an alev alabilirdi. Resmen birbirimize meydan okuyorduk. Asya da bunu anlamış olacak ki gerginliği dağıtmak için koltukta doğrularak konuşmaya başladı.

''Selin aptalından bahsediyordum abi, saçlarını nasıl yolsam diye düşünüyordum.''

Barın, üzerimdeki bakışlarını Asya'ya çevirdi ardından öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerine yasladı ve eliyle hafifçe alnını kaşıdı. Sanırım gerildiğinde alnını kaşıyordu, bunu daha önce de yapmıştı. Gözlerimi kısmış, her hareketini izliyordum.

''Güzelim, Selin'e neden bu kadar taktın? Kızın seninle herhangi bir sorunu yok fazla kafana takıyorsun.''

Selin denilen kızı mı savunuyordu şu an gerçekten? Ben bile sinirlenmiştim, bakışlarımı Barın'dan ayırarak Asya'ya çevirdim. Kaşları tamamen çatılmış suratı da sinirden kızarmaya başlamıştı. 

''Bana sakın o kızı savunma abi!''

Ses tonu sertleşip her kelimeyi vurgulayarak söylediğinde Barın, ellerini 'teslim oluyorum' dermişçesine kaldırdı. Mantıklı bir hareketti çünkü gerçekten Asya birazdan sırf Selin'i savunduğu için kendi abisinin üzerine atlayabilirdi. Eh, ben de alkış tutardım canıma minnetti. Barın bakışlarını bu sefer bana sabitlediğinde sinir bozucu bir şey söyleyeceğini yüzündeki ifadeden anlamıştım.

''Sana gelince Saye, kimin ilgisinin hoşuma gidip gitmeyeceği de seni ilgilendirmez.''

Yemin ederim kalkıp suratına yumruk atmak istiyordum. Ama onu, onun silahıyla vuracaktım. Onun gibi öne doğru eğilerek dirseklerimi dizlerime yasladım. Konuşmadan önce kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattığımda bakışları anlık dudaklarımı bulmuştu.

''Asya benim arkadaşım ve onun bana anlattıklarından dolayı canını sıkmamasını söyledim ama elbette sen zaten dedikoducu mahalle teyzesi gibi durup dinlediğinden bunları biliyorsun.'' Suratındaki o çok bilmiş ifade dağılırken gülümsemesini çalarak kendi dudaklarıma yerleştirdim ve devam ettim. Söyledikleri beni öfkelendirmiş hatta belki de hayal kırıklığına uğratmıştı, bunun acısını ondan çıkarmak istiyordum.

''Ayrıca da söylediğinde haklısın sen ve hayatın zerre umurumda değilsiniz. Söylediğim gibi yalnızca arkadaşımın anlattıklarıyla ilgileniyorum.''

Kurduğum son cümle ile suratı iyice bozulduğunda içimde kaynayan alevler üzerlerine bir kova su atılmış gibi sönmüşlerdi. Suratına yumruk atma isteğim de yok olmuştu. Zaferle arkama yaslandığımla hızla ayağa kalkarak uzaklaştı.

''Seni alnından öpmek istiyorum.''

Asya'nın aniden söylediği şeyle gülüşümü içimde tutamayarak büyük bir kahkaha patlattım. Asya da bana katılarak gülmeye başladığında salonu kahkahalarımız doldurmuştu.

SAYENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin