-Bölüm 25-

222 76 72
                                    


Multimedia: maNga - Fly To Stay Alive

 İyi okumalar bebeklerim. Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin.


Eğer biri gelip benden huzurun resmini göstermemi istese şüphesiz bu anın resmini çeker ve gösterirdim. Barın, kollarını belime dolamış ben ise sırtımı onun sıcak göğsüne yaslamış önümüzdeki ufukla karışıp sonsuz gibi görünen denize bakıyorken bulunduğum an "huzur" denilen şeyin somut hali gibiydi. Barın ile sahilde karşılaştığım ilk gün biri çıkıp bu anın gerçekleşeceğini söylese katıla katıla gülerdim herhalde. Ama şimdi buradaydım ve onun kolları arasında huzurun vücudumda dolaşıp ruhuma sızmasının tadını çıkarıyordum.

Başımı, Barın'ı görebilmek için hafifçe ona doğru çevirdiğimde gözlerimizin kavuşmasıyla onun çoktandır beni izlediğini anlamıştım. Kalbim, gördüğüm görüntü ile heyecanla çarptığında dudaklarımın iki yana kıvrılmasına engel olamamıştım.

"Gülüşünü seviyorum." Barın'ın söyledikleri midemde uçuşan kelebeklere ters taklalar attırdığında kıkırdayarak başımı omzuna yasladım. Kendimi yavru kedi gibi hissediyordum. Saçlarımın arasında dudaklarının baskısını hissettiğimde yaşadığım yoğun duygular ile göz kapaklarım istemsizce kapandı.

Kokusu, sıcaklığı her yanımdaydı. Nefes aldığında kabaran göğüsüyle temas halinde olan vücudum da nefeslerine uyum sağlamıştı.

"Sadece gülüşümü mü?" Sahte bir kızgınlıkla sorduğum soruya karşılık bedeni sarsıldığında güldüğü anlamıştım. Kollarını gevşeterek kollarımdan tutup kendine çevirdiğinde hafifçe eğilerek yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

"Bana sinirlendiğinde inatla dik tutmaya çalıştığın başını, toprağın en güzel tonunu barındıran gözlerini, ağlamak üzere olduğunda çukurlaşan çeneni ve yalnızca içten güldüğünde sağ yanağında oluşan gamzeyi de seviyorum." 

Söyledikleriyle dudaklarım şaşkınlığın etkisiyle aralandığında kalbim çoktan kanat çırpmaya başlamıştı. Barın'ın sözleriyle ruhumda bir güneş doğdu, içimde bir şeyler filizlendi ve çiçek açtılar. Bana baharı getirmişti, bana sevgiyi getirmişti. 

Gözlerini, gözlerimden ayırmadan aramızda hiçbir duvar olmadan bana bakıyordu. Belki de ilk defa bana karşı bu kadar açıktı. Kollarım, Barın'ın sıcaklığının ihtiyacı ile sızladı ve ben tek bir an bile düşünmeden aramızdaki tek adımlık mesafeyi kapatarak kollarımı boynuna doladım. Bu anı bekliyormuş gibi hiç geçmeden sarılışıma karşılık vererek beni kollarının arasına aldığında dudaklarım kıvrıldı. Zaman eğer duracaksa içerisinde bulunduğum bu anda durmalıydı.

Bir süre sarılı vaziyette kaldığımızda aniden aklıma gelen şeyle başımı geri kaldırarak Barın'a döndüm. "Bir şey merak ediyorum." Barın, elalarını yüzümde gezdirirken parmaklarını kaldırıp yanağımın yanındaki bir tutam saçı kulağımın arkasına iliştirdiğinde yeniden onu öpme isteğim ağır basmıştı fakat bu isteğe direndim, merak ettiğim sorunun cevabını almalıydım.

"Neymiş o?" Göz bebeklerine merak karışmıştı.

"Tarık, hani İlker'in kuzeni olan var ya." Tarık'ın ismini duyduğu anda gözlerini devirerek homurdanmaya başlamıştı bile. Bu tavrını görmezden gelerek cümleme devam ettim. "O gün eve geldiği anda aranızda bir gerilim oluştu. Neden?"

"Önemsiz bir konu bu güzelim, canını sıkmana değmez." 'Güzelim' demesi bir anlığına odağımı bozsa da kendimi toparlayarak cevap beklercesine bakmaya devam ettim.

SAYENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin