Herkese yeniden merhaba. Bu bölümü yarın yayınlamayı düşünüyordum ama dayanamadım. İyi okumalar. :)) Ve tabiki '❤️' bırakmayı unutmayın...
Ders arası verildiğinde oturduğum yerde hafifçe esnedim. Neredeyse 2 saattir aralıksız ders işliyorduk ve beyin hücrelerimin yandığını hissediyordum. Bir sonraki derse kadar yarım saatlik bir ara vermiştik sonra da bugün okuldaki işim bitmiş olacaktı. Çantamı koluma takıp oturmaktan düzleşmiş popomu sıradan kaldırdım. Resmen sıraya yapışmıştım.
Adımlarımı kantine inen merdivenlere yönelttim hızla merdivenleri inerek kendime sert bir kahve aldım. Kahve içip biraz ayılmayı planlıyordum yoksa son derste uyuklayacaktım. Bakışlarımı kantindeki masalarda gezdirdim oturabileceğim boş bir masa arıyordum. Gözlerim sonunda hedefini bulduğunda dudaklarım iki yana kıvrıldı.
Masanın yanına ulaştığımda tam oturmaya yeltendiğim sırada karşımdaki sandalye büyük bir gürültüyle çekildi. Kaşlarımı çatarak karşımdakine baktığımda görmeyi en son isteyeceğim insan ile göz göze geldim. Hadi ama! Bu bir şaka mıydı?
''Ne işin var senin burada?''
Dudaklarımdan istemsizce çıkan soru ile afallamış suratı mümkünmüş gibi daha da afalladı. Ardından hemen o ukala tavrını takınarak konuşmaya başladı.
''Bir düşünelim. Ben bir öğrenci, burası da bir okul olduğuna göre acaba ne işim olabilir ki?''
Abartılı şekilde gözlerimi devirdim. Barın, hayatımda tanıdığım en uyuz adam olabilirdi. Hatta kesinlikle en uyuzu oydu!
''Haha, ne kadar komiksin. Her neyse buraya ben oturacağım, git başka bir yere otur.''
Cümlemi bitirir bitirmez elimdeki kahveyi masaya bırakarak sandalyeye oturdum. Çantamı da kolumdan çıkartıp sandalyeme astım. Ardından kollarımı göğsümün altında çaprazlayarak Barın'a dik dik bakmaya başladım.
''Niye başka yere oturuyormuşum? Masa senin tapulu malın mı?''
O da cümlesini bitirir bitirmez benim gibi sandalyeye oturarak bana dik dik bakmaya başladı.
''İlk ben geldim.''
''Bu hiçbir şeyi değiştirmez.''
Acaba suratına bir tane vursam sonra o beni yakalamadan kaçabilir miydim? Şimdi kaçsam bile aynı fakültede olduğumuza göre nasıl olsa yeniden karşılaşacaktık. Hayır, burada karşılaşmasak bile mahallede her türlü karşılaşacaktık. Düşüncelerimle ofladım.
Biz böyle birbirimize dik dik bakarken yanımdan gelen erkek sesiyle birbirimize attığımız öldürücü bakışlar son buldu.
''Ne yapıyorsunuz? Çiftleşme öncesi bakışma mı?''
Çocuğun söylediği şeye gözlerim şokla açılırken hızla yana dönerek çocuğa baktım. Uzun boylu ve esmer bir çocuktu. Barın ile aynı yaştalar gibi görünüyordu. Masanın bir iki adım yanında durmuş bir bana bir de Barın'a bakıyordu. Ne zamandır oradaydı? Tam ağzımı açmış cevap verecektim ki Barın'ın konuşmasıyla söyleyeceklerimi yutmak zorunda kaldım.
''Seninle de bir bakışalım ister misin İlker? Ama sonunun hiç iyi biteceğini sanmıyorum.''
''Ay, canım ya. Ben de seni çok seviyorum.''
Adının İlker olduğunu öğrendiğim çocuk aramızdaki mesafeyi kapatarak elini uzattı.
''Selam güzellik. Ben İlker az önce öldürecek gibi baktığın adamın kankası oluyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYENDE
Novela Juvenil''Filmin sonu nasıl bitiyor, söyler misin? Yani iyi mi kötü mü?'' O güzel öpülesi dudaklarıyla minik bir tebessüm armağan etti kalbime. Kalbim bu armağanı kabul edercesine hızlandı. ''Neden soruyorsun?'' ''Çünkü eğer kötü biterse izlemeyeceğim. Köt...