-Bölüm 23-

229 80 99
                                    


Multimedia: Ghostly Kisses - Empty Note

Bu bölümü yazmam beklediğimden de uzun sürdü, bunun için sizlerden özür diliyorum. Telafi olarak da size oldukça hareketli ve uzun bir bölüm armağan ediyorum. Oy vermeyi unutmayın ve satır arası yorumlarınız eksik etmeyin, lütfen. İyi okumalar, canlarım.. (:


Barın, dudaklarını dudaklarımdan ayırıp alnını alnıma yasladığında boşluğa düştüğümü hissetmiştim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki göğüs kafesimi terk edip ayaklarımın ucuna düşecek gibiydi. Gerçeklik algımı yitirmeme engel olan tek şey, Barın'ın yüzümü kaplayan elleriydi, her an kırılabilecek narin bir şeymişim gibi dokunuyordu bana. Hissettiğim yoğun duygularla burnumun ucu sızladı, ağlamak istiyordum.

Barın, ateşe dokunmuş gibi ellerini yüzümden çektiğinde iç içe geçmiş kirpiklerimi yavaşça aralayarak ona baktım. Parmaklarını saçlarının arasından geçirerek bir adım geri gittiğinde heyecandan göğüs kafesimi döven kalbim korkuyla kasıldı.

"Ben, çok özür dilerim gerçekten. Neden böyle bir şey yaptım, bilmiyorum." Göz bebekleri gergince her yerde geziniyordu da bir benim gözlerime uğramıyordu. Bu sefer hissettiğim şeyin adını biliyordum, bunun adı hayal kırıklığıydı..

Kalbini çoktan Barın'ın avuçlarına bırakan içimdeki küçük kız çocuğu aldığı darbeyle içimde bir yerlere tırnaklarını saplıyor, çığlıklar atıyordu. Tüm hissettiklerimin üzerine karanlık bir perde örterek yüzümü en ifadesiz haline getirdim. Az önce dudakları, dudaklarımda olan nefesi nefesime karışmış bu adamla aramda buzdan dağlar vardı şimdi.

"Neden yaptığını bilmediğin şeyleri yapmamanı tavsiye ederim." Sesim, sanki bana ait değildi, öyle soğuk ve duygusuz çıkmıştı ki gözlerimden kaçan gözleri bir anda gözlerimi buldu. Yüzündeki sarsılmış ifade benim yüzümdeki ifadenin tam tersini yansıtıyordu. Onu anlayamıyordum fakat artık anlamaya da çalışmayacaktım. Belli ki dilediği gibi hareket edebiliyordu madem öyleydi ben de dilediğim gibi hareket edebilirdim. Ona arkamı dönüp merdivenlerden inmeye başladığım sırada şaşkınlığın kol gezdiği sesi kulaklarımı doldurdu.

"Bir şey demeyecek misin?" Son basamaktan da indiğimde yüzümü ona doğru döndüm, merdivenlerden hızlıca inerek tam karşımda dikilmişti. Kaşları çatılmış, ela gözleri en ufak bir açığımı ararcasına yüzümde dolanıyorlardı. İçimdeki yoğun öfkeye rağmen öyle ruhsuz bakıyordu ki gözlerim, sakinliğim beni bile korkutan cinstendi.

"Ne dememi beklersin, neden yaptığını bilmediğin bir şey için?" Yüzündeki ifade bir kez daha sarsıldığında ifadesizce ona bakmayı sürdürdüm. Dudakları aralandığında ne söyleyeceğini bilememiş olacaktı ki yeniden kapattı, gözlerimi devirerek yanından geçtim ve kapıya doğru yöneldim. Bir dakika bile burada durmak istemiyordum.

"Öylece arkanı dönüp gidecek misin yani?" Kapıya uzanan elim havada asılı kaldığında muhtemelen yapacağım şey için deli gibi pişman olacaktım fakat bir saniye bile düşünmeden öfkeyle ona doğru döndüm. Aramızdaki mesafeyi tamamen kapatarak elimi ensesine doladım, kaşları çatıldığında ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Parmak ucumda yükselerek hırsa dudaklarımı, dudaklarına bastırdım. Bunu beklemiyor olacaktı ki hafifçe geriye doğru sendeledi. Uzaklaşmamıza müsaade etmeden ellerini belime dolayarak beni de kendi ile beraber çektiğinde bedenlerimiz birbirine çarpmış, bir olmuşlardı.

Dudakları, dudaklarımı tüketmeye başladığında kanıma karışan bu arzu karşısında şoka uğradım. Kalan irademin son kırıntılarını da toplayarak avuç içlerimi omuzlarına yasladım ve dudaklarımı, dudaklarından ayırarak tüm gücümle ittirdim. Hızla inip kalkan göğüs kafesiyle kafası karışmış bir halde bana baktığında elimin tersini dudaklarıma götürdüm ve gözlerine büyük bir öfkeyle bakarak sildim.

SAYENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin