Arkama bakmadan konuşmaya başladım,
-" Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim." dedim arkamızdaki silahlı 9 adama. Adamın biri silahı kafama doğrulttu Five tam kalkacakken elinden tuttum ve bekle manasında bir bakış attım. Kafama silah doğrultan adam konuşmaya başladı,
-"Bizimle gelsen iyi olur. Bir çocuğu vurmak istemem. Eve bu vicdan azabıyla nasıl dönerim sonra?". Alaycı bir ses tonu takındım ve sırıtarak adama döndüm,
-" Vicdan azabı çekmene gerek kalmayacak. Eve dönemeyeceksin." adam ne dediğimi idrak edemeden adamları Five ile adamları öldürmeye başladık. Açıkçası çok da zor olmadı. Adamların hepsi bitince Five' ın yanında geldim. Kravatını düzeltirken,
-"İyisin değil mi?" diye sordu. Başımı salladım.
-"Evet, sen?" o da başını evet anlamında salladı. Kravatını düzeltti ve kapıya yöneldi,
-"Hadi gidelim." dedi. Ben tezgaha doğru ilerledim,
-"Bekle." dedim. Anlamamış bir bakış attı. Sandalyeye oturdum kolumdaki tişörtümü sıyırdım ve bıçağı alıp kolumda ufak bir kesik açmaya yeltendiğim sırada Five dehşet içinde bıçağı elimden sertçe çekti.
-"Ne yapıyorsun Sophie?!"dedi. Elinden bıçağı aldım,
-" Five izlersen ne yaptığımı anlarsın." dedim ve koluma bir kesik açtım. Five tam ağzını açıp konuşacakken elimi koluma sokup çipi kolumdan çıkardım. Five bir koluma bir de çipe bakarken masanın kenarından bir peçete alıp koluma bastırdım ve kolumu tişörtümle tekrardan kapatıp ayağı kalktım.
-"Çipin orada olduğunu nereden bildin ?" dedi Five.
-"Başka türlü bizi nasıl bulsunlar Five? Hadi gidelim." dedim ve kapıya doğru yöneldim kapıyı açıp çıkacakken Five'ın orada kaldığını fark ettim,
-"Neyi bekliyorsun Five gelsene." dedim. Five bana bakıyordu. Bir anda gözlerini kırpıp,
-"Ne?" dedi. Kıkırdadım. Şaşkın şaşkın bana bakarken,
-"Gel hadi diyorum eve gidelim." dedim.
-"Tamam." dedi ve yanıma geldi. Yolda bir yerde çipi yere attım ve üstüne bastım. Yoldu ikimiz de konuşmuyorduk. Sessizliği bozan Five oldu.
-"Komisyondan gelmişlerdi değil mi?" dedi. İç çektim,
-"Evet." Yaklaşık 5 dakika sonra eve geldik. Kapıyı açıp içeri girecekken Five kolumdan tuttu. Durdum ve ona döndüm.
-"Bizimkilere anlatacak mısın her şeyi?"
-"Tabii ki anlatacağım." dedim ve kapıyı açtım. İçeriye girince Diego'nun bıçağının suratıma geldiğini gördüm ve telekinezi gücümle bıçağı suratımın 1 santimetre önünde yakaladım. Five bana bakıyordu. Bıçağı yere bıraktım. Benden korkmuş ve beni öldürmeye çalışmışlardı. Bu beni her ne kadar çok üzse de böyle bir durumda ciddi kalmalıydım. Bir yere saklanıp tuzak kurduklarını biliyordum.
-"Çıkın, her şeyi anlatacağım." dedim. Diego, Luther, Vanya ve Allison saklandıkları yerden çıktılar. Luther Five'ı yanımda görünce gözleri büyüdü.
-"Five! Buraya gel çabuk sana zarar verebilir!" dedi. Five sinirlendi.
-"Bilip bilmeden konuşma Luther! Oturun şuraya adam akıllı dinleyin." Kapıyı kapattım ve Salona geçip herkesin oturmasını bekledim. Herkes oturdu derin bir iç çektim ve konuşmaya başladım,
-"Bakın, şimdi size anlatacaklarım size saçma gelecek. Belki de kiminiz hatırlayacak. Her neyse. Ben 7 yaşıma kadar sizinle yaşadım. 7 yaşıma kadar ben de bu çatıda ders gördüm, yemek yedim, uyudum. 7 yaşındayken bir gün babam beni çağırdı ve bana beni birinin alıp beni götüreceğini ve o kişinin bana vereceği görevleri yapmam gerektiğini, yapmazsam ceza alacağımı söyledi. Ardından kapı çaldı ve içeriye Handler girdi. Handler bana annem olduğunu ve beni özel bir yere götüreceğini söyledi. İstemedim, zorunda kaldım. Ardından odaya siz geldiniz, babam Allison'ı güçlerini kullanıp sizi beni unutturmaya zorladı. Ardından Allison'ın da beynini yıkadı. Böylece beni unuttunuz. Handler beni geleceğe götürdü ve benim de beynimi yıkadı. Beni eğitti ve bana ölümcül görevler verdi. 9 yıl sonra annem sandığım Handler'in masasında dosyamı buldum ve her şeyi tekrardan hatırladım. Geri dönmek için her yolu denedim. En sonunda zamanda yolculuk yaptım ve şu an buradayım." durdum. Gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım. Verecekleri tepki beni korkutuyordu. Acaba beni hatırlayacaklar mıydı ? Gözlerimi açtım. Herkes çok şaşkındı. Salonun kapısına baktım ve Klaus da ordaydı. O da şok halindeydi. Demek ki o da beni dinlemişti. En sonunda Vanya ayağı kalktı ve bana sarıldı. Oldukça şaşırmıştım. Vanya bana daha sıkı sarıldı,
-"Seni çok özledim Sophie." dedi. O an o kadar mutlu oldum ki size anlatamam. Beni hatırlıyordu! Gözlerimi kapattım ve ben de ona sıkıca sarıldım.
-"Ben de Vanya."dedim. Ondan ayrıldım ve yüzüne baktım. Tebessüm ediyordu. o sırada Klaus da yanıma geldi ve o da bana sarıldı. Bu kez tereddüt bile etmeden ben de ona sarıldım.
-"Özledim seni kankam." dedi. Klaus.
-"Ben de seni özledim kankam." dedim gülerek. Diego, Luther ve Allison' ın bana nasıl baktıklarını gördüm. Yüzümdeki gülümseme soldu. Diego bir anda ayağı fırladı. Vereceği tepkiden cidden kokuyordum. Diego da bana sarıldı. Cidden kafayı yemek üzereydim. Bana baktı,
-" Kapıdaki olay için özür dilerim..." Gülümsedim,
-"Önemi yok." dedim. Allison ve Luther'a baktım. Luther kafasını iki yana salladı ve salondan gitti. Hatırlamamıştı beni... Allison'a baktım o da hiçbir şey demeden gitti. Yüzüm düştü. Klaus araya girdi,
-"Eh, bunu kutlayalım bence." Five' a baktım. Bir şey düşünüyor gibiydi, dalgındı. Vanya konuşmaya başladı,
-"Klaus, Sophie yorgundur bence, başka zaman kutlarız. Değil mi Sophie?" Vanya haklıydı. Gerçekten yorgun hissediyordum.
-"Evet. Hem Luther ve Allison olmazsa tadı çıkmaz, başka zaman. Yorgunum, ben odama çıkıyorum. Size iyi geceler." dedim. Five'a tekrardan baktım ama gitmişti.
-" İyi geceler." dedi. Diego,
-"İyi uykular." dedi. Gülümsedim ve odama ışınlandım. Odamdaki duşun sıcak suyunu açtım ve duşa girdim. Kolumdaki yarayı tamamen unutmuştum. Kolumda bir yarık vardı. Duştan çıktım ve o an aklıma geldi. Giyecek giysim yoktu ki! Üstüme dolabımdaki okul üniformalarını giydim. Koridora çıktım ve Vanya' nın kapısını çaldım. Vanya kapıyı açtı,
-" Efendim Soph- ahahah forma yakışmış" dedi Vanya gülerek. Gözlerimi devirdim,
-" Bana pijama verebilir misin yanımda giyecek yok." dedim. Vanya tamam anlamında başını salladı. Dolabını açtı ve bana çizgili mavi bir pijama verdi.
-"Sağ ol Vanya." dedim. Bana gülümsedi,
-"İyi geceler."
-"Sana da." dedim ve ben de ona gülümsedim. Odama gidip üstüme pijamalarımı giydim ve koluma tekrardan baktım. Çekmeceden iğne iplik çıkartıp kolumu dikmeye başladım. O sırada dolabın içinden ses bir ses geldi. Hemen koluma bir yara bandı yapıştırdım ve yavaşça dolaba yaklaşıp kapağı açtım. Kimse yoktu. İç çektim ve yatağıma uzandım. Yorucu bir gün olmuştu ve güzel bir uyku çekmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Sophie Hargreeves• The Umbrella Academy Numara 8'in Dönüşü
Random7 yaşındayken babasının düşmanına evlatlık verilen, kardeşlerini unutan, özel güçlere sahip olan bir kızın hikayesi. xxx Reginald Hargreeves özel güçlere sahip 8 çocuk evlat edinmiştir. Birini küçük yaşta kaybetmiş, diğerlerini güçlerinin tehlikesin...