Sabah gözlerimi açtığımda kulaklıklarımdan biri hala kulağımdaydı. Üzerimde bir yorgan vardı. Kimin koyduğunu düşünmek istemiyordum. Koltukta doğrulup esnedim. Yorganı elime alıp odama ışınlandım. Saat 9' u geçiyordu. Çok fazla uyumuştum. Diğerleri neden kalkmamıştı acaba? Telefonumu şarja taktım. Üzerimi değiştirip aşağı ışınlandığımda Luther eve giriyordu. Beni görünce gülümsedi.
L: Günaydın.
Ben de ona gülümsedim.
S: Sana da. Nereden geliyorsun?
L: Koşudan.
Kaşlarını çatıp beni süzdü.
L: Çok zayıflamışsın.
Kafamı salladım.
S: Yemek yapma işini nasıl yapıyorsunuz?
L: Bir kadın tuttuk o gelip hallediyor. Gelmedi mi henüz?
S: Hayır.
A: Çünkü bugün beraber yapacağız.
Arkamdan seslenen Allison' a döndüm. Yanında Vanya' yla gülümsüyorlardı.
V: Birlikte kahvaltı hazırlayacağız. Hadi bakalım.
Beni kolumdan tutup mutfağa sürüklediler.
S: Bu neydi şimdi?
V: A ah, sevinmedin mi? Özledik seni kız. Bir şeyler yapalım.
Gülümsedim. Kahvaltı için dolaptan malzemeleri çıkarmaya başladım.
A: Anlat bakalım 2 ay ne yaptın?
Bir an duraksadım. Onlara Reginald meselesini söylememiştim.
S: Beni dar, siyah ve soğuk bir odaya hapsettiler. 2 ay boyunca orada kaldım.
İkisi de bana bakmaya başladı.
V: Oradan nasıl kurtuldun?
S: Güven kazandım.
Kahvaltıyı hazırladık.
Vanya yukarı bağırdı.
V: Yemek hazır, kalkın!
Ben masadaki suları doldururken Klaus salona girdi.
K: Ooo, günaydın.
S: Sana da.
Ardından Diego girdi. Beni görünce duraksadı. Yanıma geldi.
D: Günaydın, iyi misin?
İç çektim.
S: Kötü olmam için bir sebep yok. Sana da günaydın.
Diego bir şey demeden masaya oturdu. Herkesin tabağında tostu vardı. Five hariç herkes masaya oturdu. Kahvaltımızı ederken kimse konuşmuyordu. Mutfaktan Five' ın sıçrama sesini duydum. Umursamayıp tostumu yemeye devam ederken cam kırılma sesi duydum. Allison' a baktım. Bir şey duymamış gibiydi. Herkes öyleydi. Her halde yanlış duydum diye düşündüm. Tostumu bitirip masadan kalktım. Diğer herkes de kalkıp koltuklara yöneldi.
Salondan çıkıp tuvalete giderken Five' ın mutfakta cam parçaları topladığını gördüm. Görmezden gelip ellerimi yıkadım. Salona ışınlandığımda herkes konuştuğu şeyi kesti. Gülümseyerek Klaus' un yanına oturdum.
S: Ne konuşuyordunuz bakalım?
K: Hiiç. Havadan sudan şeyler.
S: Üstelemeyip inanmış gibi yapacağım.
Gülümseyip diğerlerine baktım. Çok ciddi duruyorlardı. Ben de ciddileştim.
S: Yanlış bir şey mi yaptım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Sophie Hargreeves• The Umbrella Academy Numara 8'in Dönüşü
Acak7 yaşındayken babasının düşmanına evlatlık verilen, kardeşlerini unutan, özel güçlere sahip olan bir kızın hikayesi. xxx Reginald Hargreeves özel güçlere sahip 8 çocuk evlat edinmiştir. Birini küçük yaşta kaybetmiş, diğerlerini güçlerinin tehlikesin...