Ben anlamamış gözlerle bakarken yüzündeki gülümseme soldu.
C: Beni tanımıyorsun, değil mi?
Sesinin kalınlığı karşısında ufak çaplı bir şok yaşadım.
S: Tanımıyorum.
C: Abin, Cole. Annem bana çok benzediğini söylerdi. Haklıymış.
Cole gelip bana sarıldı. Yalan söylüyor olma ihtimali yok denecek kadar azdı. Gözlerim Five' a kaydı. Hafifçe kafasını salladı. Onun da inandığını anladığım için Cole' a sarıldım. Gerçekten kardeşim mi vardı? Hem de bir abim? Cole benden ayrıldı. Yutkundum.
S: Ne kadar zamandır-
C: Sen Handler' le gittiğinden beri.
F: Artık yukarı çıksak iyi olur. Reginald bir şeyler anlayabilir. Çıkıp işini bitirelim.
Başımı salladım.
C ve S: Gücün-
Cole ile aynada konuşunca dudağının kenarı kıvrıldı. Aynı kişi de olabilir miydik?
C: Elementlere hükmedebiliyorum.
S: İstediğim her gücü taklit edebiliyorum.
Cole' un gözleri büyüdü. Hafif sırıtarak beni baştan aşağı süzdü. Kapıya yöneldi.
C: Kimin kardeşi yani.
Kendi kendime güldüm. Gerçekten benim gibi davranıyordu. Cole kapı kolunu tutacakken seslendim.
S: Kola dokununca elektrikli çarpıyor. Bizi ışınlarım.
Herkesi dışarı ışınlandığımda telefonum çaldı.
Klaus Arıyor...
Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
K: Yukarı gelin çabuk!
Kaşlarımı çattım.
S: Sorun ne?
K: Regina- a- a-
Telefondan hışırtı gelmeye başladı.
S: Klaus iyi misin?! Klaus!
F: Ne oluyor?
S: Yukarıda bir şeyler oluyor. Hemen çıkmamız gerek.
Yukarıya ışınlandığımızda salondan çığlık sesleri geliyordu. Hemen salona koştuk ve gördüğümüz şey bizi şoke etti. Reginald' ın kafası yerine bir canavar vardı. Arkasında da yaklaşık 10 tane daha canavar vardı. Arkada bir tanesi ikiye bölündü. İkiye bölünen bir daha ikiye bölündü. Bu şekilde çoğalıyorlardı.
D: Yardım edecek misiniz?!
Aklımız başımıza gelince yardıma koştuk. Canavarın biri üstüme gelirken zihin gücümle canavarı geriye attım. Herkes dövüşüyordu ama canavarlar azalmıyordu. Sürekli çoğalıyorlardı. Hepimiz elimizden geleni yaparken Luther sesli bir şekilde bağırdı. Baktığımda Reginald'ın ağzından çıkan kolların onun göğsüne girdiğini gördüm. Telekinezi ile Reginald' ı havaya kaldırdım. Bu kez diğer canavarlar üstüne çullanıyorudu. Diğer elimle de bir canavarı kaldırdım ama dahasını yapamazdım. Luther hala acıyla inliyordu.
S: Vanya yardım et!
Vanya bize döndü. O kadar ses vardı ki beni duyması çok büyük bir şanstı. Vanya da iki eliyle birden Luther' ın üstündeki 5 canavarı kaldırdı. Havada tutmakta zorlanıyordum. Bu kez Klaus bağırdı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Elimle havada tuttuğum canavarları duvara çarptım. Luther' ı iyileştirmek için yöneldiğimde Klaus' un da aynı olduğunu gördüm. O sırada Klaus' un üstündeki canavarlar havaya kalktı. Soluma baktığımda Cole' un tuttuğunu gördüm. Bana hadi der gibi baktı.
Luther' a mi Klaus' a mı gitmem gerek diye düşünürken canavarlarla dövüşen Ivy' yi gördüm. Çok iyi dövüşüyordu. Telekinezi ile dönüştüğü canavarı kaldırdım. Bana dönünce ona Luther' ı işaret ettim. Ne demek istediğimi anladı. O Luther'ı ben de Klaus'u iyileştirecektim. O Luther' a koşarken ben de Klaus' a koştum. Her yerinde çok derin yaralar vardı ve çok kan kaybetmişti. Elini tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Sophie Hargreeves• The Umbrella Academy Numara 8'in Dönüşü
Random7 yaşındayken babasının düşmanına evlatlık verilen, kardeşlerini unutan, özel güçlere sahip olan bir kızın hikayesi. xxx Reginald Hargreeves özel güçlere sahip 8 çocuk evlat edinmiştir. Birini küçük yaşta kaybetmiş, diğerlerini güçlerinin tehlikesin...