17. BÖLÜM

290 19 18
                                        

Şarkı: Survivor - Eye of the tiger

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi camdan ayırdım ve telefonumu cebimden çıkarıp arayanın kim olduğuna baktım. Arayan Derin'di.

"Alo?"

"Dorina? Nasılsın canım?"

"İyiyim canım sen nasılsın?"

"İyiyim, ne yapıyorsun?"

"Oturuyorum öyle sen?"

"Bende. Kız şey sorucam, bugün Cenk seninle mi geldi, yanlış mı gördük?"

Oflaya puflaya, "Evet." diye cevap verdim ve odama gidip kendimi yatağıma attım.

"Oha! Naptınız? Ya biliyor musun, Ecem sizi görünce sinir krizi geçirdi. Çok komikti, Mira'yla gülme krizine girdik." Sakin ol be canım. Biraz yavaş anlat.

"Hadi ya! Beter olsun çiyan."

Derin'in kahkahalarını duyabiliyordum. "Boşver onu sen. Naptınız Cenk'le?"

"Ya kuzum şimdi işim var, yarın anlatsam?" İş mi? Tabiki yalan. Sadece bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Şimdilik.

"Tamam, olur olur. Sen işine bak. Ama yarın ayrıntılarıyla anlatacaksın, hiç kaçışın yok."

"Aa tabiki. Öpüyorum çok."

"Bendee." diye kelimeyi uzattı. Telefonu kapatacağım anda, "Dorina! Dorina!" diye seslenince, telefonumu yeniden kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Yarın beden var, voleybol oynayacağız. Kıyafetlerini getirmeyi sakın unutma." Ne voleybolu daha ilk haftadan?

"Tamam canım, sağol."

"Sağol falan deme sevmiyorum öyle şeyleri. Mesafeliymişiz gibi oluyor öyle kelimeleri kullanınca."

Gülümsedim. "Tamam kuzum, yarın görüşürüz."

"Hah şöyle. Görüşürüz şekerim." Şekerim? Ya ben böyle kelimeleri kullanmayı sevmezdim ama karşımdaki kullanınca kendimi kullanmak zorundaymışım gibi hissediyorum.

Telefonu kapattıktan sonra yerde duran bavuluma baktım. Hala boşaltmamıştım. İyi de, hiç zamanım olmamıştı ki zaten boşaltmaya.

Ayağa kalkıp ilk önce laptopumu çıkardım. Bavulu boşaltırken sıkılmamak için şarkı açıcaktım. Arama motoruna hangi şarkıyı yazacağımı düşünürken Cenk'in söylediği şarkı geldi aklıma. Neydi şarkının adı? Evet, Murat Dalkılıç - Çatlat

Şarkıyı açıp bavulumdaki eşyalarımı düzenlice yatağıma çıkardım. Şarkı gerçekten güzeldi ama şarkıdan bir anlam çıkarmamı bekliyordu ve aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

Yatağımın üzerine koyduğum eşyaları düzenlice katlayıp güzel bir şekilde dolabıma yerleştirdim. Eşyalarımın arasından okul kıyafetimi ve yarın voleybol oynayacağımız için kısa bir şort ve üstüne beyaz bir tişört ayırarak kapımın arkasında duran askılığıma astım.

Ya yok olmuyor! Açtığı iki şarkıyı sürekli başa sarıp tekrar tekrar dinledim. İlk açtığında 'Sana değilse aşk inan haybeye.' diye bir söz geçiyordu. İkinci açtığında da 'Seni bana yapacağım.' diyordu. İki şarkıdan da ne kadar çok uğraşıp anlam çıkarmaya çalışsam da yapamıyordum, işin içinden çıkamıyordum. Sanırım kafayı yiyeceğim.

Açtığı şarkılar, peşimden gelmeleri, beni bu kadar çok incelemesi, benimle uğraşması... Ve bugün evimden çıkarken umrunda olduğumu söylemesi. Gerçekten hiçbir şey anlayamıyordum. Birisi bana bu durumları açıklayabilir mi? Ama şöyle en açık, en güzel bir şekilde? Yanlış anlamayın, zor anlıyorum.

Kum TanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin