Resim: Dorina'nın saçı, makyajı, kıyafeti ve aksesuarları
Bir hafta sonra
Bir hafta boyunca evden hatta kendi odamdan çıkmamış, yemek yememiştim. Daha doğrusu yiyememiştim. İştahım üzüldüğümde, stres yaptığımda kesiliyordu. Şimdi de öyle olmuştu. Bir haftadır sadece kahve ile su içip hayatta kalmaya çalışıyordum. Evet, tam olarak hayatta kalmaya çalışmak. Deli gibi müzik dinleyip sırf ağlıyordum, elimden başka hiçbir şey gelmiyordu. Abim defalarca odama gelip benle konuşmaya çalışsa da susuyordum ve onunla hiç konuşmuyordum. Yüzüne bakmadığım için, birkaç saniye içinde zaten odamdan çıkıyordu. Gerçekten çok kırılmıştım. Sürekli 'Abiciğim bilmediğin şeyler var, böylesi daha iyi. Ne olur böyle yapma.' diyip duruyordu. Ne olabilirdi ki? Hiçbir şey olamazdı. Abimin bu yaptığı, her zamanki gibi yersiz kıskançlıklarıydı. Başka bir açıklaması olamazdı.
Okula adımımı bile atmak istemiyordum bu arada. Okulun her yeri, her köşesi buram buram anı kokuyor, Cenk kokuyor, sevdicek kokuyor! Ben nasıl o okula gidip de nefes alayım?
Bugün günlerden cuma, tam bir hafta oldu. Ne bir kere de olsa konuştuk, ne de mesajlaştık. Kendime yediremiyordum. 'Her saniye na yaptığından haberim olsun istiyorum' diyen şahıs, şimdi arayıp sormuyor bile.
Derin ve Mira'nın telefonlarını açmamış, mesajlarına da yanıt vermemiştim. Moralim çok bozuktu ve onların da canını sıkmak istemiyordum. Abimin dediğine göre de kızlar abimi aramış ve beni sormuşlardı. En iyisi whatsappa girip mesajları okumak ve cevap vermekti.
Bir sürü dolusu mesajı okuduktan sonra kızlara iyi olduğumu, merak etmemelerini söyledim. Mesajı attığım an ikisi de aynı anda,
"Bu akşam buluşuyoruz. İtiraz kabul edilmiyor." yazınca kaşlarımı çattım. Sanki birbirleriyle sözlemişlerdi. Hatta bence kesinlikle öyleydi.
Ben: "Kızlar başka bir zaman yapsak şu buluşmayı?"
Mira: "İtiraz yok demiştim kuzum. Bu akşam dedim ve bitti."
Derin: "Olmaz! Ya ne zamandır dışarı çıkamıyorum, biraz daha evde durursam delireceğim!"
Ben: "Hiç mi şansım yok? :( "
Derin: "Hiç şansın yok suratsız."
Suratsız. Evet biraz mesafeli, soğuk ve sürekli gülmeyen bir tip olduğum için samimi arkadaşlarım benimle bu şekilde dalga geçiyordu.
Mira: "Akşam 9'da seni almaya geliriz kuzucuğum."
Ben: "Bir dakika ya? Kim kim gidiyoruz? Nereye gidiyoruz?"
Derin: "Akşam görürsün suratsız. Sen güzelce bi hazırlan ama."
Ben: "Nereye gideceğimizi söyleyin bari de ona göre giyineyim."
Mira: "Güzel bir şey giy işte kuzum fark etmez."
Ben: "Tamam kızlar. Görüşürüz." diyip telefonumu şarja koydum.
Saate baktığımda 6'ya geliyordu. Sıcak bir duş alıp hazırlanmaya başlasam anca yetişirdim. Bu gece dışarıya çıkıp kafa dağıtmak gerçekten iyi gelebilirdi. Dediğim gibi, bir haftadır odamdan çıkmıyordum ve kafayı yiyecektim.
*
Yarım saatlik bir duş aldıktan sonra yüzüme nemlendirici kremimi sürüp giysi dolabımın önüne geçtim. Siyah deri eteğimi ve gri ince kazağımı çıkartıp üzerime geçirdim. Makyaj kutumdan gerekli malzemelerimi çıkartıp aynanın karşısına geçtim ve makyajımı yapmaya başladım. Son olarak saçıma da hafif bir maşa yaptım ve saçlarımı ellerimle dağıttım. Saate baktığımda 9'a çeyrek vardı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Novela Juvenil"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"