Şarkı: Ceylan Ertem - Düşmedim daha
Ağlayarak uyuyakalmış olmam gerekiyor ki sabah uyandığımda hala yerde, kapıya yaslanmış bir şekilde duruyordum. Nasıl oluyor da gözlerimi açar açmaz aklıma Cenk geliyor, gerçekten aklım almıyor.
Gözlerim saate takıldığında geç uyandığımı ve alarmı duymadığını fark ettim. Aceleyle yerimden kalktım ve rutin işlerimi çabucak tamamladıktan sonra kıyafetlerimi giyip evden çıktım. Abimle karşılaşmadığım için de Tanrı'ya şükretmeyi atlamadım.
Okula vardığımda derhal sınıfa gidip Cenk'in orada olup olmadığına baktım. Tam tahmin ettiğim gibi sınıfta değildi. Tüm okulu tarayıp herkese sormama rağmen Cenk'i ne gören ne duyan olmuştu. Kafayı yememe ramak kalmışken hala niye onu aramadığımı kendi kendime sorar oldum. Koşarak sınıfa çıktım ve telefonu çantamdan çıkarıp hemen Cenk'i aradım.
ARADIĞINIZ KİŞİYE ŞU AN ULAŞILAMIYOR. LÜTFEN DAHA SONRA TEKRAR DENEYİNİZ.
Allah'ım, sanırım kafayı yiyeceğim. Kalbim deli gibi atmaya devam ederken abimin ona bir sey yapmış olma ihtimalinden fazlasıyla korkuyordum. Okuldan çıkıp Cenklere gitmeyi düşünsem de, Cenk'in uyuya kalma ihtimaline karşı ilk derse girmek oldukça mantıklı gelmişti. Ders zilinin çalmasına dakikalar varken Gönül Hoca sınıfta belirdi. Bir insan nasıl bu kadar ders anlatmayı sevebilir, aklım almıyor!
40 dakikalık ders bana tam olarak 40 asır gibi gelmişti; ama Cenk hala gelmemişti, hala ortalıkta yoktu. Ders boyunca gözümün sırf kapıda olmasını Gönül Hoca'nın da dikkatini çekmiş olacak ki, kendisi ders boyunca bana alttan alttan laf sokmaktan ve o sinsi bakışlarını yollamaktan hiç geri kalmamıştı. Takan var mıydı peki? Tabi ki hayır.
Dersin sona ermesiyle çantamı alıp hızlıca okuldan çıktım ve Cenklere giden otobüsü beklemeye koyuldum. Şans biraz da olsa yüzüme gülmüş olacak ki otobüs iki dakika içinde gelmişti.
Cenklerin evine ulaştığımda kapıya tam vuracağım anda Bade'nin ağlama sesini duymam daha da paniğe grirmeme neden olmuştu. Korka korka kapıyı tıklatmamla Nihal ablanın kapıyı açması bir oldu, tam içeriye adım atacak iken önümü kesince kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
"Özür dilerim Dorina kızım, Cenk Bey'in kesin emri var." dedi başını yere eğerek.
Sinirden elimi saçlarıma götürüp saçlarımı geriye doğru attım. "Ne emri?"
"Sen..." diyip konuşmasına ara verince, "Nihal abla ne emri, söyleyecek misin artık!" diye bağırınca Bade daha da ağlamaya başladı.
"Cenk Bey seni eve almamamı söyledi kızım, kesin talimat lütfen kusura bakma." diyip başını eğince, çantamı yere atıp Nihal ablaya çarparak içeriye girdim ve Cenk'in odasına doğru merdivenlerden koşar adımlarla çıkmaya başladım. Odasının kapısının kolunu tuttuğum anda kapı kitlendi ve ne olduğunu anlamayarak kaşlarımı çattım.
Cenk. Sevdiğim. Sevgilim. Cânım. Cenk'im be!
'Her zaman yanımda kal!' diyen kişi, şu an geldiğimi duyup kapısını kitliyor.
Boğazımda öyle bi düğüm oluştu ki nefes alamadım. Öyle bir kördüğümdü ki bu, yutkunamadım. Dokunsalar, ağlayacaktım. Dokunsalar hüngür hüngür ağlayacak, bağıracaktım! Aslında çok bağırdı, çok haykırdı kalbim 'Cenk!' diye. Fakat benden başka duyan olmadı, kimse de anlamadı. Ya da belki de anlamaya çalışmadı. 'Geçer.' dedim sadece kendime, 'Geçer. Her şey gibi bu da geçer.'
Kapıya vurup Cenk'i çağıracak iken ilk önce Nihal ablayla konuşmanın daha iyi bir fikir olduğunu düşünüp merdivenlerden aşağı indim ve mutfakta yemek yapmakla uğraşan Nihal ablanın yanına gittim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Dla nastolatków"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"