Resim: Mira Saraç
Yatağımın yanındaki komidinin üstünde duran telefonumdan hiç susmayacak gibi alarm yüksek bir sesle çalıyordu.
Saat 7.00
Ay ben cidden yatağımdan kalkmak istemiyorum. Tabi bende böyle bir abi varken bu ne mümkün!
"Dorinaa hala kalkmadın mı?" Abim beni görmüyordu herhalde.
"Oo çoktan kalktım görmüyor musun?" dedim alayla. Yastığı yüzüme yapıştırdım.
"Kalkıyor musun, ben mi kaldırıyım?"
"Beş dakika daha." dememle beni ayaklarımdan tuttuğu gibi çekip ayağa kaldırdı.
"Abi ne yapıyorsun ya?!" gözlerimi ovuşturarak ona bakıyordum.
"Hadi hadi hazırlan, seni bekliyorum." Abimin hazır olduğunu fark edince benden çok daha önce uyandığını anladım. Adam benden daha heyecanlı ya!
Açık renk bir kot, siyah v yaka salaş bir tişört alıp üstüme geçirdim. Siyah renk converselerimi dolabımdan çıkarıp kapının önüne koydum. Odama geri döndüğümde ise aynanın karşısında saçlarımı tarayıp düzeltmekle uğraştım. Saçlarım dalgalı ile düz arasında bir şeydi ve şekil verirken zorlanıyordum. Hazır olduğumda abime seslendim.
"Arabaya in, dışarıda kahvaltı ederiz." dedi arabanın anahtarlarını bana doğru uzatırken. Kafamı salladım. Odamdan ufak bir çanta ve telefonumu aldım.
Kapının önüne koyduğum converselerimi giyerek arabaya gittim. Radyoyu açar açmaz 'Nirvana-Across the universe' şarkısıyla karşılaştım ve bu benim istemeden gülümsememe neden oldu. Güne güzel bir şarkıyla başlamıştım, umarım günüm de güzel geçerdi.
Abim arabaya bindiğinde anahtarları ona uzattım. "Ne yemek istiyorsun küçük hanım?" Kahvaltı etmeyi sevmiyordum ama abime hiçbir şey yemek istemiyorum dersem sabah sabah tartışacaktık ve bu isteyeceğim en son şeydi. Bu yüzden, "Fark etmez." demekle yetindim.
Abim arabayı durdurduğunda kahverengi tahtalardan yapılmış, tek katlı bir restauranta doğru yürüdük. İçi de dışı kadar hoş gözüküyordu. Yerimize oturduktan sonra garsonu çağırıp iki kahvaltı tabağı hazırlamasını rica ettik. Tabaklarımız hazır olduğunda çay eşliğinde kahvaltılarımızı yedik. Abim hesabı ödemeye gittiğinde bende arabaya doğru yol aldım.
Abim gelince de okula doğru ilerlemeye başladık. Hiç heyecan yapmayan ben, okula yaklaştıkça kalbimin yerinden çıkacak gibi attığını fark ettim.
➰➰➰➰➰
Okulun önünde durduğumuzda, benimle sınıfıma kadar gelmek isteyen abimle uğraşıyordum. Zaten heyecanlıyım, abim böyle yaparak beni daha da geriyordu. Ne kadar çok uğraşsam da sonunda ikna edebilmiştim. Birinci sınıf çocuğu gibi peşime takılmasını istemiyordum, ha bir de alay konusu olmaya hiç niyetim yoktu. Abime sarılarak arabadan çıktım, bahçeye girecekken bana bakan abime dönüp hafifçe gülümsedim.
Bahçeye girdiğimde müdür konuşma yapıyordu. Öğrenciler de dağınık bir şekilde bahçede duruyorlardı. Bazıları müdürü dinliyor, bazıları ise arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Müdür konuşmayı bitirdiğinde herkes içeri doğru girmeye başladı. Ben hangi şubede olduğumu bilmediğimden müdürün odasına doğru hareket ettim. Beni görünce hatırlamış olacak ki gülümsedi. "Merhaba hocam, ben hangi şubede olduğumu bilmiyordum da onun için geldim." dedim gülümseyerek.
"Aa doğru ya, abinle sohbete daldık o gün, unuttum söylemeyi. Gel içeri bakalım." gülümsedim. Masasına oturup önündeki kağıtlara baktı.
"Dorina Aras.. 10-H sınıfı, 2. katta, okul numaran ise 428." dedi gülümseyerek. Teşekkür ederek odadan çıkarken "İyi dersler." dedi. Tam kapıyı kapatıp çıktığımda okul üniforması aklıma geldi ve kapıyı tıklayarak içeri girdim.
"Kusura bakmayın yine rahatsız ettim ama okul üniforması-" lafımı keserek hemen konuşmaya başladı.
"Yok kızım ne kusuru, ne rahatsız etmesi. Son ders çıkışı yanıma gel ayarlayalım." dedi. "Teşekkürler"
Sınıfa girmek için 2.kata doğru ilerlerdim. Kata geldiğimde ilk sağ taraftaki sınıftı zaten, bulması kolay olmuştu. Sınıfa girince herkes yerlerini almıştı. Boş yer aramak için etrafıma bakındım. Sol, en arka tarafta iki kişilik bir sıra boştu. Ben de oraya doğru ilerledim. Yerime oturduğumda önümde oturan iki kız sevecen bir tavırla arkalarını döndüler.
"Selamm. Ben Mira." yanındakini göstererek, "Bu da Derin." dedi gülümseyerek. "Ben de Dorina." dedim ikisinin de gözlerine bakarak.
Derin hemen söze girdi, "Aa, ne kadar değişik bir ismin var. Anlamı ne? " dedi gözlerini açarak.
"Hediye demekmiş." diye karşılık verdim.
Sınıfların bu sene karma yapıldığını anlattılar. Geçen senenin nasıl geçtiği, derslerin nasıl işlendiği hakkında bilgi verdiler. Derin, sarışındı ve masmavi gözleri vardı. Mira'nın ise koyu kumraldı ve gözleri gri-siyah arası bir şeydi. İkisi de gerçekten çok güzeldi. Mira'nın yüzü Derin'e göre daha çocuksuydu.
Mira birden lafa girerek, "Senin oturduğun yerde Cenk oturuyor ve şimdiye kadar hep tek başına oturdu. Tepki verirse onu takmamaya çalış. Gerçi tepki vereceğini sanmıyorum." dedi. Kaşlarımı kaldırarak anlamadım der gibi onlara baktım.
Derin de devam etti, "Muhattap olduğu kişi çok az. Bizden bir yaş büyük, 8. veya 9. sınıfta kalmış diye biliyoruz ama bazıları bir sene okula gitmediğini de söylüyor." Bu sözler birden irkilmeme sebep oldu.
"Şimdiye kadar gelmediğine göre bugün gelmez değil mi?" dedim masada ellerimle hayali şekiller oluşturarak.
Derin, "Büyük ihtimalle babasının yanındadır şuan." dedi. Anlamasam da kafamı salladım.
Beni böyle gören Mira merak ettiğimi anlayarak, "3. veya 4. ders gelir. Sana bir şey derse korkmana gerek yok, burada biz varız herhalde." dedi içten gülümseyerek.
Ankara'da arkadaşlık ilişkilerimden hatırladığım tek şey arkadaşlarımın olmamasaydı. Mira'nın bu lafı üzerine gerçekten duygulanmıştım. Ben de kafamı eğerek gülümsedim. Dersler boş geçtiğinden Mira ve Derin'le kantine gidip kahve içip birkaç şey atıştırdık. Sınıfa çıktığımızda hala sohbet ediyorduk. Sohbete öyle bir dalmıştık ki kaçıncı derse girdiğimizi bile fark etmemiştim.
"Kızlar, şu an kaçıncı dersteyiz?" diye sorduğum anda kapıyı tıklayarak içeriye birisinin girdiğini ve benim sırama -daha doğrusu Cenk'in- doğru geldiğini fark ettim. Kafamı kaldırmaya cesaret etmeye çalıştım.
Cesaret,cesaret,cesaret...
İçimden sadece bunları sayıklayıp duruyordum. Kafamı kaldırdığımda zaten gördüklerime inanamamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/30160602-288-k648921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Fiksi Remaja"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"