Resim: Bade Ayaztaş
Şarkı: Arctic Monkeys-Stop the world I wanna get off with you"Cenk." diye fısıldadım. Dört kere tekrar etmeme rağmen daha uyanmamıştı. Dürtmeye karar verdim. İlk olarak yavaş yavaş dürttüm, uyanmayınca da hızlıca dürttüm.
Höh. Yuh yani. Kış uykusuna mı yattın? Hani tamam, ayı gibi bir fiziğin olabilir ama- Ay ben yine ne diyorum. Kapalı alan başıma mı vurdu, ne yaptı hiç bilmiyorum.
Son olarak "Cenk!" Diye bağırarak saçlarını çekiştirmek zorunda kaldım. Kaşlarını çatıp gözlerini kısık bir şekilde açtı.
"Ne yapıyorsun?" Saçlarına hapsolmuş olan ellerime bakıyordu.
"Başka seçenek bırakmadın, senin suçun bayım." Gözlerimin içine bakıp sırıttı.
"Ne var?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Saat kaç?" Saat kaçmaz Cenk Bey, saat kaçmaz. Ben ne diyorum, o ne diyor ya.
Okuldan gelen sesleri duyduğum gibi ayağa kalkmak için harekete geçtiğimde, Cenk kolumu kavrayarak beni çekti ve hızlıca üzerine düştüm.
"Ah!" diye bir ses çıkarınca, "Noldu?" dedi. Ne demek noldu ya, hem beni çekip düşürüyor hem de ne olduğunu soruyor.
"Ayağım, ahh.." Ellerimle ayağımı okşamaya başladım. "Ayağım çok acıyor."
"Şimdi açarlar asansörü, o zaman bakarız." Kafamı salladım istemsizce. Ben şimdi ayağım acıyor diyorum, belki sonra acımayacak ?!
Ayağım uyuşunca acının geçtiğini sanarak hareket ettirdim. Ya Allah Ya Bismillah! Ya sen ayaksın. Senin bu kadar acımaman lazım. Sus, terbiyesiz. Bak hala acıyor. Hadi Dorina, içinden saymaya başla ve sakin ol kızım.
1 - 2 - 3 - 4 - 5 - ...
Aha, asansörden sesler geliyor."Açıyorlar galiba." Öyle bi mutlulukla söylemiştim ki ben bile kendime inanamamıştım. Ee kaç saattir burdayız, kolay mı?
"Senin ayağın hala acıyor mu?" Yok acımıyor, kendiliğinden geçiverdi(!)
"Hayır." deyip hızlıca kalktım ve ağrımayan ayağımın üzerinde durdum. Tabiki ona ağrıdığını söylemeyecektim. Veee... Asansörün kapıları açılır. Dündar abi oley, Dündar abi oley, Dündar abi oley! Bizi okula kitlemeseydin bunların hiçbiri olmazdı Dündar abiciğim ama.. Ya şu tontiş yüze bakıp kızmak mümkün mü?
Hoopp Mira, Derin, yavaş yavaş gelin. Aaa abim! Aha şimdi sıçtım. Arayıp haber vermemiştim ve abim kim bilir beni nasıl merak etmişti. Ama ne yapayım, telefonum çekmiyordu.
Yürümek için adım atacak iken bacağıma bir ağrı girdi ve yere bir güzel kapaklanacağım sırada belimi sımsıkı saran iki kol ve bize şaşkınlıkla bakan abimle karşılaştım. İlk önce bizi süzdü. Allaa, kaşlarını da kaldırdığına göre ben kesin bittim. Loo abi nereye bakıyorsun?
"Abi?" dedim sadece abimin ve Cenk'in duyabileceği bir şekilde.
Kafamı abimin baktığı yere çevirdiğimde yerde yırtılmış bir şekilde duran tişörtümü fark ettim. Kafamı döndürüp abime bakayım dedim de Mira, Derin ve okulda kim varsa o tişörte bakıyor!
"Yaa Cenk inanamıorum, bunu bana nası yaparsınn?" İnanamıorum da ne demek ya. Kafamı gelen sese kaldırdığımda sapsarı saçlı, uzun boyl- Oha o etek ne? Giymeseydin anam, hiç giymeseydin. Popocuğun gözüküyor lan. İlk önce konuşmayı öğren sonra giy o eteğini. Ne alaka bilmiyorum, her neyse.
Cenk, oflayınca sıcacık nefesi tenime değdi. İstemeden gözlerimi kapattım. Ya biz niye iki saattir burada dikiliyoruz?
Yürümek için adım atmak istedim ama cesaret edemedim. Cesaret edebilsem bile bütün gözler üzerimizdeyken bunu yapamazdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/30160602-288-k648921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Teen Fiction"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"