Şarkı: Duman- Senden daha güzel
•••Cenk'ten•••
Mavim. Benim Mavim. Güzel gözlüm. Aşkım. Sevgilim. İki gözüm. Can özüm. Can parçam. İçimin gülen yüzü. Sabahım, günaydınım. Gecem, gündüzüm. Canımın en içi, Dorina'm...
Sen şimdi beni bırakıp gidicek misin? Sen bana kıyabilecek misin? Bana, Cenk'ine nasıl kıyabilirsin? Hayır, yapamazsın, bu sen değilsin! Sen ki, kaşlarımı çattığımda kaşlarımı öperdin, 'Çatma kaşlarını.' derdin. Dalga geçip 'Niye?' diye sorduğumda ise, 'Erken yaşlanırsın sevgilim.' diyip gülümseyerek geçiştirirdin beni. Şimdi ise yatıyorsun, bilincin kapalı. Hareketsiz. Kar beyazı fakat parlak olan o olan tenin, fazlasıyla solmuş ve beyazlamıştı. Üzerinde üşümeni engellemek için serilmiş beyaz bir çarşafla tenini kıyaslayacak olsaydık, çok da bir fark olmadığını söyleyebilirdik.
Oysa ki ben sana 'Beyazlar içinde ne de güzel olursun, kim bilir ne kadar çok yakışır sana.' derken bunu demek istememiştim, bu çarşafı kastetmek istememiştim, biliyorsun! Hem de bunu en iyi sen biliyorsun.
Dorina camın arkasında cansız yatarken, ben hala burada nasıl sakin durabildiğime inanamıyordum! Aslında içim içimi yiyordu, delireceğimi hissediyordum. Ama çevreye zarar vermemek için kendimi sıkmaya çalışıyordum. Ona şarkı söylerken, gözlerimiz birbirimize kenetliyken birden yanağıma sulu bir öpücük kondurdu ve ben ne yaptığını gözlemler iken, adımlarını Derin'e doğru harekete geçirdi. Derin'in yanındaki pembe renkli mindere oturduğu an kulağımı sağır edecek türden bir patlama sesinin kulağımı doldurması. Daha sonra Dorina'nın acı çektiğini belli eden inlemesi. Ve Derin'in kucağına yavaşça istemsizce kapanan o gözleriyle birlikte yığılışı.
İlk başta hiçbir şey anlamamıştım. Hatta kızmıştım. Benim yanımda kalmak yerine Derin'in yanına gitmek istediğini söylediğinde yine kaşlarımı çatarak ona bakmıştım, o da 'Çatma şu kaşlarını!" demek istercesine dudaklarını büzüştürüp yerinden kalkmıştı ve Derin'in yanına gitmişti. Patlama sesinin ardından etrafıma bakıp o iniltinin kimden geldiğini öğrenmek adına gözlerimi gezdirmiştim. Son olarak Dorina'ya baktığımda ise Derin'in beyaz tişörtünün yavaşça kırmızı bir sıvıyla rengini değiştirdiğini ve Dorina'nın Derin'in üzerine yıkıldığını fark ettim.
Derin, gözlerini kocaman açmış Dorina'ya şaşkınlıkla bakarken ben de hareketsiz bir şekilde onları izliyordum. Dorina'nın yanına gitmem gerektiğini biliyordum fakat yerimden kıpırdayamıyordum. Tahminimce 3-4 saniye sonra yerimden kalkıp sevgilime doğru koşmaya başladım. Derin hala şokun etkisiyle yerinde hareketsiz bir şekilde duruyor iken, Dorina'yı kucağıma aldım ve otelin şoförüne -giriş kapısının olduğu yere- doğru koşmaya başladım.
Dorina'm vurulmuştu. Kim vurdu diye etrafa bakmaya başladım ama görünürde hiç kimse yoktu. Hâla sinir içimi kemiriyordu.
Elimi cama yapıştırıp Dorina'ma seslendim.
"Sen hep doğruyu söyledin Dorina . O gün... Gözünden bir damla yaş akmıştı, beni gözümden öpme demiştin. Ayrılırız demiştin. Ama ben ne yaptım? Bu salak adam seni dinlemeyip öptü. Sen hele bir uyan, bir daha gözlerinden öpersem sende beni gözümden öp. En azından ikimiz de gideriz bu dünyadan. Ama merak etme, bundan sonra alnından, yanağından, burnundan hatta dudağından öpeceğim hep seni, sonsuza kadar. Bu durum senin hoşuna gitse de gitmese de, öpeceğim işte. Kurtulamayacaksın benden." diyip konuşmamı bitirdim. Anlımı cama yaslanıp gözlerimi kapattım.
Daha sonra kafamı kaldırıp koridordaki ikili deri koltukta oturan Derin'e baktım. Hala tişörtünü değiştirmemişti. Yanına gidip, "Çıkar şu tişörtü!!" dedim sinirle. Gördükçe içim yanıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Teen Fiction"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"