9•

1.1K 41 74
                                    

***

Ancak birden karşıma çıkan bir araba bana sert bir şekilde çarptı. Neye uğradığıma şaşıramadan kendimi yerde buldum. Yüz üstü yerde yatıyordum. Gözleri mi yan tarafa zorlukla çevirdiğimde, başımın hemen yanında kan lekeleri gördüm. Zaten son gördüğüm şey de o oldu.

Boğuk boğuk sesler duyarken, gözlerim yavaş yavaş kapandı.

Sonsuz karanlığa gömüldü.

***

Bedenimde hissettiğim acıyla gözlerimi araladım. Boğazımın kuruduğunu hissettiğim için acı bir şekilde öksürdüm. Kollarımdan destek alıp sırtımı yatağın başlığına yasladım.
Etrafıma baktığımda, hastanede olduğumu anladım. Son olanları hatırlamaya başlayınca aniden gelen sızlamayla canım yandığı için başıma dokundum.

"Başım kanıyor!"

Dememle birlikte birden kapı açıldı.
İçeriye 2 takım elbiseli adam bakıp, arkalarını geri dönüp doktoru çağırdılar. Başım çok acıyordu. Sarılı olmasına rağmen elime hafif bir kan lekesi geldi.

Çok geçmeden içeriye doktor girdi. Hemen sarılı olan yerin kanadığını görerek, müdahale etti.

"Sargınız açılmış. Şimdi tekrar sardım bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Daha iyisiniz değil mi?"

"Kolum ağrıyor biraz. Onun dışında iyiyim."

"Tamam hemen bir ağrı kesici yapacağım serumunuza"

"Beni buraya kim getirdi?"

Diye sorduğumda, doktor tam cevap vereceği sırada, kapı tekrar açıldı. İçeri yavaş adımlarla siyah ayakkabı, siyah gömlekli, siyah pantolonlu, siyah saçlı, yeşil gözlü, beyaz tenli, hafif kirli sakallı, sert bir duruşu olan bir adam girdi.

Ellerini cebine koyarak bize doğru baktı.

"Sizi hastaneye, Rüzgar bey getirdi."

Rüzgar bey dediği adam, şuan karşımızda duran adam olsa gerek. Bu kimdi yahu? Tanımıyorum ben bunu.

"Rüzgar bey hastamızın sargısı açılmıştı, gerekli müdahaleyi yaptım. Birde ağrı kesici yaptım. Şuanlık iyi durumda. Ben tekrar kontrol etmeye geleceğim geçmiş olsun."

Doktor odadan çıkınca, sert bakışlı adam ayakta durup beni incelemeye devam etti.

"Şey, siz kimsiniz?"

Cevap vermeden yavaş adımlarla karşımda ki tekli koltuğa oturup, kollarını göğüsünün altında birleştirip sert bakışlarıyla beni incelemeye devam etti. Doğrusu biraz korktum adamdan. Adam bildiğin siyah, simsiyah. Tek renkli olan gözleri. Yeşil gözleri...

"Beni duyabiliyorsunuz değil mi?"

Bakışlarını gözlerimden çekmeden konuştu.

"Neden duyamayacağım? Duyuyorum."

"Güzel, o halde sorumu tekrar ediyorum. Siz ki-"

YASAKSIN BANA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin