14•

996 40 36
                                    

Omzumda hissettiğim acıyla gözlerimi araladım. Gözlerime beyaz bir ışığın temas etmesiyle yüzümü buruşturdum. Etrafıma baktığımda hastanede olduğumu anladım. Yattığım yerden doğrularak oturur pozisyona geçtim. Olanları hatırlayınca içimi bir korku sarmıştı. Son hatırladığım şey Rüzgar'ın sesiydi Sonrası yok.
Ama Koray'da oradaydı. Peki beni hastaneye kim getirdi? Koray'mı Rüzgar'mı? Koray getirdiyse kaçmam lazım hemen. Ama rüzgar getirdiyse de kaçmam lazım. Of ne yapacağım? Nasıl bir belaya bulaştım ben? Tam kolumda ki serumu çıkaracakken odanın kapısı açıldı. İçeri giren kişi Rüzgar'dı. Nedensiz bir şekilde Rüzgar'ı gördüğümde sevindim. Tabiki ona belli etmedim sevindiğimi. Neden sevindim şimdi? Sonuçta o da mafya. Rüzgar yanıma yaklaşıp, ellerini cebine koyup bir kaç saniye yüzüme baktı.

"Ne oldu? Nasıl kurtuldum ben?" Dedim ortamda ki sessizliği bozarak.

"Ben Sana söylemiştim değil mi?" Deyince karakol bahçesinde bana söylediği cümle geldi aklıma.

"Özgürsün diyorum, ama bundan sonra başına geleceklerden ben sorumlu değilim."

Ama nereden biliyordu ki böyle birşey olacağını? Beni tanımıyor bile. Koray'ı da tanımıyor. Bunların işine akıl sır ermez yemin ediyorum. Derin bir nefes alıp sustum. Konuşmadım bu sefer. Rüzgar biraz daha yaklaşıp omzuma dokundu.

"Omuzun nasıl? Acıyor mu?" Dedi kısık bir sesle.

"Hayır acımıyor, Ağrıyor biraz." Dedim kısık bir sesle. O sırada kapı açıldı. İçeri giren Doktordu bu sefer.

"Nasılsınız Andaç hanım? Daha iyisiniz umarım." Dedi yüzünde kocaman bir gülümseme ile. Sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, oldukça güzel bir kadındı.

"İyiyim, sadece ağrım var biraz." Dedim bende gülümseyen bir yüzle.

"Bir ağrı kesici yapacağım şimdi, geçer hemen." Diyerek yanımda ki seruma ağrı kesici koydu. Göz ucuyla Rüzgar'a baktığımda bana baktığını gördüm. Doktor ağrı kesiciyi yapınca Rüzgar'a dönüp birşeyler söyledi. Dinlemedim çünkü omuzumla meşguldüm. Yastığı düzeltmek için diğer kolumu kullanmak istedim ama alçıda olduğunu hatırlayınca vazgeçtim. Gerçekten başıma gelmeyen kalmamıştı. 2 günde bir ölmediğim kalmıştı. Bir sonra ki levelde ölürüm artık. Diye geçirdim içimden. Koluma yastığı duzeltmeye çalışırken, Rüzgar benden hızlı davranıp yastığı düzeltti. Yastığa yaslanıp, kafamı geriye atıp tavana baktım.

"Sıkıldın mı?" Diyen Rüzgar'a çevirdim kafamı.

"Hastaneler bana göre değil." Dedim düz bir ifadeyle. Tavana bakmaya devam ederken Rüzgar yanımda ki koltuğa oturup benimle birlikte tavana baktı.

"Ne görüyorsun?" Dediğinde Rüzgar'a dönüp konuştum.

"Hiç." Dedim yine düz bir ifadeyle. Göz ucuyla yandan baktığımda dudaklarının kıvrıldığını gördüm. Az da olsa tebessüm etmişti. Birden ayağa kalkıp üzerimde ki çarşafı açtı.

"Ne yapıyorsun?" Dediğimde yanda ki tekerlekli sandalyeyi alıp, beni yavaşça kucağına aldı.

"Madem sıkıldın, küçük bir hastane turu yapalım." Dedi beni sandalyeye bırakırken. İçinde ağrı kesici olan serumumu da alıp bir eliyle tutarken, diğer eliyle tekerlekli sandalyeden tutuyordu. Birşey söylemedim kapıya sürdüğünde serumu kenara bırakıp kapıyı açtı. Kapıdan çıktığımızda diğer adamlar hemen yanımıza geldi.

YASAKSIN BANA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin