19 - Kıskançlık

1.3K 116 86
                                    

3000 bin kelimelik uzun bi bölüm oldu gençler.
bu bölümün video klibini instagram hesabıma yükledim oradan izleyebilirsiniz
İnstagram: DemirLeydiii Hikayeleri

Keyifli okumalar, sevgilerimle🎈

19. Bölüm

Hira bir sistem oturtmuş üç gün staja iki gün ise okuluna gidiyordu. İki yılın sonunda çocuk gelişimi mezunu olacaktı. Sonrasındaysa Buket ile istedikleri küçük bir anaokulu açmaktı. Bunun için çok çalışması gerekecekti, biliyordu ama çalışmak ve çabalamak zorundaydı. Onun yaşaması için yapılanları görmezden gelemezdi. Okuluma geldiğinde derslerim iptal olduğunu öğrendi bu canını sıkmıştı. Eğer sabahtan veya bir gün öncesinden haber verilseydi belki staja gidebilirdi.

Aslında günlerdir belki de onu yeniden gördüğünden beri aklından geçeni yapmak istiyordu. Ona gidecekti. Arabaya geri bindiğinde orta yaşlı şöföre gitmek istediği yeri söyledi.
"Ama efendim abiniz bunu yaptığımızı duyarsa-" dediği anda Hira adamın sözünü kesti.
"Duymasın o zaman! Sen söylemezsen ben söyleyecek değilim ya!" dedi sert bir şekilde. Şöför ise çoktan arabayı çalıştırmıştı. Hira ise tırnaklarını kemirmemek adına alt dudağını dişlemişti.

Yarım saatlik süren yoldan sonra araba durdu.
"Geldik, ben sizi burada bekliyorum."
"Tamam, kısa sürede döneceğim." Dedi Hira ve arabadan indi. Titreyen elleriyle üstünü düzeltip derin bir nefes aldı. İhsan ise karşısında Hira'yı görünce şaşırdı. Hira'nın bir gün kendi ayaklarıyla buraya geleceğini biliyordu ama o gün bugün olmamalıydı.

Yanlış bir zamanda gelmişti. Tuğra'ya haber vermeyi düşündüğü sırada Hira ile karşı karşıya gelmişlerdi.
"İhsan abi merhaba, o nerede?" diye sordu. Hala adıyla hitap etmemişti, edememişti genç adama. İhsan ise ne yapacağını bilemez bir şekilde baktı genç kıza.
"Tuğra arka bahçede ama sen bekle Hira ben ona haber veririm," dedi.

Hira ise gülümseyerek; "Sen zahmet etme, ben giderim yanına." dedi. İhsan'ın daha fazla bir şey demesine izin vermeden yanından geçti gitti.

Eliyle kahkülünü düzeltip arka bahçeye doğru yürüdü. Heyecanı yüzünden okunan genç kadın köşeyi döndüğü an gördükleriyle donup kaldı.

Tuğra'nın koluna dokunan ve yakınında duran kadınla Hira'nın yüzüne gerçekler tokat gibi vurmuştu. Birkaç saniye öylece durdu ardından daha fazla dayanamayıp gidecekken ayağı saksıya çarptı.

Tuğra ve Erva sese doğru baktıklarında genç kadını gördüler. Hira ise saksıdan kafasını kaldırıp baktığında Tuğra ile göz göze geldiler.

Tuğra; "Hira." dediği anda Hira arkasını dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladı. Geldiği yöndeki heyecanını hayal kırıklığı ile dönüyordu. Bir de yakalanmıştı. Ellerini yumruk yapıp kendi kendine 'aptal' diye mırıldandı.

Tuğra genç kadına yetişip kolundan yakaladı. Hira ise kolunu kurtardı adamdan.
"Hira, neden geldin neden gidiyorsun?" diye sordu Tuğra. Hira ise boğazının düğümlenmesine izin vermemeye çalıştı.
"Bir sebepten geldim başka sebepten gidiyorum ama merak etme rahatına bak!" dedi sitemle.
"Hira kızdırma beni, kötü bir şey mi oldu? Söyle bu ne hal?" diye sorguladı Tuğra. Hira'nın gözü hala Tuğra'nın elinde duran viski bardağına kaydı.
"Ben bir şeyleri böldüm, gidip içmeye falan devam et Sevgilinle!"
"Ne sevgilisi Hira. Erva o, iş konuşuyorduk!"
Hira ise kollarını göğsünde bağlayıp tek kaşını kaldırarak baktı adama.
"İş; elinizdeki viski bardakları ve havuz kenarında yakın temas mı gerektiriyor? Güldürme beni!"

Tuğra elindeki viski bardağını yere fırlatıp sinirle karışık gülümseyerek; "Aylar sonra karşıma geçip bana hesap mı soruyorsun?" diye sordu. Hira ise korkmak yerine daha çok hırslanmıştı.
"Ben sana hiçbir şey sormuyorum! Sen buraya geldiğimi dahi unut! Böldüğüm anları da telafi edersin artık!" dedi sitemle.

Kan RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin