2 - Aciz Bir Çıplaklık

3.5K 251 72
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Adrian - Bana dair (çok iyi dinleyiniz ;) )

Eveettt Can'llaarrr, bölüm hazır olunca hemen paylaşmak istedim 😊
Hikaye ve bölümle alakalı düşüncelerinizi oldukça merak ediyorum. Yorum yaparsanız çok sevinirim. Nasıl başladı, nasıl gidiyor, siz ne düşünmüştünüz, neler oluyor ve daha fazlası hakkında yorumlar... 😉

Wattpadde beni takip edebilirsiniz 🤗

Keyifli Okumalar; SEVGİLERLE 💜💙

2. Bölüm

Tuğra silahını cama doğru ateşleyip camı tuzla buz etti. Ardından bakışlarını genç kıza çevirdi. "Senin var olup olmamanı bile önemsemedi." dedi. Her kelimesi Hira için o kadar tanıdıktı ki tepki bile veremedi. Başını eğdi ve oturduğu yerde durdu öylece. Eren yalandan boğazını temizledi.
"Abi cam ne olacak?"
"Başlatma camından Eren! Kapatın şimdilik bir şeylerle, sabah yaptırırsınız."
Eren; "Tamamdır," dedi ve telefonda Hira'nın fotoğrafını çekip dedesine gönderdi.
"Hira yaşıyor ama şimdilik. Silahlara karşılık kızın hayatı. Üç gününüz var!" Yazıp yolladı.
Tuğra; "Mesajı hallettin mi?" diye sordu.
"Mesaj tamam abi."
"Telefonu takip edemeyeceklerinden emin değilsen yok et Eren!"
"Abi! Bir kere bana güven! Bir kere!" dedi ve kafasını olumsuz anlamda sallayarak salondan çıktı. Tuğra sinirle ayağını sehpaya vurdu. Hira çıkan sesle irkildi. Ama sesini dahi çıkarmadı. Onları kızdırmak istemiyordu.

Eren dışarıdaki korumaların iki tanesini içeri yolladı. Hem cam yerine şimdilik muşamba ile kapasinlar hem de Hira'nın başında beklesinler diye. Korumaların biri tekli koltukta oturan Tuğra'nın yanına giderek; "Abi sen dinlen, biz hem cam işini halledeceğiz hem de Hira hanıma eşlik ederiz." dedi. Tuğra ise gözlerini kızdan ayırmadan; "Gerek yok. Siz cam gelene kadar soğuğu kesin ve kapıya çıkın!"
Hira korkuyordu, aslında bu kadar fazla erkek olan bir hayatın içindeydi ama sadece birisi ona zarar veriyordu. Hamit bey... şimdi ise bir sürü tanımadığı erkek vardı etrafında ve hepsi riskti genç kız için. Her an biri ona zarar verebilirdi.
Tuğra; "Kül kedisi, seni ölümle burun buruna getiren dedene inat hala silahların yerini söylemeyecek misin?" diye sordu. Hira kafasını olumsuz anlamda salladı ve genç adama kısa bir bakış attı.
Hira; "Bilmiyorum. Ben kamyonda silah olduğunu bile bilmiyordum!" diye itiraf etti. Tuğra oturduğu koltukta dikleşerek gözlerini kısıp genç kızın her hareketini inceledi.
"Bilsen söyler miydin Hira?" diye sordu.
Tuğra'nın gözlerine bakarak; "Öleceğimden emin olunca söylerdim." dedi. Tuğra ise dudağının kenarıyla güldü.
"Şimdi de yaşayacağının garantisi yok." dedi genç adam. Muşamba ile ilgilenen korumalar duyduklarıyla birbirlerine baktılar. Koskoca Tuğra Kılıç bir kadını mı öldürecekti? Bunu gerçekten yapar mıydı?

İşaret parmağını genç kıza sallayarak; "Ha bu arada, kızım sen ölmeyi bayılmak sanıyorsun. Ayıktırim seni!" diye ekledi. Hira; "her gün ölüp ölüp dirilmektense bir kere ölmeyi yeğlerim." dedi. Sızlayan ve akan burnunu elinin tersiyle silmeye çalıştı. Her yeri kan içindeydi.
"Anladık ergen. Hadi kalk bir elini yüzünü yıkayalım."
Hira kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Her tarafın kan içinde düş önüme! Ve bu bir istek değil!"
Hira vücudunda az da olsa kalkacak gücü bulduğunda ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Tuğra'nın nefesini ensesinde hissediyordu.
Tuğra; "Ileriden sola dön." diye komut verdiğinde ürperdi genç kız.
"İkinci kapı." dedi ve duraksadı Tuğra. Hira kapıyı açıp içeri girdi tam kapıyı kapatacakken Tuğra sertçe kapıya vurup kapatmasını engelledi. Hira ise yerinde sıçradı.
"Kapı açık kalacak! Hadi yıka bakalım elini yüzünü."
Hira geri çekilir gibi yapıp hızla kapıyı kapattı ve kendini banyoya kilitledi.
Tuğra; "HİRA!" diye bağırarak kapıyı yumruklamaya başladı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen! Aç kapıyı!"
Hira ise Tuğra'nın sesini duymamaya çalışarak. Elini yüzünü güzelce kandan arındırdı. Avuç içlerinde tırnaklarını geçirdiği için yara yapmıştı ve tam kabuk bağlamadan bu akşam yine kanatmayı başarmıştı. Lavabonun mermerine sıkıca tutundu. Aynaya baktı. Korkak, bir sıkımlık canı olan o kıza baktı. Sanki kendisini değil de bir başkasının hayatını yaşıyordu. Bu gördüğü yüz kendisine ait değil gibiydi. Ama vücudunda hissettiği her acı ona bunların birer gerçek olduğunu söylüyordu. Tuğra'nın sesi kulaklarını çınlatıyordu. Hira da farkındaydı ondan kaçamayacağını. Er ya da geç o kapı açılacak ve hesap görülecekti. Ama kendisi açarsa o kapıyı belki Tuğra ona daha az zarar verirdi? Olamaz mı? Hira derin bir nefes alıp kapının kilidini açtı. Karşısında kendisine kızgınlıkla bakan iki adam vardı.

Kan RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin