5 - Girdap

2.6K 191 114
                                    

Multimedia : Tuğra Kılıç (çok yakışıklı beeaa😍)

Can'lar Merhabalar 😍 Hikayelerim için;
İnstagram: Demirleydiii Hikayeleri'ni ve Wattpad profilimi takip edebilirsiniz 💜💙
İnstagramda daha aktif olup, alıntılar, fotoğraf ve videolar paylaşacağım inşallah 😊 belki soru cevap yaparız, hikayeler hakkında sorularınızı alır bir gün az spoili cevaplarım 😉 ama bu hikayemi okurken kalıplarınızdan sıyrılıp kendinizi hikayemize adapte etmenizi istiyorum 😍 hiçbir şey göründüğü gibi değil ve bu bölüm itibariyle anlayacaksınız ki her şey yeni başlıyor 😎🤗

2800 kelimelik upuzun bir bölümle buradayım 🤗🤗

Keyifli okumalar; Sevgilerle 💙💜

5. BÖLÜM

Hamit bey elindeki kemerle tüm gücünü kullanarak kıza vurmaya başladı.
"Sana okumak yok, dedim. Lise yolun sonuydu senin için. Ama sen hadsiz!" diyerek kemer darbesini bir daha indirdi. Hira sürünerek kaçmayı denedi. Ama her yediği darbe ile adeta yeri yalıyor ve gücü kırılıyordu. Hamit Bey sürünerek kaçmaya çalışan kızı bir süre izledi. Ardından ekindeki kemeri bir köşeye fırlatıp eğildi. Kızın saçlarını elinin arasına dolayıp kafasını geriye doğru çekti. Kızın patlayan dudağı ağlamaktan helak olmuş gözleri Hamit bey için hiçbir şey ifade etmiyordu.
"Anan gibi orospu olup kuyruk mu sallayacaksın? Sonra da o adamları mı öldüreceksin."
Hira son gücüyle adamın elinden kurtulmaya çalışarak; "Benim annem orospu değil!" dedi. O kelimeyi ağzına nasıl aldığına kendi bile inanamıyordu. Hamit Bey ise zıplayan siniriyle birlikte kızın yanağına okkalı bir tokat geçirdi. Hırsını alamayıp iki tokat daha geçirdi. Kızın baygın halini görünce bıraktı kızı yerde. Ellerindeki kanı beyaz beze silerken; "Dayağın çoğu arsız yapar, derler." dedi. Kızın karnına tekme atarken Hira can havliyle "Yapma, yapma..." Diye sayıklamaya başladı.

Tuğra, Hira'nın bağırış sesleriyle iki büklüm yattığı koltuktan ayağa fırladı hemen. Yatağın boşta kalan kısmına oturdu. Elleriyle genç kızın kollarından tutarak hafifçe sarstı onu. "Hira uyan!" dedi. Hira ise çok terlemişti. Bağırarak; "Yapma artık, acıyor. Bırak beni. BIRAK!!" diye sayıklıyordu. Tuğra ise korkuyla biraz daha sert bir şekilde dürttü genç kızı; "Hira uyan! Kabus görüyorsun HİRA!" Diye bağırdı. Hira aniden nefes nefese uyandı. Hemen doğrulup kollarını kurtarmaya çalıştı. "Bırak! Yalvarırım bırak! Dayanamıyorum artık!" diyerek hıçkırarak ağlıyordu. Tuğra'nın elleri boşlukta kalmıştı.
"Hira benim Tuğra! Güvendesin. Benimlesin." dedi. Hira ise kafasını olumsuz anlamda sallayarak; "Hayır... hayır bu gerçek değil!" dedi. Tuğra ne yapacağını şaşırmıştı.
"Hira... korkma. Kötü bir kabustu. Geçti." dedi. Hira kulaklarına doluşan sesleri anlamlandırmaya başladığı an vücudundaki acıların hissizleşmesine tanık oldu. Kafasını kaldırıp korku dolu gözlerle kendisine bakan adamı fark etti. Kalbi hızla atarken nefesi kesiliyordu. Kafasını yukarı kaldırıp ve ağzını açarak nefes almaya çalıştı. Ellerini boğazına sardı. "Nefes..." dedi. Nefes alamıyordu. Tuğra hemen yataktan ayaklandı.
"Tamam sakin ol. Gel hadi terasa çıkalım." dedi. Ne yapacağını bilmemesine rağmen durumu yönetmeye çalışıyordu genç adam. Hira zorlukla kafasını salladı. Ayağa kalktığı an titreyen bedeni kendisini taşıyamayınca yere düştü. Tuğra da dizlerinin üzerine çöküp genç kız kollarından tuttu. Hira çırpınarak; "BIRAK!" diye bağırdı. Tuğra genç kızı bıraktı. Genç kız iki büklüm yerde yatıyordu.
"Hira bir şey söyle, yalvarırım." dedi genç adam. Hira gözlerinden akan yaşlarla zorlukla nefes alıyordu. "Panik-" dedi ağzını mümkün olduğunca çok açtı. Panik atak geçiyorum demek istedi ama konuşamadı. Tuğra hayatı boyunca ilk kez böyle bir şey görüyordu. Eli ayağı birbirine dolanmıştı.
Hira; "Atak geç-" derken yarım kaldı cümlesi. Tuğra anlamıştı, heyecanla; "Panik atak geçiriyorsun! İlacın var mıydı?"
Hira gözlerini iki kere kapatıp açtı.
"Hira korkma benden. Şu an yürüyemediğin için seni kucaklayıp terasa çıkaracağım. Hava alacağız, doktor çağıracağız ve her şey düzelecek." dedi. Hira kafasını olumsuz anlamda salladı. Kendisine dokunulmasını istemiyordu. Yerde kıvranıp nefes almaya çalışıyordu.
"Yemin ederim canını yakmicam. Güven bana." dedi Tuğra. İkna olmayan Hira'nın gözlerinin içine bakarak; "Ölürsen abin sözünü tutamaz!" dedi. Hira kısa bir an donuk bakışlarla Tuğra'ya bakıp gözlerini iki kere kapatıp açtı.
"Aferin külkedisi! Şimdi seni nazikçe kucağıma alacağım." dedi. Tuğra elinden geldiğince hızlı ama bir o kadar da dikkatli bir şekilde kucakladı genç kızı. Ayşen hanım daha fazla dayanamayıp odanın kapısını açtığında Tuğra'yı kızı kucağına almış şekilde gördü.
"Noluyor burada oğlum?" diye sordu. Tuğra hızla odadan çıkarken; "Atak geçiriyor ana. Doktor çağırın hemen." dedi. Hızla terasa çıkarken Buket ve Eren de onları görmüştü. Ardından birbirlerine bakmışlardı.
Eren, Buket'e "Çilli ne oluyor?" diye sordu. Ayşen Hanım Eren'in sorusunu yanıtladı. "Atak geçiyormuş kız. Doktoru çağır hemen," dedi. Eren kafasını olumlu anlamda sallayıp telefonunu almak için odasına gitti. Ardından Ayşen Hanım Buket'e döndü; "Kızım su falan çıkar terasa. Ben o kızı öyle görünce bir tuhaf oldum. Allahım sen koru, inşallah düşündüğüm gibi değildir." dedi. Buket ise cevap bile vermeden aşağı kata inip bir sürahi ve bardak aldı. Ardından terasa çıkarken Eren ile karşılaştı.
"Aradım doktoru, yarım saate gelir anca." dedi. Buket ise kafasını salladı; "Suyu verelim o zaman." dedi. Tam terasa çıkacaklerken Eren kızın kolundan çekti ve durdurdu. Eliyle kızın ağzını kapattı. Buket ise gözlerini kocaman açarak genç adama baktı.
"Bekleyelim biraz, abim sakinleştirsin önce." dedi. Buket ise kafasını olumlu anlamda salladı. Bu yakınlık hiç hoş olmamıştı aslında. Eren yavaşça eline genç kızın ağzından çekti. Buket oki adım geri atarak;
"Bunu demek için ağzımı kapamana gerek yoktu!" dedi.
"Bir dur çilli, izninle olayı anlayalım."

Kan RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin