10 - Zehirli Sarmaşık

2.3K 170 130
                                    

Bölüm Şarkısı: Pinhani ft Kalben - İyi değilim ben (bölümü şarkı eşliğinde okuyunuz... Tuğra için özellikle seçildi Can'laarrr)

Multi: Tuğra 💙

10. Bölüme özel rekor oy ve yorum bekliyorum sizlerden kuzuullaarr😍😍🤗🤗

100 oy, 50 yorum sınırı koyuyorum ama inşallah çok daha fazlası olur
3020 kelimelik upuzun bir bölüm bekliyor sizleri😎😎

Arkadaşlarınıza hikayemizi önerirseniz çok sevinirimmm😍😍🤗🤗

Keyifli Okumalar; Sevgilerle 💙💜

10. Bölüm

Bir hafta sonra;

Soğuğun kırılmaya başlamasıyla yeşeren yapraklar çıkan ilk fırtınada heba olmaya mahkumdur. Tuğra soğuk mizacını ılık bir nefeste kırarken fırtınanın ilk kendisini yok edeceğini hesap edememişti. Parmakları arasında küçücük kalan sigarayı dudaklarının arasına götürdü ve derin bir nefes çekti içine. Çektiği nefesle gözlerini kapadı. Gözünün önüne gelen kızla sinirle burnundan soludu dumanı. Sahi ne demişti gitmeden önce..?

Tuğra göğsündeki ağırlığa yenik düşmek istemese de Hira gittiğinden beri evden çıkmamıştı. Eren ile birlikte annesi ve Buket'i kendi evlerine göndermişti. İşleri olduğunu söyleyip herkesi kovmuştu. Kibar bir şekilde değildi tabi, Tuğra'ca 'herkes evine yol alsın, gösteri bitti,' demişti. Ama bu geçen bir haftada yaptığı tek şey on paket sigara ve demliklerce çay içmek olmuştu. Hira'nın günlerce yattığı yataktan sonunda kalkarak komidinin üzerinde kızın unuttuğu saç tokasını eline aldı. Hira'nın saçlarına bağladığı kalın tokayı parmaklarının arasına doladı. Burnuna götürüp kokladı. Yüzünde anlamsız bir gülümseme peyda oldu. İlk günden çok farklıydı her şey. An ve an kokusu silinmişti genç kızın. Tokayı bileğine takıp ayağa kalktı. Odaya son bir göz atıp çıktı. Bu odada ve evde geçirdiği zaman yeterliydi Tuğra'ya. Uzayan sakallarını sıvazlayarak merdivenlerden aşağıya indi.

İhsan elinde iki çayla karşısında dikiliyordu.
"Gel abi iki çay içelim seninle karşılıklı."
Tuğra kafasını belli belirsiz salladı ve salona geçip tekli koltuğa oturdu. İhsan çayın birini Tuğra'ya verip karşısına oturdu. İkisi de bir süre sessiz kalıp çaylarını yudumladılar. İhsan bardağını sehpaya koyup ellerini dizime yaslayarak bakışlarını genç adama dikti.
"Anlatmayacak mısın?" diye sordu. Tuğra çayından büyük bir yudum alıp bitirdi. Sert bir şekilde sehpaya bıraktı.
"Neyi İhsan, neyi?" diye sinirle soludu. Bu ara hiçbir şeye sabrı yoktu. Ama İhsan sabırlıydı, onu konuşturacaktı.
"Bu halinin sebebini. Saç sakal birbirine girmiş, yüzün desen sirke satıyor. Farkındaysan artık işlerin başına geçmeniz gerek."
"Ben her şeyin farkındayım İhsan. Ama bende insanım, biraz soluklanmam lazımdı."
"Ben senin derdini bilmiyorum sanki." dedi. Tuğra tek kaşını kaldırarak;
"Neymiş benim derdim?" diye sordu.
İhsan gözlerini ona dikerek;
"Kız gitti diye böylesin," dedi. İhsan yürekliydi. Aklındakini diline vurup söylerdi her zaman.
Tuğra alayla güldü.
"Her şey o kadar basit değil İhsan."
"Değilse anlat Tuğra? Ne olmuş olabilir göremediğim de sen bu haldesin kız gittiğinden beri?"
Tuğra elleriyle yüzünü sıvazladı.
"Ne caz yaptın!"
"Caz değil bu, sen de bi haller var besbelli ki böyle kabuğuna çekildin. Gık bile demiyorsun."
Tuğra sol elini iki göğsünün arasına yumruk yapıp koydu.
"Tam buramda öyle bir yumru var ki anlatsam anlayamazsın!"
"O yumrunun sebebi kardeşinden bile küçük bir kız içinse, değmez yapma!"
"Keşke tek sebep kardeşimden küçük olması olsa da kardeşim olmasa."
"Eren ne alaka lan?" diye sordu İhsan.
"Boşver... hadi protokol var bugün. Daha oraya gideceğiz."
"Sen de hele Eren ne alaka? Sonra gideriz istediğin yere." dedi. Tuğra derin bir nefes aldı. İhsan'a anlatmadan ondan kurtulamayacağını biliyordu. Hiçbir şeye sabrı kalmadığı için çabuk pes etti genç adam.
"Hira.. Eren'den etkilenmiş."
"Eren'den mi hoşlanmış?" diye sordu kaşlarını havaya kaldırarak.

Kan RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin