Multimedia: Tuğra ve Hira 😍😍 (ateş ediyorlar resmen 🔥)
Bölüm ithafı;
NikaAgaquliyeva canım bu bölüm ithaf senindir 😍 geçen bölüm yaptığın yorumda farkında olmadan bazı şeyleri bildin, bölümü okurken anlayacaksın😎 Aşkıma Mafya okuru olman da ayrıca beni çok mutlu etti. Keyifle okuman dileğiyle 🌺Can'larrr; İnstagramdan ve Wattpad'den beni takip edebilirsiniz 🤗
İnstagram: Demirleydiii HikayeleriHikayemiz için kapak yapabilecek plan varsa mesaj atabilir, çok sevinirim 😍🤗
Oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum 🤗🤗
Keyifli Okumalar; Sevgilerle 💜💙
6. Bölüm
"Abi, gelenler var."
Tuğra demir kapının girişine baktığında gördüğü iki arabayla gerildi.
"S*ktir!" dedi.
"Bu kontrol altında değildi işte." dedi İhsan. Tuğra elindeki ilaç poşetini sıkı sıkıya tuttu. Arabalar bahçeye girip kapının önünde durduklarında Tuğra nefesini tuttu. Zaman acımasızdır her zaman. Gün olur geçmez, gün olur yetmez. Öyle bir gün içinde hapsolmuşken bunu fark etmişti genç adam. Bir girdap içindeydi; aklı başka söylüyor, yüreği başka istiyordu. Aklı ve yüreğinin buluştuğu tek noktada ise hep sevdiklerini düşünüyor olmasıydı. Ama sevdiklerini bugüne kadar tek bir ortak paydada toplayamamışken, dün gece hepsi aynı çatı altında uyumuştu. İlk ve son olduğunu arabadan inen adamın kapıyı sertçe kapamasıyla anladı.
"Uşak öli mi gördün, benzun atmiş?" diyen Laz İsmail merdivenleri çıkıp Tuğra'nın karşısına dikildi. Tuğra ise boğazını temizledi.
"Şaşırdım Laz İsmail, seni görmeyi beklemiyordum." diye itiraf etti.
"Bende beklemedugum şeyler işittum Tuğra. Kiz kaldirmişsunuz?"
"Göründüğü gibi değil, gel hele içeride Eren sana anlatsın." dedi kardeşini öne sürerek. Burada olan her şeyin Eren'in kontrolünde olduğunu göstermesi gerekiyordu. Tuğra kapıyı açtığında Laz İsmail içeri girdi ardından da Tuğra. Korumalar ve İhsan kapıda kalmıştı. Tuğra ve Laz İsmail salona geçtiklerinde Buket uzandığı koltuktan kalktı ve Tuğra'ya baktı. Laz İsmail; "Kiz bu midur?" diye sordu. Tuğra sinirle soludu; "Hayır, teyze kızım o."
"Kizu çağurun." dedi Laz İsmail.
"Buket sen Eren'i söyler misin Laz İsmail geldi, seninle görüşmek istiyor diye." dedi. Buket ise kafasını sallayarak; "Hemen abi." dedi ve salondan çıktı.
"Otur Laz İsmail. Uzun yoldan geldin, bir çayımızı çorbamızı iç. Eren gelsin sana planlarından bahsetsin. Sende bir rahatla."
"Uşak ben ne zaman rahatlarim bilir mısın? O kızi tek parça halinde gördüğümde. Protokolde kiz kaçırmak yoktir, unuttun mi?"
Tuğra ise gülerek omuz silkti; "Kızı ben kaçırmadım, hala protokol kurallarına uyuyorum. Kızı Eren kaçırdı, amcamın çalınan silahlarını geri almak için. Ki zaten sen de bunları biliyorsun."
Laz İsmail kaşlarını çatarak;
"Ula senin o gardaşin sen olmasan donuni ters giyer ne kiz kaçirmasi! Kimi kandiriysinız?"
"Eren gelip planını sana anlattığında anlayacaksın ki ben sadece seyirciyim."
"Evet abicim, başrol geldi." diyen Eren salona girip hemen Laz İsmail'in elini öptü.
"Hoş gelmişsin İsmail abi. Ben senin yanına gelemeden sen gelmişsin, affet." dedi.
"Affedüp affetmeyeceğume kizu görünce karar verecegum." dedi. Tuğra ise kardeşinin omzuna dokundu.
"Eren ben kaçırdığın kızı getireyim de bir görsün. Sen de bu sırada planlarından bahset. Ama öncelikle kaçırma işini sen kızı kaçırdıktan sonra öğrendiğim kısmını da anlatırsan güzel olur." dedi.
"Tamam abi, sen gidebilirsin." dedi. Tuğra salonda karşılıklı oturan Laz İsmail ve Eren'i bırakıp elindeki poşetle üst kata çıktı.Hira ile kaldıkları odanın önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Kapıyı tıklayıp bekledi. Ses gelmeyince bir daha tıklayacakken kapı açıldı. Hira kapıyı açıp geri çekildi. Tuğra odaya girip kapıyı kapattı.
"Nasıl oldun?" diye sordu.
"İyiyim, sağol sen de destek oldun." dedi. Hira'nın ağlamaktan kızaran gözleri kendini ele vermişti. Tuğra elindeki poşetten ilaç kutusunun birini çıkardı.
"Bu senin ilacın. Doktorun söylediği şekilde içeceksin. Doktoru duydun kafana göre ilaç bırakamazsın." dedi. Hira, Tuğra'nın elindeki ilacı aldı.
"Teşekkür ederim." dedi. Oldukça mahcuptu.
"Sen iyi ol da. Her neyse diğer kutuda bende kalacak bir durum olursa bende de ilacın var merak etme."
Hira hiçbir şey demedi ama kafasını olumlu anlamda salladı.
"Şimdi Hira seni aşağıda görmek isteyen biri var." dedi. Hira heyecanla; "Abim mi?" diye sordu.
"Bana silahları getirmeden o bir daha bu kapıya gelemez." dedi. Hira ise üzüldü.
"Laz İsmail burada. Aşağıda senin sağlığından emin olmak istiyor. Şimdi benim odama geçelim. Elini yüzünü yıka güzelce ve ona hiçbir şey çaktırmayalım olur mu? Bu benim için çok önemli çünkü Eren için çok ama çok önemli. Seni Eren kaçırdı, ben kaçırmadım. Bunu biliyorsun ve sana sorarsa böyle diyeceksin. Ben sadece onun planlarını takip ediyorum."
Hira ise kaşlarını çatarak; "Ben yalancı değilim. Beni birebir kaçırmadığını söylerim, bana iyi baktığınızı da söylerim ama bunun dışında ne sorarsa onu söylerim. " dedi. Bu hayatta kuralları vardı genç kızın. Olmazsa olmazları. Mesela annesine orospu diyen dedesine karşı geldiği için az mı dayak yemişti? Ya da dedesinin yalan söyleyeceksin tembihlerine rağmen abisine her zaman doğruları söylediği için yediği dayaklar yok muydu? Bir namus, iki dürüstlük bunlarla ilgili ne kadar dayak yerse yesin hep doğruyu söylemişti ve söylemeye devam edecekti. Tutunmak için bir şeylere ihtiyacı vardı genç kızın. O da bunlara tutunmuştu. Yanlış giden düzende yanlışı yanlışla kapatmaya çalışmamıştı hiçbir zaman. İşte bu yüzden Tuğra'ya karşı çıkmıştı. Fiilen kendisini kaçıran Tuğra değil Eren'di. Silahı ensesine dayayan da Eren'di. Bunu biliyordu. Silahlar için yapmıştı. Ama kendisini esir eden ve her şeyi kontrolü altında tutmaya çalışan Tuğra'ydı. Bununla ilgili soru sorulursa ne diyecekti, yalan mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Revan
Teen FictionSevda #3 : 25.09.2021 Kan Revan bir aşk hikayesi. Tuğra Kılıç babasını kaybedip protokole dahil olduğunda sadece on sekizinde genç bir adamdı. Tek isteği gücüne güç katarak ailesini korumaktı. Kalbi fütursuzca sadece annesi ve kardeşi için atıyordu...